62.Bölüm Aycan

9.5K 868 69
                                    

Günler Hazar konağında isteme telaşı ile geçip giderken Aycan da  kendi hayatının mutluluğa doğru  sürüklenip gidişini sanki   uzaktan izliyordu.
Kendini bildiği günden bu yana baş kaldıran, istediği olana kadar direten kızın hayallerinde Mardin'de kalmak , bu topraklara ait bir adamı deli gibi sevmek yoktu.
Şimdi ise parmağındaki yüzüğe baktığında , gözlerini kapattığında aklında ve kalbinde yer eden tek kişi Mirza'nın gülümseyen suretiydi.

Konağın merdivenlerinden ailesinin oturduğu avludaki kahvaltı masasına doğru yürürken içinde tarifsiz bir  huzur vardı.

Hayalinde   başka türlü bir hayatı vardı ama yaşadığı gerçek aşk bütün kurduğu düşleri siliyordu.
Mirza gerçekti ,ona hissettikleri , bir ömür yanında olmak isteyişi hepsi hayallerinden bile güzel gerçeğiydi.

Kevser hanımın vefatının üstünden geçen günlerde Aycan ve Mirza düğün yapamayackaları için beklemeyi seçmişlerdi.
Zaman su gibi öyle geçip gitmişti ki yaralar kabuk bağlamış , acılar unutulmasa da görünmez olmuşlardı.

Aycan bu sürede kendi derdine düşmüştü .
Hatice ile arada sırada telefonla konuşmak dışında bir türlü görüşememişlerdi.

" En fazla bir ay beklerim . Bana kalsa nikah tarihini yarına alırım fakat sana kıyamıyorum. Hayal ettiğin gelinlik için bir ay yeterli bir süre . Bende diğer işleri hallettim mi düğüne hazırız."diyen Mirza'ya Aycan'ın söyleyecek sözleri dilinden dökülmemişti.
İşin gerçeği o da mutlu bir başlangıç istiyordu.
Evlilik onlar için bir son olmayacak yeni bir başlangıç olacaktı ve hastanede geçirdiği o zor ve acı dolu günlerde bu başlangıcın bir an önce gelmesini beklemişti.

Kahvaltı masasına aklındakiler ile oturup derin bir iç çekti.
"Günaydın."
"Günaydın kızım gel otur Mirza oğlum gelene kadar bir bardak çay iç ."

Annesinin sözleri ile sandalyesini çekip oturan kız abisinin yüzünü görmeye çalışıyordu.

Ali'nin çatık kaşlarına bakıp derin bir nefes aldı.
Önüne bırakılan çay bardağını eline alıp bir yudum içti.

"Abi ,şey .."

"Levent komisere yani Hatice'ye gideceğinizi biliyorum Aycan. Sana kızgın değilim istediğin zaman onlarla görüşebilirsin. Zamanla her şey olması gerektiği gibi olacaktır.
Levent ile konuşmam gerekeni ben onunla oturdum konuştum . Sana da kızgın ya da kırgın falan değilim evlenip gideceksin ve ben kardeşimle küs ayrılmak istemiyorum ."

Aycan oturduğu yerden kalkıp Ali'nin arkasına geçti.
Ali ne olduğunu anlamadan boynuna sarılan kardeşi ile kala kaldı.

Onlara bakan karısının gülüşü ,annesinin tebbessümü ile adamında yüzü yumuşadı.
Gözlerinin önüne inen perde sonunda aralanmış Ali kendini bulmuştu.

Erkeklik egosu yüzünden Hatice'yi zor durumda bıraktığı günler ise vicdanında hala ağır bir yüktü.
Kızı Leyla'yı annesinden kısa bir zamanda olsa ayırmış olmasını, Hatice affetse de adam henüz kendisi affedemiyordu.

Onun vicdan yükünü hafifleten tek şey Elif'ten duyduğu Levent'in iyi bir adam olduğu ve Hatice'yi sevdiğiydi.

Ali için bu yeterliydi .
Diğer konuşulan şeylere ise artık kulaklarını kapatmıştı.
İnsanlar hep konuşur !

Aycan , gururla abisinin boynuna sarılıp öperken , kapıdan giren Mirza bu sahneden hiçte hoşnut değildi.

Nişanlısının sandalyede oturan bir adama sarılması öpmesi bile adamın kıskançlık damarlarını kaynatmaya yetmişti.

Bir Uzun Yoldan Geldim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin