56.Bölüm"İki Bardak Kahve"

57.2K 3.3K 2K
                                    


Alp'le kısa süre içinde eve gelip aynı hızda yatak odasına çıktık.
"Kalın şeyler giyin Nil."
Arkamdan gelen Alp'in sesiyle,görüp görmediğinden emin olmadan hızlı bir şekilde kafamı sallayıp dolabıma yöneldim.
Biraz düşündükten sonra altıma gri renk bol bir pantolon,onun üzerinede çizgili bir kazak giyindim.
Ayaklarıma beyaz düz taban ayakkabılarımı geçirirken bakışlarım lavabodan çıkan Alp'e kaydı.
O'da altına gri bir eşorfman giymiş beyaz yazılı çoraplarını üzerine çekip uyum sağlamıştı.
Üzerinde ise siyah bir sweatshirt giymişti.

Saçlarını elleriyle dağıttıktan sonra sweat'inin şapkasını kafasına geçirip masanın üzerinde duran anahtarı ve cep telefonunu cebine attı.
Bağcıklarımı bagladıktan sonra ayağa kalkıp kalın polarımı üzerime geçirdim.
Ayağa kalktıgımda Alp gülümseyerek"hazırmısın ?"diyerek sordu.

"Evet"diyerek onu onayladım.

"Ben arabaya eşyaları yerleştiricem.Peşimden gel bir tanem."

Alp aşşagı inerken telefonumu elime alıp son kez unuttuğum bir şey varmı diye odanın içinde göz gezdirdim.
Geride kalan bir şey olmadığına kanaat getirdigim de kapıyı arkamdan kapstarak ikişer adımlarda aşşagı indim.
Çok heyecanlıydım.İlk defa tatil yapmamdan ziyade, Alp ve çocuklarla gitmem beni oldukça mutlu ediyordu.
Alp'in ne durum da olduğuna bakmak için kapıya yöneldiğim sırada hazırladığım sepet gözüme takıldı.
Unutmuş olduğunu düşünerek elime aldım ve kapıyı kilitleyerek dışarı çıktım.

Sıra benim bavuluma gelmiş olucakki arabaya benim bavulumuda yerleştirip kapatmadan benden tarafa döndü.
Hafifçe gümseyerek"hazırmısın güzelim?"diyerek tekrar sordu.
Kendimden emin bir şekilde sevinçle başımı sallayıp elimdeki sepeti ons uzattım.
"Bir de bu kalmış öküzcüm."

Dişlerini sergilercesine güldükten sonra elimden sepeti alıp burnunun üzerine dudaklarını bastırdı.
Hafif olan dokunuşu nedensizce bütün bedenimin alev alev yanmasına sebep olurken kaan'ın sesini duymammla bakışlarımı bagaja sepeti yerleştiren Alp'ten çekip, yanımda duran arabaya döndürdüm.

Kaan bedenini taksinin camından çıkarmış elinde tuttuğu uyku bandını havada sallıyordu.
Bir yandanda arabadan gen yüksek sesli şarkıya eşlik ediyordu bildiği kadarıyla.
Kaan havalı olduğunu sandığı bir haraket yaparak arabanın kapısını sertçe açtı.
Ona onaylamaz bir bakış atarken bir anda arabanın kapısının büyük bir gürültü ile yere düşmesiyle ağzım şaşkınlıkla açıldı.
Kaan ve diğer çocuklar şaşkınlıkla bakarken yanıma gelen Alp sessiz bir şekilde"hay senin yapıcagın işe" diyerek ağzının içinde kendi kendine mırıldandı.

"Oğlum napıyorsun,kırdın kapıyı?."
Taksici adam şaşkın gözlerle bir yanında oturan kaan'a bakıyor ,bir de kapıya bakıyordu.
Kaan elini ağzına götürerek"valla kusura bakma abi ya."diyerek üzüntüsünü dile getirdi.
Ve ekledi."İstersen Furkan'a soyliyelim ödesin parasını?."

Arka tarafta oturan Furkan kaan'ın kafasına sinirle vurarak "lan hem kendin yapıyorsun,hemde bana ödetiyorsun.Sinirlerimi bozma benim."dedi.
Kaan suçlu bir şekilde dudaklarını birbirine bastırıp kafasını tuttu.
Taksici hızlı bir şekilde dışarı çıkıp arabanın etrafında dolandı ve kaan'ın tarafına geçip yerde duran kırık kapıya sinirle baktı.
Taksici ellerini beline koyarak "kırmış resmen kapıyı, şuna bak ya"diyerek söylendi.

Yüzünde hem sinir hemde şaşkınlık vardı.
Kaan arabadan çıkarak taksici adam gibi ellerini beline koyarak konuştu.
"Tamam ya abartmıyalım çok bir şey yok."
Lafını kendi kendine bölüp ensesini kaşıyıp devam etti.
"Yani yok gibi."
Yere eğilip kapıyı kaldırmaya çalışırken adam kaan'ın kolundan tutup geri çekti.
"Bırak kardeşim bırak ya.Ettin içine zaten birde bir şeyi yok diyorsun."
Adam sanki canına zarar gelmiş gibi muamele gösterirken eliyle kapının çıktı yeri yokladı.

BU ŞEHRİN GÜRÜLTÜSÜNDEN UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin