1.Bölüm "Sokak Lambaları"

349K 8.7K 6.6K
                                    

Başlama tarihinizi buraya bırakın lütfen 🌑🔗

NİL HANCI

Gözlerimi araladığımda neredeyse iki saattir yaslandığım duvarın önündeydim. Aklı dengemi yitirmiş gibi başucumda saatlerdir bana bağıran yengemi duyamıyor ve hiçbir tepki veremiyordum.

Daha çok hissizleşmiş gibiydim. Kafama silah dayasalar sesimi çıkaramayacak kadar yorgun ve acizdim. Bedenim bu acıyı kaldıramıyordu. Oyuncak bebeği elinden alınmış çocuk gibiydim. Annem bu durumumu görse kesinlikle kızardı bana ama elimde değildi işte. Zaten birçok şey isteğimiz dışında gerçekleşmez miydi?

Yengem yaslandığım duvarın karşısındaki, yatağımın üzerindeki valize son kalan kıyafetlerimi de doldurup arkasını döndü. Bana kin, öfke ve en çokta acıyan gözlerle bakıyordu kısık gözlerle. Derin bir nefes aldı ve bana biraz daha yaklaşıp "Kalk kız seni mi bekleyeceğiz!" dedi.

Yüzümü saatlerdir diktiğim yerden kaldırıp yüzüne baktım. Yine o 'senden iğreniyorum' bakışlarından birini atıyordu bencilce.
Bilmiyordu ki asıl ben ondan iğreniyordum.
Kuruyan gözyaşlarımın üzerine yenileri eklenmeye başlayınca elimin tersiyle sildim.

Annemin her zaman dediği gibi güçlü olmalıydım.
Yavaşça, bacaklarımın titremesinin el verdiği kadarıyla gözyaşlarımı tekrar silip saçlarımı geriye attım ve derin bir nefes alıp yengemin elinden valizimi aldım.

"Çık dışarı!" Yengem böyle bir tepki beklemiyor olacak ki yüzü bu sefer değişik bir hâl almıştı.
"Ne diyorsun kız sen bana?"
Onlara karşı o kadar sinirli ve kinliydim ki bu sefer bağırmaya başladım.
"Çık dışarı, anlamıyor musun!"

Bu sefer irkilip başörtüsünün uçlarını düzeltti. "Dilde pabuç gibi ne olacak annesine çekmiş, yazık."

Son duyduğum cümleyle olduğum yerde kalakalmıştım. O annemin tırnağı bile olamayacakken birde anneme laf ediyordu. Sinir bedenimi ele geçirirken elime ilk geçen birkaç sene önce babama zar zor aldırdığım kar küresini aynaya fırlattım.

"Çık, çık dışarı!"

Yengem ilk dediğimde çıkmıştı zaten ama ben hâlâ bağırmaya devam ediyordum.

Ruhen ve bedenen yorulduğum için yere çöküp başımı duvara yasladım. Her yer dağınıktı. Aynalar, camlar paramparçaydı. Tıpkı kalbim gibi. O kadar canım yanıyordu ki gerçekten bir insanın değerini ölünce değil yaşarken bileceksin sözünü yaşıyordum bizzat. Ben bilemedim demiyorum ama keşke daha çok sarılsaydım ona, daha çok öpseydim onu, mis kokusunu içime çekseydim diye düşünmeden edemiyorum.

Bir anda gülmeye başlamıştım, bir kaç dakika sonra ağlamaya dönüştü, deliriyor muyum?
Ahh, galiba istesemde deliremezdim. Çünkü içerdeki sevgili amcam ve yengem rahat rahat delirmeme bile izin vermezlerdi.
Gözüme yerdeki aile tablomuz takıldı. Elime alıp dikkatlice baktım. Üç yaşında babamın ve annemin kollarının arasındayken çekindiğimiz fotoğraftı bu.

Birkaç gün önce eve geldiğimde babamı duvara yaslanmış ve......., ve sonrada annemin cansız bedenini görmüştüm. Babam ifadesinde amcamın, annemin birkaç mesaj ve resminin olduğu fotoğrafları göstermiş.
Babamda içkili kafayla annemi defalarca bıçakladığını söylemişti. Mahkemede gözüme baka baka utana sıkıla söylediği cümleler aklımdan çıkmıyordu.

Aklım almıyordu. Babam böyle bir şeyi nasıl yapmıştı? Annemi öldürecek kadar delirmemişti öyle değil mi?
Babam istemeden yapmıştır diye düşünüyordum..... Ahh kimi kandırdıyorum ki her gece içip içip eve gelen, annemi sebepsiz yere döven adamdı bu. Böyle bir babadan böyle bir şey beklenirdi.
Ne olacağını, ne yapacağımı bilmiyordum. Amcam ve yengemin dediklerine itaat ediyordum o kadar. Kukladan farkım yoktu. Kırık aynanın karşısına geçip akan makyajımı sildim. Gidiyorduk bu şehirden. Artık yeni bir şehir, yeni bir ailem oluyordu.
"Cici Aile" ne komik.
Birkaç gün önce cenaze olmuş, babam ilk çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp Eskişehir'e cezaevine gönderilmişti. Amcam, babamın izniyle herşeyi satmıştı. Babamda bana bakmaları için paranın yarısını onlara vermişti. Çok düşünürdü ya.
Aslında reşittim ama artık bu evde kalmak istemiyordum.
İtaat etmekten iyiydi ama olmuyordu, bu gücü kendimde bulamıyordum.

Valizimi alıp aşağı indim. Beni bekleyen sevgili amcamın arabasına bindim ve Denizli' ye doğru yola çıktık. Oldum olası amcamla yengemi sevmemiştim ve amcamın babama gösterdiği resimlerinde sahte olduğunu biliyordum. Annem asla böyle birşey yapmazdı.

Arkamda annemin mezarını ve cezaevinde olan babamı bırakmıştım. Babam için zerre üzülmüyordum, hak ettiğini bulmuştu. Ben, bir an önce kendi kafasına sıkmasını beklerken annemin canına kıymıştı pislik herif. Yeni hayatıma alışmam gerekiyordu. Annem için yapacaktım, güçlü olacaktım.

Camı açıp temiz havayı ciğerlerime doldurdum ve gözlerimi kapattım. Hayatta varlığına şükrettiğim tek şey artık yoktu. Üstelik bu işte amcamın parmağı olduğuna adım kadar emindim. Ama elimden birşey gelmiyordu işte. Başımı camdan kaldırıp ön tarafa çevirdiğimde amcam ve yengemi gördüm. Kendi aralarında gülüşüp konuşuyorlardı. Hadi anneme acımıyordu bari kardeşi için üzülseydi.
Bu iğrenç görüntüye göz devirip başımı cama yasladım tekrardan. Hava yavaşça kararırken sokak lambaları karanlığın içinde tek tek yandı. Yeni hayatıma yol gösteriyorlardı sanki her biri. Tabii sonunda bir hayat varsa......

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen ❣️...

BU ŞEHRİN GÜRÜLTÜSÜNDEN UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin