57.Bölüm Hazal

10.2K 924 119
                                    

Bilal'in işe gidişi ile konağın kapısından bir süre dışarıda kalıp boş gözlerle bakan Hazal'ın aklı karışmıştı.
Bilal , normal bir erkekti hatta bunu ispat etmek isteyecek kadar da iddialı bir sapık !

Genç kız adamın sözlerini düşündükçe yüzünün kızardığını hissetti.
Aklına bundan sonra ne olacağı gelince ise yüzü asıldı.
Önceden yaptıkları adamı baştan çıkarmaya çalışmak olabilirdi ama şimdi baştan çıkmasını istemiyordu !

Hazal , aşkı bilmeyi , çok sevmeyi ve ona öyle kavuşmayı hayal ediyordu.
Mirza abisi gibi olmasada bir adam tarafından deli gibi sevilmek istiyordu.
Önceki kurduğu çocuk hayali , huzurlu bir yuva hayali elbette bir köşede saklıydı ama artık ilk önceliği bu değildi.
Hazal sevmek ve sevilmek istiyordu.
Hayatında birisi onu çok sevsin ,koşulsuz sevsin ne yaşarsalar yaşasın vazgeçemesin .

Madem hayatına yanlış anlaşılmalar ve emrivakilerle giren kişi Bilal olmuştu eh o da iddiasına göre gayet normal bir adam !
Hazal'ın saf kalbide sevmeye meraklı ...

O zaman tek yapılması gereken o taş kalpli adama sevmeyi öğretmekti.

Aklına takılan Bilal neden bunca sene bekar kaldı ,hayatına niye kimseyi almadı sorusunu sesli dile getirmeye korkuyordu.

Gay dedikodusuna  göz yumacak kadar ondan önce birini sevmiş olma ihtimalini düşünmek bile nefesini kesiyordu.
Aşkı daha önce bu kadar derin yaşayan adam kendisine tutulmazmış gibi geliyordu.

O yüzden o meseleye en basit yerden bakmayı seçti.
Bilal'in babası acımasız bir adam, kaç evlilik yapmış.
Aşkı sevdayı bilmediği için babasından görmemiş .Annesi bile sevilmeyen genç yaşta ölen Bilal'de babası gibi olmamak için kadınlardan uzak durmuştu.

Zaten Ayşe'yi tanımak bile onu evlilikten soğutmaya yeter diye düşündü.
Kalbi sevmeyi bilmiyordu ve Hazal ile öğrenecekti.
Bu senaryoya inanmak genç kızın aşkın varlığını yeni yeni hisseden kalbine umut vermişti.

Ama işe nereden başlaması gerektiğini bilmiyordu.
Bilal'i aşık etmek için ne yapması gerekirdi. Dakikalarca boş yola bakıp uzun uzun  düşündü.

Hazal hala kapı önünde dikilirken arkasından omzuna vuran Ayşe hanım ile sıçradı.
Kurduğu hayallerden bu şekilde uyanmak dahi onu korkutmuştu.
"Ne o kız kocan elini tuttu diye yarım aklını da onunla işe mi gönderdin ? Koynuna alsa hepten bu dünyadan gideceksin desene ." Diye söylenen kadına kaşlarını çatarak baktı.

"Sen niye beni sevmiyorsun ? Ya da daha doğrusu niye benimle uğraşıyorsun? Sıkılmadın mı günde kaç yüz kez benimle laf dalaşına girmekten !"

Ayşe hanım omzunu silkti.

"Benim soytarımda sensin ! Eltinle mi uğraşayım kız ? Kucağında çocuk var . Ahmet onu sever .
Sana benzemez Berfin uyanıktır .
Adamı evlenmeden aşık etmiş yoluna divane yapmış . Ahmet kardeşini kuma verme pahasına gelin getirdi bu eve kendinle  bir mi tutuyorsun sığıntı !"
Sen daha Bilal gibi yaralı adamı elinde tutamazsın. Yüzünü güldüremedin kaç aydır.
Gidicisin yani Hazal hanım .
Senden ne ağa karısı olur ne de bu konağa gelin .Halil ağanın kolu kanadı tutsaydı bırak gelin almayı , yanaşma diye kapısından içeri adım atamazdın."

Hazal ellerini göğsünün altında birleştirdi.
Kendisini küçümseyen ,Bilal'e ve ağalığa uygun görmeyen kadına gülümsedi.

"Ben Karaaslan kızıyım , asıl sen bu fesatlıkla bizim kapımıza yanaşma bile olamazdın. Hanım olmak kimlere kalmış.
Benim hanımağalık umrunda bile değil hiç bir zamanda olmayacak.
Bir yerleri tırmalamak , kendince iktidar savaşı vermek senin gibi sonradan görmelerin yapacağı bir şey .
Bilal ve bana gelince de , oğlum diyorsun ya  beni öyle bir sevecek ki o günler geldiğinde beni ve mutluluğumu görmemek için gözlerin kör olsun isteyeceksin. "

Bir Uzun Yoldan Geldim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin