32Bölüm

104K 5.2K 2.2K
                                    

Gözlerimi araladıgımda yüzüme gelen güneş yüzünden Zarzor acabildim.
Otobüsteki herkes uyuyordu neredeyse.kaan koltuğunu arkaya ittirdigi için ağzı açık bir şekilde uyuduğunu gördüm.
Başımı cama çevirdiğimde bizim oraya nazaran yaz havası vardı gercekten çok güzeldi, ormanın içinde sırayla dizilmiş ağaçlar, yeşil çimenlik bu görüntü beni mutlu ederken Alp'ede göstermek için ondan tarafa büyük bir hevesle döndüm.

Başımı çevirmemle derin bir uykuda olduğunu farkettim.Kaanin aksine ağzı kapalı ve bir o kadarda tatlıydı.
Önümde haraketlenme hissedince başımı tekrar kaan'a çevirdim.
Kaan gözleri kapalı bir şekilde saçlarını kaşıyıp gözüne güneş gelmesin diye elini yüzüne tuttu.
"Hay senin ışığına.....da"kaan'in kesik kesik kurduğu cümleyi anlamdiramıp yüzümü buruşturdum.

Kaan bir anda yanağını cama yaslayinca tekrar uykuya daldıgını fark ettim.
Cümlesini bile bitirememişti Allah'ım ya.
Gülüp tekrar Alp'e baktığımda yüzüne gelen güneş onu rahatsız etmiş olucakki gözlerini daha çok kıstı.Arkamdaki perdeyi çekmeyi düşünürken elim Alp yüzünden yetişmişti.
Bende Kaan gibi elimi Alpin gözüne tutup güneş gelmesini engelledim.
Gözleri tekrar aynı şekline dönerken  tekrar uykuya daldıgını düşünüp gülümsedim.
Alp bir anda gülerken gözlerini açıp beni birazcık daha kendine çekti.

Yüzüne tuttuğum elimide tutup kendi beline koydu.
Uyku bana tekrar gel diyordu ama neredeyse varmıştık ve herne kadar Alp takmasada hoca aralarda geziniyordu.Bu yüzden her zamanki gibi itirazlarıma başlamıştım.

"Alp yapıştın yine bana ya koli bandı gibi,bas geri bas ".
Kolları arasından çıkmaya çalışırken Alp belimi daha çok sıkıp aynı pozu almamızı sağladı.
Gülüyordu ama gözleri açık değildi, tek gözünü açıp bana baktı en sonunda.

"Hmm,koli bandı demek bence biz koli bandı olmayalım beşyüz iki olalım onlar hiç ayrılmazlar kalıcı yani anladın"hızla burnumun ucunu öpüp göz kırptı.

Düşünür gibi yapıp aklima gelen saçma sapan düşünceyle Alp'e başımı çevirdim.
"Alp?"

"Ne var ?"göz devirip dedi şeyi takmadım ve devam ettim"aseton çıkartıyor birbirinden o yapıştırıcıyı ama Bilgine".

Alp dediğim şeye gülerken ben ne kadar saçma bir cümle kurduğumu düşünüyordum.
"O zaman dünyadaki bütün o asiton mu aseton'mu ne hepsinin üretimini durdurun, ayiramazlar bizi sen rahat ol güzelim.

Ciddi olduğunu düşünsemde gülmeye başlayınca koluna vurup ayağa kalktım."evet çocuklar kamp yapicagimiz yere geldik inebilirsiniz "

Hocanın dediği şeyle Alp'in bacaklarının üzerinden geçip üzerimi düzelttim hala gülüyordu.
"Ne gülüyorsun Allah'ım ya ".
Bana sarhoş gibi öpücük atınca göz devirip orta kapıdan dışarı çıktım.
Herkes inmeye ve bavullarını almaya başlarken bende etrafa göz gezdirdim.
Ormanın kenarındaydik ucunda küçük bir nehir vardı.Rüzgar eserken kollarımı açıp rüzgarın saçlarıma vuruşunu bekledim gözlerimi kapatıp
Suyun sesini dinliyordum.

Bir anda arkadan belime dolanan kollarla Alpin olduğunu farkettim.Omzumun üzerinden başını çıkartıp boynuma küçük bir öpücük bıraktı.
Bu anın ne kadar olduğunu düşünürken Alp kulağıma yaklaşıp fısıldadı"seni seviyorum ".

Ben böyle olmasını hayal ederken bir anda açtığım kollarıma çanta takilmasiyla tartamiyıp geriye doğru düştüm.
İki dakka hayal kurdurmuyorlar ya.
Arkam acıdigı için acıyla inlerken gözlerimi açıp çantayı takan kişiye baktım.
Alp ellerini dizlerine koymuş gülerek yerde yatan bana bakıyordu.

Şuan yüzüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum."bu kadar güçsüz olamazsın demi?".
Gülmeye devam ederken kalkmaya çalışıyordum ama çantanın içinde sanki çadır yerine taş koymuşlardı.Hayir ben hazırlamıştım oysaki neden bu kadar ağırdı ya.

BU ŞEHRİN GÜRÜLTÜSÜNDEN UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin