48Bölüm

65.7K 3.7K 913
                                    

  •|Yanımda birinin canı var ve gün 
                 geçtikçe ölüyor|•

Kız ismini söyledikten sonra şoka girmiştim.Bu intihar eden ilke olamazdı öyle değilmi?. Korkuyla karışık mutluluk bütün bedenimi ele geçirirken onur'un sevgili olması için içimden dualar ediyordum.
O olmalıydı.Bu sadece isim benzerliği olamazdı.Olmamalıydı.
Göz yaşım yanaklarımdan süzülürken yerdeki su birikintisini umursamadan hızlıca emekleyerek yanına ulaştım.
Sormaya korkuyordum.Eger o değilde ne yapıcagımı bilmiyordum.Sadece onun olmasını diliyordum.Şuan herkes tarafından ölü adıyla bilinen kızın ilke olup Alp'lerin bizi kurtarmasını,en çokta onur'la ilke birbirlerini ilk gördüğü anı görmek istiyordum.

Gözlerimden ardı ardına yaşlar boşalırken Alp'in anlattıkları geldi aklıma.

"Kahküllü ve uzun siyah saçlı"

"En az senin kadar güzel"

Evet gerçekten o olmalıydı.İlke içeri giren adamdan bakışlarını bana indirirken öyle bir haldeydimki kelimeler ardı ardına boğazımda takılı kalmıştı. Farketmiş olucakki gözlerimin içine korkuyla baktı.
"Nil iyimisin?"soruyu sorduktan sonra dizlerinin üzerinde kalkıp bana yaklaştı.
Ne dicegimi ne yapıcagımı bilmiyordum.Tıkanmıştım.Soguk su kırılmış borudan altımıza sızarken yutkunup bakışlarımı ilkeye çevirdim.
"İl..ilke". Harfler boğazımdan Zarzor çıkarken gözleri daha çok acıldı korkuyla.Arkamdan gelen ayak sesleriyle adamın bize yaklaştığını farkettim.Elindeki ignede ne olduğunu bilmiyordum ama kötü bir şey olduğuna kesinlikle emindim.
Az bir zamanım kalmıştı konuşmak için.
Hızlıca önüme dönüp omuzlarımla, yanaklarımda süzülen göz yaşlarımı sildim.
"İlke ben Nil ".

Konuya nereden giricegimi bilmeden söylenirken, içi rahatlamış gibi sırtını duvara yaslayıp bakışlarını  arkamdaki adam ve benim üzerimde gezdirdi.
"Ee biliyorum zaten Nil .Tanıştık ya az önce".
Arkama tekrar dönüp iğneyi hazırlamaya çalışan adamın ne durumda olduğuna baktım.
Son saniyelerimdeydim.önüme dönerek ilke gibi bacaklarımın üzerinde kalktım."Hayır ben Nil Savaşan".
Tekrar bir şeyler saçmalarken soy ismimi tanımış olucakki gözlerini kısıp dikkat kesildi dudaklarımdan cıkıcak her bir kelimeye.
Hızlıca başımı olumsuz anlamda sallarken"Ben Alp Savaşanın karısı Nil Savaşan". diyerek yüksek seste bağırdım.

Donup kalmıştı tepki vermiyordu.Gözleri sonuna kadar açılmış beyaz teni sanki mümkünmüş gibi daha çok açılmıştı.Nefes alış verişleri durmuş,nefes almayı unutmuştu sanki. Gözünden bir damla yaş düşerken , yavaş yavaş dudakları olabildiğince yukarı kıvrılarak, gülümseyerek sesli bir şekilde yutkundu.Gözleri  gözlerimde gidip gelirken agızından sadece "Ne ?"kelimesi çıktı.
Onun gibi kocaman gülüp başımı umutla iki yana salladım.
Hıçkırarak ağlamaya başladığında bunların mutluluk göz yaşları olduğunu biliyordum.Başka bir yerde olsak önce sakinleştirmem gerekirdi ama arkamdaki adam bunu şuanlık engelliyordu.
Hızlıca konuşmaya devam ettim"Seni...seni öldü biliyorduk .Mektup bırakmışşın.Yani alp'ler öyle dedi.Bir yıl önce bırakıp intihar etmişsin..Ama ben biliyordum, Biliyordum ölmediğini ilke".

Gözlerim gözlerine umutla bakarken küçük bir kahkaha attı.Az önceki halinden eser yoktu . Artık umutluydu.
Arkamdaki adama son bir kez daha bakıp sessizce fısıldadım."kurtulucaz".
Başını hızlıca aşağı yukarı sallıyarak bakışlarını adama çevirdi.
Göz bebekleri büyürken üzerime doğru sürtünerek"hayır,hayır, hayır"diyerek bağırmaya başladı.

Şaşkınlıkla yüzüne bakarken, ne olduğunu bakmak için arkama döndüğümde, boynumda hissettiğim iğneyle, görüntüm bulanıklaşıp karardı.

BU ŞEHRİN GÜRÜLTÜSÜNDEN UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin