7-'Yarış'

2.4K 148 77
                                    

Multimedya-Lucifer



Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Hava her zamanki gibi kapkaranlıktı. İyice gerinip kalktıktan sonra lavaboya girdim. Akşam eve döndüğümüzde annem evde yoktu, nöbeti geceye kadar uzamış olmalıydı. Neyse ki bugün gitmeyip dinlenecekti.

Ellerimi yıkamak için musluğa uzanacağım sırada kolumu çarptım. İnlememe engel olamamıştım. Bakışlarım koluma çarptığında kaşlarım çatıldı. Bilek kısmımda sargı vardı. Sargıyı yavaşça çıkardım ve bileğime baktım. Yanık izi vardı. Ama bir yerimi yakmamıştım. Buna emindim. Üstelik kolumu sarmamıştım da. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Yüzüme birkaç kez su çarptıktan sonra tekrar koluma baktım. Hayal falan görmüyordum, kolum gerçekten yanıktı.

Banyodan çıktıktan sonra tekrar odama girdim. Bileğimi dikkat çekmemesi için sarmayacaktım. Zaten dikkatli bakınca yanık izi gözükmüyordu. Derince bir nefes alarak dolabımı açtım. Siyah bir pantolon ve haki yeşil sweatimi aldıktan sonra hazırlanmaya başladım. Giyindikten sonra saçlarımı düzelttim. Yüzüme nemlendiricimi, dudağıma da parlatıcımı sürdükten sonra hazırdım.

Telefonu elime aldım ve Ruth'a hazır olduğuma dair mesaj attım. Odadan çıkarken sessiz olmaya özen göstermiştim. Lexi hala uyuyordu. Evden çıkmadan annemin odasının kapısından da baktım, o da uyuyordu. Sessizce çıkacağım sırada duyduğum korna sesiyle irkildim. Bu korna sesi Ruth'a ait değildi. Hızlı bir şekilde ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım.

"Günaydın Anna!" Daisy'nin neşeli sesi kulaklarımı doldurdu. Karşımda onları görmek beni şaşırtmıştı. Üstelik karşımda bembeyaz, son model arabayı görmek daha da şaşırtmıştı.

"Günaydın." dedim şaşkınlığımı sesime yansıtarak.

"Ruth bize haber verdi de, arabası bozulmuş. Sanırım onu bir arkadaşı götürecekmiş. Seni de biz alalım istedik." Ruth'un bana haber vermemesi garibime gitse de hafifçe gülümsedim.

"Zahmet etmeseydiniz keşke." Daisy kaşlarını çattı.

"Saçmalama lütfen! Hadi atla arabaya." Aynı şekilde gülerek karşılık verdikten sonra arabaya bindim. Arabanın dışı gibi içi de harikaydı. Dışarıdaki soğuğun aksine sıcacıktı, koltukları da çok rahattı.

Derek aynadaki yansımadan bana doğru baktı. "Uykusuz kalmış gibisin. Şuradaki kahve ve kruvasan var, yesene." Gösterdiği yere baktım. Koltuğun arka tarafında poşetin içinde kutu bardakta kahve ve kruvasan duruyordu. Gülümseyerek ona döndüm.

"Teşekkür ederim, aç değilim ama kahveye hayır demem." Daisy sırıtarak kahvesinden bir yudum aldı.

"Bir yerlerde uyuyakalmamak için kahve şart." Derek kahkaha atarken ben sırıtmakla yetindim. O olayı aştığımdan artık utanıyor sayılmazdım.

"Bu arada okulda defterlerimiz karışmış." dedi Daisy. "Dün sana getirmek için geldim ama yoktun." diye devam etti.

Boğazımı temizledim. "Elizabeth davet etmişti dün, onlardaydım." Derek'in yüz ifadesi düz bir hal alırken Daisy sadece anladığını belirtircesine kafasını salladı. "Sizin için bir sorun mu var?" Bu sorum tabii ki deneme amaçlıydı.

Dün Lucifer'in yaptığı uyarıları dikkate alacak değildim. Onların arasındaki mevzu beni ilgilendirmezdi. Ancak bu konuda Daisy ve Derek'in tavrını merak ediyordum.

Derek hafifçe güldü. "Sana kiminle konuşup kiminle konuşmayacağını söyleyecek değiliz Anna. Buna kendin karar verebilirsin, biz sadece fikirlerimizi söyleyebiliriz." Samimi bir şekilde gülümsedim. Daisy de Derek'e katıldığını belli ederek kafasını salladı.

MÜHÜRWhere stories live. Discover now