14-'Lilith'

2.1K 144 48
                                    

Satır arası yorumlarını bekliyoruum!

Lucifer'in çekiştirmeleriyle birlikte eve doğru yürüyordum. Ya da.. cehennemime desek daha doğru olurdu sanki. Kesinlikle sonum gelmişti. Derek ile Daisy hala nasıl ortaya çıkmamışlardı, anlayamıyordum. Kolumun acısını tekrardan hissettiğimde geri çekmeye çalıştım.

"Geliyorum işte, çekeleme artık!" Aniden durduğunda ona yapıştım. Evet, gerçekten yapışmıştım. Burnum omzuna çarpmıştı. Yüzümü buruşturdum. Bakışları bana doğru dönmüştü.

"Bana bir daha asla sesini yükseltme." Sesi tamamen öfke doluydu ama bağırmamıştı. Ki bağırsa bile daha az etkileneceğimi düşünüyordum. Bu ses tonu beni fazlasıyla ürkütüyordu.

Kapının önüne geldiğimizde kalp atışlarım hızlanmıştı. Onu yaktığımdan dolayı bana öfkeli bir şeytandan daha fenası, aynı şekilde öfkeli üç şeytan daha olmasıydı! Bu saatten sonra mühürün bende olup olmamasını umursayacaklarını sanmıyordum. Bence beni direkt öldüreceklerdi. Kapı açılırken içimden, "Lütfen acısız olsun." diye fısıldadım.

Lucifer kaşlarını çatıp bana doğru baktı. "Acısız mı olsun? Ne saçmalıyorsun sen?" Lanet olsun! Bunu da duymuştu.

"Beni.. beni öldüreceksiniz ya, içimden acısız olsun diye geçiriyordum." dedim gerginlikle. Bana boş bir bakış atmakla yetinirken çoktan içeri girmiştik.

"Hoş geldiniz." Girdiğimden itibaren bakışlarım yerdeydi. Onlarla yüz yüze gelecek kadar cesur hissetmiyordum. Lucifer'in hiçbir yerinde bir sıyrık bile yoktu. İki günde iyileşmiş olmalıydı. Ama diğerleri ne durumda hiçbir fikrim yoktu. Beni öldürmek istedikleri kesindi, orası ayrı.

Lucifer beni fırlatır gibi bıraktığında hızlı bir şekilde toparlandım. Bakışlarım hala yerden kalkmamışken acıyla bileğimi ovuşturdum. Bu sefer yanmamıştı ama sertçe tuttuğundan dolayı kızarmıştı ve acıyordu. "Ona çok sert davranıyorsun, Lucifer." Duyduğum sesle afallayarak kafamı kaldırdım.

Ses Nicholas'dan çıkmıştı. Boynunda yanıkla karışık değişik şekiller vardı. Dudağımı ısırdım. Buna ben sebep olmuştum, değil mi? "Sert mi?" diye alayla güldü Lucifer. "Beni tanımıyorsunuz galiba. Tanısaydınız şu an ne kadar yumuşak davrandığımı anlardınız." Demek ki bu yumuşak haliydi. Bunu nasıl anlayamamıştım? Beni yakmıştı!

Sen de onu yaktın.

Tamam, yakmış olabilirdim. Ama işte şimdi ödeşmiş sayılırdık! Artık beni bırakabilirdi.

"Ava aynı durumda." Elizabeth'in sesi duyuldu. Merdivenlerden inmiş, yanımıza gelmişti. Göz göze geldiğimizde bakışlarımı kaçırdım. "Gerizekalı kız. Sırf senin iyileştirmen için kendini iyileşmemesi için zorladığına eminim." Kaşlarım çatıldı. Ava hala iyileşememişti demek.

"O zaman iyileşene kadar yatması gerekiyor Beth." Elizabeth alayla güldü. Lucifer herkese karşı soğuk ve mesafeli davransa da, Elizabeth'e karşı farklı gibiydi. Hiçbirinin birbirleriyle akraba olmadığı ortadaydı. Tanrı aşkına! Şeytanlar akraba olur muydu ki? Zaten bu soyadlarının aynı olmasını okula sızmak için ayarladıkları belliydi. Belki de yakın arkadaşlardı. Şeytanlar arkadaş olabiliyor muydu acaba?

Onu bilmem de, aşık olabildikleri kesin. Lucifer'in ilk aşkı Lilith'i kurtarma çabalarına baksana.

Yutkundum. Bakışlarım istemsizce Lucifer'e kaymıştı. Acaba Lilith de Lucifer kadar acımasız, sert biri miydi? Nasıl tanışmışlardı? Lucifer ona nasıl aşık olmuştu? İçimdeki bu mühürde, ne Lilith'i ne de güçlerini hissedebiliyordum. Dedikleri gibi mühür çok güçlü olmalıydı.

MÜHÜRWhere stories live. Discover now