ALPEREN BEY

2.1K 227 157
                                    

"Efendim Bora..."

"Biraz geç oldu farkındayım ama yardımına ihtiyacım var."

"Sorun değil henüz  uyumamıştım. Sen ne istediğini söyle elimden  geldiği kadar yardım ederim."

"Bunu duyduğum çok sevindim. Alperen olayı  kısaca özetlemek istiyorum. Kız kardeşim Van'da esir kaldı. Senden ricam kardeşimi  gidip alır mısın?"

"Bir saniye anlamadım nasıl esir kaldı."

"Şöyleki dostum biizmkisi gezi ekibiyle Van'a gitti. Kar fırtınası çığ düşme  ihtimali falan  derken geri dönüşü iptal olmuş. Bende paylaşımını gördüm galiba  Mardin'desın. Senden ricam geri dönüşte kardeşimi de getirir misin?"

"Şimdi anladım esir düştü  dediğin  için  yanlış anladım. Aslında çok sanşlısın. Bende sabah ilk ışıklarla dönemeyi planlıyordum. Bana ters düşse biliyorsun sözünü  ikitletmem."

"Hay sen çok  yaşa,  elimden gelse ben gider alırdimda karım  hamile doğumuna da çok  az kaldı. Senden ricam kardeşimi doğuma  yetiştirdi."

"Buradan gitmem. Hava şartları  bir de yolun uzaklığını işin  içine katarsak iki güne  Muğla'da olmuş oluruz."

Bora bana adresle birlikte  kardeşinin telefon numarasını da göndermişti. Başıma iş açtığımı bilsemde benden ilk defa yardım istediği için onu geri çevirmek istemedim.

Aklima yeniden Ece düştüğünde günlerdir baktığım profiline tekrar baktım. En son evine gittiğimde beni fena bozup evinden göndermişti. Aradan çok geçmeden de profiline üç kişilik bir kare koymuştu. Ece'nin kucağında küçük bir kız çocuğu varken hemen yanında da yabancı  bir adam vardı. Adamın eli yüzü  temizdi. Şöyle  bir baktığımda  yakışıyorlardı. Belki de bu yüzden  beni evinden kovuşmuştu.

"Sen yeter ki mutlu ol."

Benim tek dileğim mutlu olmasıydı. Onca yılın acısını unutup yeni bir hayat  kurmasıydı. Bende böylelikle vicdan azabımdan kurtulurdum. Belki bana beddua vermeyi  keser  bende birazcıkta olsa gün yüzü  görürdüm. Sabah erken kalkacağım  için erkenden  uyuyup  yine erkenden yola koyulmuştum. Saatler  sonra Van'a ulaştığımda kızı  arayarak  kendimi tanıttım. Kız  bildiği için  olsa gerek bana hemen konum atmıştı.

Söylediği adrese geldiğimde tekrar arayarak  aşağıya  inmesini söyledim. Hala ksr yağdığı için  vakit kaybetmeden yola koyulmak  istiyordum. Telefon açık  ona nereye  gelmesini tarif ederken kızla daha önceden tanışıyormuş gibi hemen tanımıştım. Belki de ağabeyine benzediği için hemen fark edebilmiştim.  Telefonu kapattığımda arabaya binerek kapıyı  çekti.

"Umarım  sizi çok bekletmedim... Ben Hilal..."

"Alperen." Uzatiği elini sıktıgımda  buz gibiydi. "Vakit  kaybetmeden  yola koyulalım, yolumuz çok  uzun..." Olur dediğinde  geldiğim  yoldan geri  dönüştüm. Hilal da soru sormayı  çok sevdiğinden olsa gerek yol boyunca  bir şeyler  sormuştu. Bende her sorusuna içtenlikle cevap verdim.

"Ilerde yol kesiyorlar..." O söylemeden görmüştüm bile. Polisler bu yolun kapalı  olduğunu söylerek  bizi geri çevirmişlerdi. Saatte epey geç olduğu  için  dinlemek için  otele gidip gidemeyeceğimizi sordum. Mardin'den Van yedi saat sürmüştü. Eğer  uzun yolculuklari sevmesem kış  günü  çekilir  çile  değildi.

Hilal kabul edince en yakın  otele geldik ama odalar doluydu.  Yalnızca  bir oda vardı. Ben başka bir otel dediğimde Hilal, şu şartlar altında başka bir oteli  kolayca bulmayacagimizi söylemiş bende ona güvenerek odayi  tutmuştum. Yorgunluktan  helak düştüğüm için  akşam  yemeğini beraber  yiyeerek odaya çıktık.

Ben uyuyacağımı söylediğimde o da tekli koltuğa geçip  oturdu. Arkami dönüp  yatamayacağim için ona bakarak uykuya daldım. Uyku uyanıklik arasinda uyandığımda  yatakta  yalnız değildim. Ben gözlerimi  araladigimda o da uyuyordu. Hemen yataktan çıkarak su içtim. Pencere kenarına gittiğimde  aşağıda incin top oynuyordu. Kar her yeri beyaza bürürken tekrar uyuyan kıza  baktım. Saat gece  yarısıni geliyordu. Odada başka yatak olmadığına  göre yanımda  uyması normaldi.

Tekrar yatağa girdiğimde yüzünü  seyrederek uyuştum. Sabah olup  uyandığımda  onu da uyandırarak kahvaltı  yaparak yola koyulduk. Bir daha bu taraflara gelirsem katiyen  araba ile gelmeyecektim. Yirni saat ne demekti ya yirmi saat direksiyon başındaydım. Arada mola vermemiz  yolumuzu epey uzatsa da sonunda  Muğla  sınırlarına girmiştik.

Hilal'e söz verdiğim gibi hemen mola verip  güzel  bir kahvaltı yaptık. Yol çilemizin sonuna geldiğimizde Hilal ile iki iyi arkadaş olmuştuk. Kahvaltımız bittikten sonra bir haber geldi. Bora sabaha karşı  baba olmuş. Bizde direkt  hastaneye gelmiştik. Şaka  gibiydi ama küçük  dünyaya gelmek için  halasını beklemiş. Onlara  veda etmek zor olsa da ziyaretin  kısası  mahkumdur diyerek  yanlarindan ayrıldım.

"Alperen..."

Hastane  çıkışında  Hilal beni yakaladığında her şey için teşekkür edip yanağıma  öpücük bırakmış. Bunu  ondan beklediğim için  şaşırmıştım. Önemli  olmadığını söyleyip  oradan ayrıldığımda dayanamayarak Ece'nin yaşadığı semte geldim. Dışarıda  onu beklerken onu be fotoğraftaki adamı  gördüm. Adamla elele tutuşmuş etrafa  neşe  saçıyordu. Öpüştüklerini gördüğümde  dudaklarım  yukarıya kıvrıldı.

Evet, mutluydu. Benim  görevim  artık  sona ermişti. Bu olaydan  birkaç gün  sonra  hediyemi alarak  bebek ziyaretine gittim. Hilal de oraydi. Onu görmek nedensizce beni mutlu  etmişti. Gece hemen  sona erdiğinde gitme  vakti demiştim. Hilal  kapıya  kadar bana eşlik ettiğinde görüşürüz dedi.

Bende gülümseyerek "Ne zaman?"diye sormuştum. Sorumla birlikte afallayınca ellerini saçına götürdü.

"Bilmem ne zaman olsun?"

"Hafta sonuna ne dersin? Beraber zaman geçirebiliriz." Olur, dediğinde randevulaşip oradan ayrıldım. Benimde kendi hayatıma  bakmamın zamanı  geldi  diyeli tam yedi  ay olmuştu. Bu sürede  zarfında  Hilal ile sevgili olmuş, kendi aramızda  yüzük dahi takmıştık...

"Sevgilim  filmin  yanina  mısır da alalım. "

"Tamam, canım  başka bir şey..."derken gözüm  arkaya  gitti. Sırada  Ece ve o adam vardi. Adamın  kucağında yine küçük  bir kız varken  Ece'nin karnı burnunda  olmasa da hamile olduğu  bariz belliydi.

"Alperen nereye bakıyorsun?"

"Hiç gözüm şu  ailede kaldı.  Sence bir gün bizde öyle  olur muyuz?" Hilal  koluma  girerek  güldü.

"Elbette evlendiğimizde kocaman bir aile olacağız."

"Duyduklarıma çok sevindim. Hatta  biz hemen evlenelim hayatımıza  üç çocuğu ancak sığdırabiliriz."

"Sevgilim ondan önce  evlenme teklifi almam gerekmiyor mu?"

"Hakkın olan her şeyi alacağına dair söz veriyorum."

"Alperen ben var ya seni çok seviyorum."

"Bende seni seviyorum..."


EVET BIR HIKAYEMIZIN DAHA SONUNA GELMIŞ BULUNMAKTAYIZ.

HERKESİN GÖNÜLLÜNÜN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM ÇÜNKÜ BUGÜNE  KADAR KI BÜTÜN  BEY SERILERINISIZIN ÖNERİLERİNİZE GÖRE OLUSTURDUM.

GÖNÜL  KIRMADAN DEVAM DIYOR VE ISIM ONERLERINIZI BEKLİYORUM, YALNIZCA BEY SERİSİNDE ADI GEÇEN  ISIMLERI YAZMAYIN IKI ISIM KONU  KARMAŞASINA GIDER....

SEVGIYLE..


BEY SERİSİ ~ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin