8-'Beraber Takılmak'

2.2K 145 46
                                    

Yüzüme son kez su çarptıktan sonra musluğu kapadım. Hafızamı geçici olarak kaybettiğime, Lucifer'in o siyah gözlerini tekrar gördüğüme inanamıyordum. Hala hepsi bir kabus gibi geliyordu.

Ne yapacağımı bilemediğimden kendimi tuvalete atmıştım. Tabii bunu Ruth'a açıklaması da zor olmuştu. Şu yarış ve sonrasında olan kavga mevzusunu herkes öğrendiği için o da biliyordu. Ona sinirlendiğimi bahane ederek kurtulmuştum. Ancak şimdi sınıfa gitmem gerekiyordu.

Doğaüstü güçlere inanmazdım. Daha gerçekçi bir insandım. Arada izlediğim dizilerle 'vampir sevgili' bulma düşüncem ortaya çıksa da bu saçmalıklara inanmıyordum. Lucifer beni bir şekilde hipnoz etmiş olabilirdi. Bu siyah gözleri de açıklardı. Gerçekte olmuyordu, benim öyle görmemi sağlıyordu. Bunu nasıl yaptığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ama onlardan uzak duracaktım. Geldikleri günden beri bir gariplik olduğunun farkındaydım zaten.

Zilin çalmasıyla daha fazla vakit kaybetmeden lavabodan çıktım. Aynı katta bulunan sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Koridor çoktan boşalmıştı, hocalar yavaş yavaş derslere giriyordu. Sınıfa koşar adımlarla geldiğimde hocanın daha girmediğini fark ettim. Derince bir nefes alarak Ruth'un yanına oturdum. Bu sırada üzerimdeki bakışları hissetmiyor değildim.

Ruth'un bana dönüp, "İyi misin?" demesine karşılık kafamı salladım.

"Anna, biz özür dileriz." Daisy'nin yumuşak sesiyle kafamı öne çevirdim. Üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Derek araya girerek devam etti, "Ona uyup böyle saçma bir şeye kalkışmamalıydım. Sen haklıydın, gerçekten özür dilerim." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Oldukça mahçup görünüyordu. Cevap vermeme kalmadan hoca sınıfa girdi. İkisi de bir şey demeden önüne döndüğünde derince bir nefes aldım. Bu konuyu teneffüste konuşmamız daha iyiydi.

Ders boyunca Elizabeth'in bana fısıltıyla sürekli bir şeyler söylemesini dinlemiştim. Yer değiştirmişlerdi. Elizabeth ve Lucifer bir arkamızdaydı, onların arkasında Ava ile Nicholas vardı. Onlarla muhattap olmak istemediğimi ne zaman anlardı acaba? Üstelik bu da yetmezmiş gibi Lucifer bakışlarını benden ayırmıyordu. Tam arkamda olduğundan onu göremiyordum, bana baktığını Ruth söylemişti.

Saate baktığımda zilin çalmasına daha yirmi dakika olduğunu gördüm. Oflayarak arkama doğru yaslandım. Doğru düzgün ders dinleyemiyordum, bir an önce eski halime dönmem gerekiyordu. Derste bir şey anlamadan evde iyi çalışamazdım. Bugün eve gittiğim gibi çalışmaya başlamayı aklımın köşesine yazdım. Tam bu sırada arkamda bir kıpırtı hissettim, saçlarımda bir hareketlilik vardı.

Lucifer saçımla oynuyordu. Kaşlarım çatıldığında rahatsızca kıpırdandım. Ancak bunu pek de umursamış sayılmazdı, oynamaya devam ediyordu. "Saçımla oynamayı keser misin?" diye fısıldadım sert bir ses tonuyla.

"Bu kadar yumuşak olmasaymış o zaman." Gözlerimi devirdim. Bu saçımla oynamak için bir bahane olamazdı. Ya da olabilirdi. Çünkü saçlarla oynamayı ben de çok severdim. Ama bu Lucifer'in benim saçlarımla oynayabileceği anlamına gelmezdi.

Bay Thompson'ın sert bakışlarını üzerimde hissettiğimde toparlandım. Bu adam gerçekten çok sert bir hocaydı ve gözüne batmak istemiyordum. Bakışlarını benden çekip derse devam ettiğinde dikkatle dinlemeye çalıştım. Ama Lucifer arkada saçlarımla oynarken bu hiç mümkün değildi!

"Lucifer!" diye tısladım tekrardan. Arkamı döndüğümde kaşlarını çattı.

"Karışmasana." çıkışına karşılık şaşkınlıkla ona baktım.

"Benim saçlarımla oynuyorsun, ne demek karışma?" Dudakları alayla kıvrıldı. Konuşmaya devam edeceği sırada sınıfı inleten o sesi duyduk.

MÜHÜRWhere stories live. Discover now