9-'Sinema'

2.1K 143 77
                                    

"Sekiz tane pizza menüsü alalım biz o zaman." Siparişleri verdikten sonra yavaşça arkama yaslandım. Hep birlikte pizzacıya gelmiştik. Ancak daha ilk dakikadan ters bakışlar, ufak tefek laf atmalar başlamıştı. Benim karşımda Lucifer oturuyordu. Ondan, hatta onlardan uzakta durmaya çalıştıkça daha da yakınıma geliyorlardı.

"Uzun zaman oldu Daisy." Sessizliği bozan Elizabeth'di. Ses tonu tehlike doluydu. Daisy soğuk bir gülümsemeyle yanıtladı.

"Evet, şu kaybınızın üstünden epey geçti." Lucifer'in yüzü sertleşti. Masanın altında ellerini yumruk yaptığını görebiliyordum. Acaba kayıp derken neyden bahsediyorlardı? Ölmüş biri olamazdı herhalde, Daisy bununla alay etmezdi.

"Gördüğün gibi şimdi de geri döndük. İstediğimizi alıp döneceğiz." Bunu söyleyen Ava'ydı. Derek aynı Daisy gibi soğukça gülümsedi.

"Eliniz boş döndüğünüzde aşağıda verilecek tepkiyi çok merak ediyorum." Eli boş dönmek mi? Aşağıda verilecek tepki mi? Neden böyle şifreli konuşuyorlardı? Ruth da benim gibi hiçbir şey anlamamış olduğundan izlemekle yetiniyordu.

"Bana kimsenin karşı çıkmaya cesareti olmadığını hala öğrenememişsin," Lucifer araya girmişti. Gözlerinden ateş çıkacak gibiydi. Hatta şu an herkes bir anda ayağı kalkıp birbirine girebilirdi, öyle bir gerilim vardı. Karşıdan gelen garsonu görmemle bağırdım.

"Geldi!" Gereğinden fazla yüksek çıkan sesim garipsenmiş olmalı ki bütün yüzler bana doğru sönmüştü. Sesimi biraz daha alçalttım. "Bakın, pizzalar geldi. Soğutmadan yiyelim." Neyse ki garsonun servise başlamasıyla herkes önüne dönmüştü. Derince bir nefes aldım ve Ruth'a ters bir bakış atarak koltuğa yaslandım. İnsan önce bir sorardı, geldiklerinden beri bu iki grubun birbirine nasıl nefretle baktığını görememiş miydi?

Lavaboya gitme ihtiyacı hissettiğimde yavaşça ayağı kalktım. Ruth sorarcasına bana baktığında ona doğru eğilip, "Lavaboya gidiyorum." diyerek açıklama yaptım. Kafasını salladı. Benimle gelmek istememesine şaşırmıştım çünkü özellikle yakın arkadaşların lavaboya beraber gitme gibi bir huyu vardı. Ancak tam karşısında Nicholas'ın oturduğu ve beraber sohbet ettikleri düşünülürse bu normaldi.

Garsondan lavabonun yerini öğrendikten sonra hızlı bir şekilde gidip işimi halletmiştim. Pizzamın soğumasını istemiyordum. Lavaboda ellerimi yıkadıktan sonra kapıya uzandım. O anda kapı gürültülü bir şekilde açıldı.

Büyük bir şaşkınlıkla karşımda dikilen Lucifer'e baktım. "Sen burada ne arıyorsun?" Kapıyı kapatıp kilitlediğinde geriledim. "N-ne yapıyorsun?"

"Onlardan uzak durmanı söylemiştim. Görüşüne bakılırsa bunu hatırlıyorsun." Kaşlarımı çattım.

"Bu hafıza olayını nasıl yaptın bilmiyorum ama seni dinleyecek değilim." Bana doğru bir adım attığında, "Yaklaşma!" diye uyardım. Göz temasından kaçınmaya özen gösteriyordum.

"Sana zarar vereceğimi mi düşünüyorsun?" Yutkundum. Tam gözlerimin içine bakıyordu.

"Senden korkmuyorum." dedim net bir ses tonuyla. Tamam, şu an biraz gergin sayılabilirdim ama bu yalnız olduğumuzdan dolayıydı. Üstelik kadınlar tuvaletine girmişti!

"Bedenin bunun tam aksini kanıtlıyor ama." derken beni boydan boya süzdü. O sırada sırtımda bir sertlik hissettim. Ah, duvara yaslandığımı fark etmemiştim bile. Yaklaşarak kulağıma fısıldadı. "Beni iyi dinle, Kızıl." Yüzüm yanmaya başlamıştı. Bu kadar yakın olmak zorunda mıydı?

"Onlardan uzak dur. Bu sana son uyarım." Geri çekildiğinde derince nefesimi verdim. Nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Daha fazla beklemeden kapının kilidini açtı ve çıktı. O çıktığı gibi duvara geri yaslandım. Bu yakınlığı beni ürkütüyordu.

MÜHÜRWhere stories live. Discover now