BERAT BEY

2.8K 246 125
                                    

"Beni güldürmeyin ben bu söylediğinizi katiyen yerine getirmem..." Bu adam bildiğin benimle alay ediyordu. Yaşına hürmetim olmasa da çıkışım bambaşka olurdu da işte gel gör ki yersiz çıkışlar yapamıyordum.

"Korkuyorsun... Sözüme geleceğini bildiğin için aklın çıkıyor değil mi? Berat senin yaşın kadar benim tecrübem var. Karında benim biricik kızım ellerimde büyüyen kızın huyunu suyunu bilmeyeceğimi mi sanıyorsun?"

"Bende karımı iyi tanıyorum Haldun Bey karım katiyen böyle bir değil. Asla iflas ettim diye beni yarı yolsa bırakmaz. Keşke sizde birazcık da olsa kızınızı tanıyabilseydiniz..."

"Kaç ay... Söyle kaç aydır evlisiniz? Ben söyleyeyim altı ay öyle değil mi? Ben karımı tanıyabilmek için yirmi yılımı heba ettim. Bu kadar kısa sürede kızımı tanıdığını söyleyerek aklımla dalga geçmeye çalışma." Bu adam cidden kafayı yemiş.

"Söylediğiniz şeyi yapıp karıma oyun oynamayacağım."

"Hem karına sonsuz güvenin olduğunu söyleyip benden iyi tanıdığını idea ediyorsun hem de korkuyorsun. Madem bu kadar idealısın neden teklifimi ret ediyorsun. Yapacağın tek şey bir iki hafta iflas bayraklarını çıkmak... Eğer sen haklı çıkarda kızım seni terk etmezse sizin evliliğinizi kabul edip kızımla barışacağım..."

"Beni damadınız olarak göreceğinize mi söylüyorsunuz..." Sima uzun süredir ailesinin yokluğunu hissediyordu. Ailesini özellikle de küçük kız kardeşini özlediğimi adım kadar iyi biliyordum. "Sözleşme istiyorum. Ben teklifinizi kabul edersem aramızda sözleşme imzalayacağız. Ben karımın artık iki arada kalıp üzülmesini istemiyorum."

"Peki, istediğin sözleşme olsun Berat, o sözleşmeyi hazırlatacağım. Sende bugünden itibaren gerçekten iflas bayraklarını çekip kızımın hayat koşullarını zorlaştıracaksın. Yalnızca üç hafta bak yine vicdanlıyım bir ay bile değil yalnızca bir hafta... Tabi şu da var kızıma karşı pozitif olmayacaksın. Gerçekten iflas etmişçesine o acıyı yaşayacaksın ki kızımda inansın."

"Bunu neden yapıyorsunuz? Elinize ne geçecek?"

"Aşkınızın gücünü görmek istiyorum. Bakalım kızım babasını hiçe sayıp seninle evlenecek kadar seni çok mu seviyor. Yoksa bir inat bir heves uğruna mı evlendi..."

Her ne kadar saçma olsa da söylediğini yaparak iflasını açıklamıştım. Durumum gerçekten gülünçtü. Kayınpederim kızını affedebilmek için bahaneler arıyor bende ona yardımcı oluyordum. Karıma ilk iflasımı söylediğimde çok üzülse de elinden geldiği kadar yanımda olup bana desteğini vermişti. Bense nedensizce bu haline mutlu olmuştum. Demek ki gerçekten böyle bir trajedik olay yaşasam eşim bana hep destek verecekti. Karımı gerçekten çok seviyordum. Ah güzel karım bilsen baban ne hin baz bir adam şaşıp kalırdın.

Villadan eski bir eve taşınalı birkaç gün olmuştu ki Sima yeni yeni evi toparlayabilmişti. Ona şöyle bir bakıp bu eski evin içinde bile ne kadar şahane durduğunu gördüm. Karım bana dönünce gözlerinin içi güldü. "Canım yemek hazır gel..." Düne kadar mutfağa girmeyen karım bana yemek hazırlamıştı. Yanına gidip elimi beline doladığımda masaya baktım. "Sima bundan sonra her gün makarna mı yiyeceğiz..." Belki güzel yapsa yenirdi de karımın hiç el lezzeti yoktu. Tabi bunu yüzüne kaşı söyleyemiyordum. Söylesem kesin beni paralardı.

"Berat nimete isyan edilmez. Hem sen hiç merak etme yarın çarşıya gidip yemek tariflerinin satıldığı kitaplar alacağım..."

"Aşkım yeni kitaplar alacak kadar paramız yok şimdilik internetten baksan." Demiştim. Sima da ellerini boynuma dolayarak "Berat henüz iş bulmadın mı? Senin çevren çok genişti. Bir anda hepsi sırtını dönmüş olmazdı." Gülünçtü ama karım gibi herkes iflas ettiğimi sanıyordu ve cidden çoğu sırtını dönmüştü. Şu oyun bitsin onların tek tek canına okuyacaktım. "Herkes kalleş olmuş Sima, yarın satış danışmanı olarak bir firmaya başvuracağım." Yarın satış danışmanımla bir toplantım olsa da bunu ona söylemeyecektim.

"Bütün paranın bir anda suyunu çekmesi inanılır gibi değil. Berat acaba bende mi işe baksam. Eskisi gibi öyle eğlence kaynağımda kalmadı. Sana destek veririm." Bu kadına ölünürdü. Karıma küçük bir öpücük vererek olmaz dedim. Berbat işlerde çalışmasını istemiyordum.

"Makarna soğuduğunda hamur tadını alıyor ve ben inan bundan zerre hoşlanmıyorum." Karımla birlikte masaya oturduğumda yemeğin tadı güzel olmasa da karıma bakıp gülümsüyordum. Çünkü ben dünyanın en şanslı adamıydım.

***

"Baba dalga geçiyorsun benimle değil mi? Bu kadarını da yapmış olmazsın..."

Babam benimle bildiğin dalga geçiyordu. Çantamı alıp gideceğim sırada konuşmaya devam etti. "Kocanın kısa sürede iflas etmesinin arkasında ne yatıyor sanıyorsun? Sima artık gözünü aç, bu uğurda yapamayacağım hiçbir şey yok."

"Baba o benim kocam seninde damadın. Kocama zarar verirken bana da zarar veriyorsun farkında mısın? Lütfen bu düşmanlıktan bir an önce vazgeç." Babam şaka yapmıyordu. Kocamın iflasının arkasında babam vardı.

"Sana söyledim Sima, o adamdan bir an önce boşanacaksın yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." Allah aşkına ben onun kızıydım. Neden bile isteye canımı yakıyordu. "O adamdan boşanırsan kocanın malını mülkünü geri iade edeceğim. Yoksa kocan ömür boyu el kapılarında hamallık yapar..." Oturduğum yerde başım dönüyordu. Bunları nasıl yaptığına hala anlam veremiyordum. "Yazık değil mi sevgili kocana... Söylesene fakir hayatı nasıl gidiyor. Sevgili kocan hala iş bulmadı mı? Yoksa inşaatlarda mı çalışıyor?"

Dün üstü başı toz içinde eve gelmişti. Son günlerde iş aradığını ama bir tülü bulamadığını söylüyor eve gelince de yorgunluktan uyuyakalıyordu. Kocam bu denli çok severken nasıl ona zarar gelsin istedim. Babam gözlerimin dolduğunu fark edince devam etti. "Sima kendine gel. Koskoca Berat Çetin'den bahsediyorum. O dayanamaz fakirliği psikolojisi bozulur kaldıramaz. Ben kocanın ölüm haberini üçüncü sayfalardan okuma diye tavsiyede bulunuyorum."

"Boşanınca bütün malını geri verecek misin?"

"Elbette sen yeter ki boşanıp evine geri dön." Babam aklı sırada aklında ki damat adayıyla beni evlendirecekti ama çok beklerdi. Ölürümde bir başkasıyla evlenmezdim. Zaten bunca şeyi gururunda yapmıyor muydu? Sırf sözünü çiğnedim diye burnumdan getirmeye ant içmişti.

"Kabul boşanacağım. Sende kocamın neyi yok neyi varsa hepsini geri vereceksin."

"Ha şöyle yola gel... Tamam, her şeyini geri vereceğim ama ban birkaç gün tanı. Bir anda verirsem benden şüphelenip senden ayrılmak isteyebilir. Bak ne yapalım biliyor musun sen evine git. Hiçbir şey olmamış gibi davran benden de haber bekle. Yalnız bu süre zarfında fakirliğe dayanıyormuş gibi yap yoksa o kocan senden ayrılmaz... Ve sakın bu konuşmalardan kocana bahsetme geri verdiğim gibi almasını da bilirim."

"Boşanacağım dedim ya neden hala tehdit ediyorsun. Amacına ulaştın işte boşanacağım."

Haldun Beyin tek bir planı vardı. Onları öyle bir ayıracaktı ki iki cihan bir araya gelse de yeniden birleşemeyeceklerdi... Berat karısının tıpkı babasının söylediği fakirliğe tahammül edemediği için ayrılmak istediğini düşünüp ona düşman olacaktı. Sima ise kocasının psikolojisini düşünüp ona iyilik yaptığını düşünecekti fakat sonradan ona bir oyun oynadığını aslında iflas etmediğini öğrenip aşkını nefretiyle dolduracaktı.

Onları ki imkânsız bir aşk değildi. Çıkmazlara sürüklenen ağır trajedik acı dolu bir aşk kırıklığıydı. Yıllarca da bu böyle kalacaktı. Ta ki hayat onları bir gün bir yerde denk düşürünce ye kadar...







Kim dedi bir günde iki bölüm atamam.

Keyifli okumalar



BEY SERİSİ ~ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now