29-'İtiraf'

2.6K 197 221
                                    

Lucifer'i görmemle kısa çaplı bir şok geçirmiştim. Bütün söylediklerimi duymuşa benziyordu. Yüz ifademi düz tutmaya çalışarak Elizabeth'e döndüm. "Her neyse, ben gidiyorum."

O sırada Lucifer kolumu tuttu. "Bekle, Kızıl." Kaşlarım çatıldı. Sertçe kolumu çektim. Yaptıklarını unutmuş değildim. Meleklerin hiçbirine yaklaşamıyor, dokunamıyordum. O zaman o da bana dokunamazdı.

"Rosalinda kantinden çıktı, onun yanına git, beni rahat bırak." Bakışları düzdü. Göz ucuyla etrafa bakındığımda Elizabeth'i göremediğimi fark ettim. Ortadan kaybolacak zamanı bulmuştu!

"Bırakmıyorum." Sinirle nefesimi verdim. Bunun derdi neydi? "Eve gidiyoruz. Okula yarın gelirsin."

"Sana göre hareket etmeyeceğim! Ne yapıyorsan yap. Ben okulda kalıyorum." Bakışları sertleşmeye başlamıştı. Ama bu bir gram bile umrumda değildi.

Eli bileğime gittiğinde sıkıca tuttu. "Daha fazla uğraştırma, gidiyoruz." İçimdeki öfke alevleri yüzeye çıkıyordu.

"Sana, beni, bırak, dedim!" Kantindeki ışıklar gidip gelmeye başladığında Lucifer şaşkınlıkla kafasını kaldırdı.

Rosalinda, Lilith'in kardeşiydi. Aynı zamanda Lucifer'i elde etmeye çalışan bir şeytandı. Bunu öğreneli sadece dakikalar olmuştu. Daha sindiremeden bir de Lucifer ile uğraşıyordum.

Bakışları bana döndü. Daha yumuşak bakıyordu. "Bak, şimdi benimle gel, tamam mı? Arabada konuşacağız." Işıklar eski haline döndü. Etrafımıza dolan insanlar tedirgin olmama yol açıyordu.

Söyleyeceklerini merak ettiğimden bir şey demeden ilerlemeye başladım. Burada olay çıkmasını istemiyordum, bugünlük bu kadar yeterdi, hatta artardı. "Rosalinda, mühüre ulaşmama bir şekilde yardım edebilir. Bu yüzden onun etrafındayım."

Sertçe yutkundum. "Bunu neden bana açıklama gereği duyuyorsun ki?"

Bakışlarını bana sabitledi. Oldukça düz bir ifadeye sahipti. "Mühürü aramaya devam ederken canını daha fazla yakmayacağım Anna." Önüne döndü. "Annenle kardeşinin de seni hatırlamasını sağlayacağım. Evine dönebileceksin. Artık kimse seninle uğraşmayacak." Durmuştuk. Arkamdaki demirlere tutunarak destek aldım.

Bu hissettiğim garip şey neydi?

"B-ben, bir meleğim," alayla güldüm. "normal yaşamıma devam etmeme izin verirler mi sence? Her şey için çok geç."

"Baş melek geliyor." Kaşlarımı kaldırarak anlamsızca ona baktım. "Söylenti ama gerçek olması muhtemel. Bana karşı şansları olmadığını anlamış olmalılar ki, baş meleklerden birini çağırıyorlar. Bu durumda senin gibi kendini yeni fark etmiş bir meleği harcayacaklarını sanmam."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bu ne demek oluyor?" Bana doğru yaklaştı.

"Her şey bitti Anna, en azından senin için. Artık özgürsün,"

Peki neden öyle hissetmiyordum? Kalbimdeki bu sancının sebebi neydi? Burnumdan aldığım nefesi, akciğerlerime ulaşana kadar gittiği yolu hissedebiliyordum. Bir bıçak gibi batarak geçiyordu. "Mühürü bulduktan sonra olacakların garantisini veremem. Ama bu savaşta artık yoksun. Bu bile büyük bir şans, sevinmelisin."

Akan göz yaşımı hızlıca sildim. Tanrı aşkına, bana ne oluyordu böyle? Lucifer gözlerimin içine bakıyordu. Sert bir şekilde.

आप प्रकाशित भागों के अंत तक पहुँच चुके हैं।

⏰ पिछला अद्यतन: May 28, 2020 ⏰

नए भागों की सूचना पाने के लिए इस कहानी को अपनी लाइब्रेरी में जोड़ें!

MÜHÜRजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें