1-'Yeni Arkadaşlar'

6.8K 243 168
                                    

"Geç kalma ama, aklım sende kalıyor sonra." Endişeli bir ses tonuyla konuşan anneme doğru gülümsedim.

"Merak etme anne, hadi sana kolay gelsin." diyip öptükten sonra koşar adımlarla odama ilerledim. Arkamdan annemin gülme sesini duyabiliyordum.

"Anna!" Tekrar bana seslendiğinde kapıdan kafamı uzattım.

"Yine ne oldu anne?"

"Geldiğinde kapıyı kilitle, kapı çaldığında kim olduğuna bakmadan açma." Derince nefes aldım. Ne zaman hastanede nöbete kalsa bunları elli kere tembihlerdi.

"On yedi yaşındayım ben, artık bunları söylemene gerek yok." dedim gülerek. O da tebessümle karşılık verdi. Nihayet çıktığında nefesimi verdim. Annem bazen çok korumacı olabiliyordu.

Ama ona hak vermem gerekirdi. Evde annem, ben ve yedi yaşındaki kardeşimle yaşıyorduk. Babam ben daha çok küçükken ölmüştü, yani annemin söylediğine göre öyleydi, ben hatırlamıyordum. Lexi, yani kardeşim bu akşam bir arkadaşında kalıyordu. Ben de yakın arkadaşım Ruth ile çıkacaktım.

Son rütuşları yaptıktan sonra çantamı aldım ve odadan çıktım. Ruth'u arayacağım sırada telefonum çaldı. Arayan oydu.

"Hey! Çıkıyor musun?" Boğazımı temizledim.

"Evet, tam ben de seni arıyordum." Gülerek karşılık verdi.

"Tamamdır bebek. Bir yere ayrılma sakın, kapının önünden alıyorum seni." Öpücük gönderdikten sonra telefonu kapatmıştı. Bu kızdaki enerji hiçbir zaman bitmiyordu.

Ruth, kasabanın şerifinin kızıydı. Haliyle arabası da vardı. Yakın arkadaşı olduğum için bundan ben de faydalanmış oluyordum.

Kapıya çıktığımda çoktan gelmiş olduğunu gördüm. Kaşlarımı kaldırdım, "Yuh! Ne ara geldin?"

Ruth sırıttı. "Seni ararken sokağın başındaydım." Ayakkabılarımı da giydikten sonra önüme gelen saçlarımı savurdum. "Şu saçlarına bayılıyorum ya." diye devam ettiğinde sırıttım. Belime kadar uzanan, bakır kızılı saçlarım vardı. Kızıllığım annemden geliyordu ancak onunkiler daha kahverengi tonundaydı. Benimkiler resmen turuncuydu. Ama bunu seviyordum.

"Hadi, bu kadar övgü yeter. Gidelim artık." Arabaya bindikten sonra Ruth sürmeye başladı.

Yeni açılan bara nihayet varabilmiştik. On sekiz yaş sınırı vardı ama yine de girecektik. Sahte kimlik kartıyla. Bunu Ruth ayarlamıştı. Babası duyarsa neler olacağını düşünmek bile istemiyordum. Bu düşüncelerimi ona aktardım. "Baban duyarsa neler olur, tahmin edebiliyor musun?"

Ruth sırıttı. "Risk almanın sakıncası yok, hem ben bulurum bir yol. Şimdi tadını çıkaralım!" Ona ayak uydurdum ve dik bir şekilde yürümeye başladım. Giriş kısmında güvenlikler duruyordu. Onların yüzüne bile bakmadan kapıya odaklandım. Yalan söylemeyi beceremiyordum, üstelik bunu fazlasıyla da belli ediyordum. Bu yüzden bunu Ruth'un halletmesi daha iyiydi.

Bir sorun çıkmadan içeri girebildiğimizde derince nefesimi verdim. Ruth etrafı gözetlemeye başlamıştı bile. Kendine takılacak bir çocuk arıyor olmalıydı.

"Kasabaya yeni taşınanları duydun mu?" diye sordu Ruth. Bir yandan da bulduğumuz masaya yerleşiyorduk.

"Hayır. Kimler taşınmış?" diye sordum tanıyabilecekmiş gibi. Bu kasabada herkes birbirini tanırdı, bu yüzden farklı yüzler dikkat çekerdi. Ama şu ana kadar hiç denk gelmemiştim.

"Altı kişiler. Aileleri burada okumaları için yollamış. Hepsi de bizim gibi son sınıf öğrencisi. Üçü kız, üçü erkek." Kaşlarımı kaldırdım. Ona bunları nereden öğrendiğini sormama gerek yoktu. Babası sayesinde her şeyi ilk öğrenenlerden oluyordu.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin