47Bölüm"Ölü birini diriltemessin"

64.9K 3.5K 1.5K
                                    

   |  Ya sen gel,yada aklım gidiyor|

Yavaş yavaş taksi durduğunda,başımı camdan çıkartıp geldiğimiz yere baktım.Bir sürü bar vardı civarda.Ama en büyük olanı şuan önünde durduğumdu.
Arabadan hızlıca inip taksinin uzaklaşmasını izledim bir süre.İçimde korkuyla karışık bir his daha vardı.
Çözemiyordum.
Önümden bir kaç kız geçip bara ilerlerken,kenara geçerek Ege'yi aradım.Kapının önünde üçe yakın koruma vardı.
Bir tanesi gelen arabaların kapısını açıyor,öbür ikiside kapıda duruyordu.
Dışarıya göz gezdirdigimde midem bulanmıştı. Birbirleri ile yiyişen,muhtemelen sabaha kadar içip ,ağaca dayanarak kusanlar ve arabaların içinden gelen iğrenç sesler.
Herne kadar dışarda olsakta içeriden oldukça ses geliyordu.
Telefonu kulağıma götürüp bir süre açmasını bekledim.
Neden böyle bir mekana gelmiştik anlamıyordum.

Telefon açıldığında hızlıca konuşmaya başladım."Ege geldim.Sen nerdesin ve neden böyle bir yerdeyiz".
Ege telefonda konuştugumuzdan farklı olarak bu sefer tiz bir kahkaha atarak derin bir soluk aldı.
Kaşlarımı çatarak etrafa göz gezdirdim.Bir yandanda Ege'ye kulak kesilmiştim.
"Nil, Nil, Nil".Her bir cümleyi vurgulayarak ardı ardına ismimi homurdandı.Az önceki halinden eser yoktu.
Konuşucagım sırada barın önünde siyah bir arabanın durmasıyla, olduğum yere daha çok sinip dikkat kesildim.Ege bir şeyler söylüyor ama hiç bir şey anlamıyordum.
Arabadan bizim yaşlarımızda,benden tahminen biraz uzun,ince yapılı bir çocuk inip bakışlarını etrafta gezdirdi.
Bu kimdi?. Çocuk içeri geçerken kapıda duran adamlar önemli biri olmalıki hafifçe öne eğilip selam verdiler.

Burda nelwr dönüyordu ve ben neye bulaşmıştım.Burda hiç olmamam gerekirdi.Sinirli bir şekilde kendimi geriye çekip bedenimi duvara yasladım."Allah'ın cezası burda neler oluyor?"Ege'ye sorduğum soruyla, tekrar igrenc bir kahkaha atıp konuşmaya başladı."Nil,bende seni akıllı bir kız zannederdim.Ama galiba senin için merhamet duygusu daha ön planda.Yazık.Heleki bana acıman ve yardıma gelmen".
Birazcık durduktan sonra devam etti.

"Artık bir kaçışın yok güzelim".Gözümden bir damla yaş düştü son duyduğum kelimeyle.Alp derdi herzaman bana güzelim diye.Zaten baştan hataydı buraya gelmem.Ona güvenmemem gerekiyordu.Ege "bence bize zorluk çıkarma ve sana yaklaşan adamlarla birlikte içeri gir"diyerek cümlesini bitirirken hızlıca arkama döndüm.
Bana yaklaşan iki adam görünce bedenim titremeye başladı.Kaçıp gitmem gerekiyordu.Burdan uzaklaşmam. Ama bütün organlarım sanki işlevini kaybetmiş gibi öylece duruyordu.

Adamlar daha çok yaklaşırken kendime gelerek ,var güçümle ters yöne koşmaya başladım."Gel buraya "arkamdan adamlarda aynı hızda koşarken,aglamamla karışık küçük bir çığlık atıp hızlıca cebimden telefonu çıkarttım.Hemen Alp'i aramam gerekiyordu.Koştugum için telefonun ekranını net göremiyordum.Yol ikiye ayrılırken hızlıca sol tarafa sapıp adımlarımı hızlandırdım.

Bacaklarım titriyor adım atmakta güçlük çekiyordum.Gözyaşlarım görüntümü bulanıklaştırıyor her gözümden yaş düştüğünde, hızlıca silip kendim için net bir görüntü cıkartıyorum.Arkamdaki adım sesleri yaklaşırken kafamı adamlara çevirdim.Neredeyse aramızda on adımlık mesafe vardı.Hızlıca Bask bir ara sokağa sapıp ardından küçük duvarın üzerinden atladım.Heryer müstakil evlerle çevrili ve ara sokaklar boştu.Kimse olmadığından yardım isteyemiyordum.

Arkamdaki adım sesleri kaybolurken hızlıca bir evin bahçesine girip ,sırtımı ağaça yasladım.Alp'i aramam gerekiyordu.Hemde acilen.
Geldiğim yönü tekrar konturol edip gelmediklerinden emin olduğum sırada ,Alp'in numarasını tuşlayarak kulağıma tuttum.
Her yerim titriyor gözlerimden yaşlar akıyordu.
Bir kaç calıştan sonra sevdiğim adamın telaşlı sesi kulaklarımı doldurdu.Yol boyu Alp ve çocuklar bir çok kez aramış ama açmamıştım.
"Güzelim ?".
Sesi bir o kadar korkmuş ve telaşlı geliyordu.Sesini duymamla ağzımı kapatıp hıçkırıgımın içimde yankılanmasına izin verdim.Agladıgımı duymasını istemiyordum.
Ben ses vermeyince hızlıca devam etti sözlerine."Nil cevap ver . Nerdesin?.Çöp diye çıktın bir saat oldu hala yoksun lan ?".
Bu sefer sinirli bir şekilde telefonun diğer ucunda bağırırken , gözyaşlarımı silip derin bir nefes aldım.
"Alp eg...".Bir anda ağzıma kafanan ellerle konuşmam kesilmişti.Önüme bir diğer adam geçip telefonu elimden aldı ve yere attı.En az benim kadar yorulmuş ve nefes nefese kalmışlardı
Gözyaşlarım kendini yenilerken ağzımı tutan adamın ellerini tutup çekmeye çalıştım.İkiside o kadar güclüydiki yaptığım hiç bir şeyden etkilenmiyorlardı.
Önümdeki adama tekmelerimi savunurken hızlıca yüzüme tokatı geçirip saç köklerimden tuttu.Ve ardından kendine çevirdi suratımı.
Koyu siyah gözlerinin içine korkuyla bakarken "rahat dur "diyerek fısıldadı ve kendi telefonunu cebinden çıkardı.

BU ŞEHRİN GÜRÜLTÜSÜNDEN UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin