Ömer Bey

3K 294 89
                                    

"Oğlum uslu durur musun yoksa geç kalacağız..."

"Ben hazıyım anne hazıyım." Tabi sen hazırsın ben değilim. "Anne Ömey Amcamı bugün göyebiliy miyim? Ben onu çok özledim." Oğlumun Ömer aşkı nerden çıktı bilmiyorum ama artık sinir olmaya başlamıştım. "Anne Ömey amcayı unuttun mu? Hani bana ayaba almıştı. Şimdi hatıyladın mı?" Başımı kaldırıp hiç susmadan konuşan oğluma baktım.

Sonunda hazır olduğumuzda oğlumu anaokuluna bırakırken bende şirkete gelmiştim. Üç gündür burada çalışıyor olmama rağmen deli gibi yoruluyordum. Adam garezine sanki bütün işi bana yıkıyordu. Odama girmeden önce Ömer Beyin odasına gelişi güzel göz attım. Yine erkenden işinin başına gelmiş. Saat kaçta burada oluyordu. Derin bir nefes alıp odama girdiğimde koltuğuma geçip bilgisayarımı açtım.

Hemen bilgisayarın ardında Ömer Beye bakıyordum. Oturduğum yerden sadece yan profili görünüyordu. Eline telefonu alıp tuşa basmış kulağına götürdüğü anda da telefonum çalmaya başlamıştı. İlk saniye yüreğim ağzıma gelse de kendime gelerek telefonu açıp efendim dedim.

"Odama gel." Dedi ve kapattı. Bre bir dur oturayım soluklanayım ama nerde zerre acıması yok. Hem benim geldiğimi nerden gördü ki yoksa hissetti mi? İçimden bin bir türlü düşünce geçerken ayağa kalkıp eteğimi düzelttim. Odamdan çıkıp odasının kapısına geldiğimde ise bir kez tıklatıp içeriye daldım. "Günaydın, Ömer Bey..." Kendisi vefat eden kocamın kuzeni olsa da zerre sevmiyordum. Başını kaldırıp kaşını çattığında "Size günler geç ağrıyor galiba Sanem Hanım..."

Pişkinliğe gel ya ne yapayım sabahın köründe mi geleyim. "Oğlumun anaokulu dokuzda onu erkenden gönderip işe gelmemi beklemiyorsunuzdur inşallah hem..."

"Hem... Hem sürekli aynı edebiyat... Bu şirkette yüzde kaç hissenin zerre önemi yok. Önemli olan işler. Beni anladığını umuyorum. Yoksa pes mi ediyorsun..." O da sürekli neden pes etmekten bahsediyordu.

"Hayır, yolun başında bile değilken kolayca vazgeçmem." Umarım beni buraya sorguya geçmek için çağırmamıştır. Bana durup neden daha önce hiç çalışmadığımı sorunca sinirim tepeme çıktı. "Siz neden benden hesap soruyorsunuz? Ben kocamı kaybettiğime oğlum henüz bir yaşındaydı. Oğlumu evde yalnız bırakıp iş hayatına atılmamı falan mı bekliyordunuz?"

"Neyse konumuz bu değil. Öğleden sonra iş toplantısı var sende benimle geleceksin. Eğer gerçekten işi kapmak istiyorsa göster kendini..."

"Oğlum ne olacak saat iki de anaokulundan çıkıp buraya gelecek beni göremeyince büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktır." Benim oğlumsa onunda yeğeniydi. Bu denli vurdumduymaz olmamalıydı.

"Farkında mısın bilmiyorum ama benden benim pozisyonumda olmayı istedin. Benim yaparsam ne kadar hakka sahipsem senin aynı haklara sahip olmayı. Burası oyun evi değil ki her istediğin saat gel yine her an git. Şirketin sorumluluğu almak demek masa başında oturmak demek değil. Gerektiğine yemeklere de toplantılara da katılacaksın gerekirse benimle şehir dışına da geleceksin. Şimdi son kez soruyorum hala benimle aynı konumda olmak istiyor musun? İstemezsen sana yapabileceğin başka bir pozisyonda verebilirim."

"Benim kararım net sürekli aynı lafı evirip çevirip sorma. Ve evet, o iş toplantısına katılacağım. Ne gerekiyorsa yapacağımdan adın kadar emin olabilirsin..." Şuan boynuna sarılabilirdim ama yapmadım. İşi kapana kadar ona dayı demem gerekiyordu. Ben şu işleri bir kavrayayım işe o zaman Sanem kimmiş sen göreceksin.

"O halde sana bir tavsiye Faruk'a hemen bir dadı bul." Bunda da eyvallah dediğimde "Bugünlük iş toplantısını bire çekmeye çalışırım. Olmazsa da tek giderim ama yarın akşam ki iş yemeğine sende geleceksin herhangi bir mazeret istemiyorum..."

BEY SERİSİ ~ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now