22-'Sakinleştirme'

1.9K 136 65
                                    

"Bir dakika! Sen Annabelle mi dedin?" diye sordum şaşkınlıkla. Annabelle benim gerçek adımdı. Ancak bunu kimse bilmezdi. Ruth bile Anna olarak biliyordu. Bana öyle hitap etmelerini sevmediğimden kimseye söylememiştim.

"Evet, ne var bunda?" dedi Ava bezgin bir şekilde.

"O ismimi kimse bilmez."

"Bizler insan değiliz Kızıl. Bunu günde kaç kere hatırlaman gerekiyor? Seninle ilgili her bilgiye sahibiz. Şimdi sus ve sessizce otur." dedikten sonra merdivenlerden çıktı.

Mühürü bende aramışlardı, bu yüzden en başta her şeyimi öğrenmiş olmalılardı. Ancak yine de bana garip gelmişti, annem çok uzun zamandır bana öyle hitap etmediğinden olabilirdi. Ayrıca... onları da çok özlemiştim. Küçük bebeğim, Lexi ne durumdaydı? Kazadan sonra onu sadece bir kere görebilmiştim. O zaman da Lucifer'in gücünün etkisindelerdi ve beni görmemişlerdi bile.

Onları görmek istediğimi Lucifer'e söyleyemezdim. Zaten bana vermek istediği son cezadan vazgeçmişti, şimdi hiç kurcalamanın sırası değildi. Ama... kimseye gözükmeden eve gidip onları görebilirdim, değil mi? Ava bir daha yanıma uğramazdı, diğerleri de gelene kadar evden gelmiş olurdum. Uzaktan da olsa onları görmeye ihtiyacım vardı.

Kararımı verdiğimde sessiz olmaya çalışarak kapıya yöneldim. Yukarıdan müzik sesi geliyordu. Ava açmış olmalıydı. Sanki her şey gitmem için ayarlanmış gibiydi. Bunu fırsat bilerek kapıyı açtım. Aynı sessizlikle kapıyı geri kapattım. Hava kararmaya başlıyordu, güneş batmak üzereydi. Elimi çabuk tutsam iyi olurdu.

Eve yürüyerek on dakikada gidebilirdim. Bu yüzden hızlı bir şekilde yürümeye devam ettim. "Anna! Nerelerdesin sen?" Duyduğum tanıdık sesle irkildim.

"Ruth?" Şaşkınlıkla bana baktı. Verdiğim tepkiyi garipsemiş olmalıydı.

"Okula gelmiyorsun, telefonun da kapalı." Boğazımı temizledim.

"Telefonumu kaybetmişim, Lexi'nin yanında durmak istediğim için de gelmedim. Haftaya başlayacağım." Kaşları çatıldı.

"Uzun zamandır konuşamıyoruz." Evet, en yakın arkadaşımı hayal kırıklığına uğratmıştım. Onunla görüşmek istemediğimi düşündüğüne emindim. Ama başımdaki belayı bilseydi beni anlardı. Tabii bunu ona asla anlatmayacaktım.

"Bunu telafi edeceğim, gerçekten. Şimdi annemlerin yanına gitmem gerekiyor." Kafasını salladı. Kollarını bana doğru uzattığında sarılacağını anlamıştım.

Sıkıca sarılarak karşılık verdikten sonra, "Görüşürüz," diyerek veda ettim. Bakışlarındaki şüpheyi gizleyerek gülümsedi. Neden böyle garip davrandığımı daha iyi bir zamanda soracağına emindim. Bir yandan da söyleyeceğim yalanı düşünmeliydim.

Yoluma hızlı bir şekilde devam ettim. Ev görünmeye başladığında hissettiğim heyecana engel olamıyordum. Acaba annem evde miydi? Lexi ne yapıyordu? Eve iyice yaklaştığımda birinin görmesini engellemek için ağaçların arasına saklandım. Pencerenin perdesi her zamanki gibi açıktı. Kış olmasa camın da açık olacağına emindim. Annem evi havalandırma konusunda büyük bir takıntıya sahipti çünkü.

Görüş alanıma önce Lexi girdi. Sanırım anneme bir şeyler söylüyordu, bağırıyor gibiydi. Sonra annem yanına geldi. Büyük bir tebessümle yanağını okşadı. Lexi de annemin kollarına atıldı.

Sertçe yutkundum. Orada olmak için her şeyimi verebilirdim.

Birkaç dakika sonra odadan çıktılar. Yemek yemek için mutfağa gitmiş olmalılardı, her akşam bu saatlerde yerdik. Saat demişken, hava tamamen kararmıştı. Bir an önce gitsem iyi olurdu. Daha doğrusu, kimseye gözükmeden gitsem iyi olurdu. Buna melekler de dahildi. Gördükleri gibi beni yanlarına alırlardı. Bu Lucifer'i delirtirdi, olan yine bana ve aileme olurdu.

MÜHÜRWhere stories live. Discover now