Bölüm 9

3.8K 348 639
                                    

Yemekhaneden eşyalarını topladıktan sonra Taehyung'la Jin, okuldan çıkıp alışveriş merkezine doğru yol almaya başladılar. Taehyung saatini kontrol ettikten sonra hala zamanları olduğuna kanaat getirip Jin'i her zaman gittiği yere götürmeye karar vermişti, gidecekleri yer biraz uzak olsa da.

Böylelikle üniversiteden çıkıp biraz yürümeleri gereken otobüs durağına gittiler ve orada fazla beklemeden Taehyung'un işaretiyle gelen otobüse bindiler. Otobüse binen ilk kişi Taehyung olduğu için nereye oturacaklarını da kendisi seçerek Jin'le beraber otobüsün en arkasına geçtiler. Bu saatlerde otobüse binen fazla kişi olmadığı için yer bulmak için hızlı olmaları gerekmedi.

Bütün bunları yaparken Taehyung, normal haline göre oldukça sessiz duruyordu. Genellikle düşünceleri arasına karıştığında gerçek dünyayla bağlantısı kesip suskunlaşmaya başlıyordu. Şu an da, o zamanlardan birisiydi.

Otobüs ilerlemeye başlayınca pencereden dışarıyı izleyen Taehyung'la konuşmaya çalıştı Jin. Konuşup bir şeyler anlatmasının ona daha iyi geleceğini tahmin ediyordu. ''Ne düşünüyorsun?''

Taehyung bakışlarını pencereden çevirmeden, otobüsün hızla geçtiği onlarca insana bakmaya devam etti. Sesi canlılığını yitirmiş gibi yorgun geliyordu. ''Hayatın ne kadar boktan olduğunu.''

Verdiği cevabın bugün için yoksa genel olarak mı böyle olduğunu kestiremedi Jin. Ama söz konusu Taehyung ise hayatını tamamen boktan olarak görmesi, fazla şaşılacak bir şey değildi. Jin, onun bu durumuna üzüldüğü için iç çekmeden edemedi. ''Hayat yeterince güzel Taehyung, sadece bu konu hakkında bir ipucun yok.''

Dışarıya bakmaya devam ederek bir süre sessiz kaldı Taehyung. Arabalarında oturan insanların ya da otobüsteki kişilerin ipucu olup olmadığını merak etti. Hayatları güzel olduğu için mi yoksa sadece doğdukları için mi yaşamaya devam ediyorlardı? Bu sorunun cevabı hiçbir şekilde net değildi, hiçbir zaman da olmayacaktı. Bildiği tek şey varsa, o da kendi hayatıydı. ''Belki de ipucunu çok önceden kaybetmişimdir.''

Otobüsün penceresinden hafifçe esen rüzgar, Taehyung'un saçlarını hafifçe okşuyor ve onları havaya kaldırıyordu. O anda tablodan çıkmış görüntüsünün aksine düşünceleriyle ne kadar tezat olduğunu düşündü Jin. ''İpucunu kaybedip kaybetmediğini bilmiyorum ama onu hala aradığını hissedebiliyorum. Hatta bu yüzden psikoloji okumak istedin bence.''

Eliyle çenesini nazikçe kaşıdıktan sonra, havalanan saçları kadar hafif bir gülümseme kondurdu yüzüne. Taehyung'un vücuduyla ilk defa böyle bir tepki verdiğini fark etti Jin. Onun yeni bir hareketini keşfettiğinde, bir insanı yolculuk sırasında tanırsınız sözünün ne kadar doğru olduğunu düşündü. Taehyung ise o sırada Jin'in dikkat çekici tespitine cevap verdi. ''Evet, kendimi anlamak için okumayı istedim.''

Başkası tarafından anlaşılmak onun için beklenmedik bir durumdu. Jin'in ne zaman böyle bir şeyi düşündüğünü merak etti o anda. Başka insanların seçimlerini hep böyle düşünür müydü?

Son sözünün ardından Taehyung biraz dinlemeye karar verdiği için, iki kolunu birleştirerek kafasını geriye verdi ve uyuma pozisyonunu aldı. Nereye gideceklerini bilen tek kişi Taehyung olduğundan Jin onu uyumaması için uyaracaktı, fakat Taehyung açıklama yapar gibi elini hava kaldırdığında konuşmaya başladı. ''Yolumuz daha var ve yaklaştığımızda zaten uyanırım, sorun yok.''

Jin'in kafasında Taehyung'un uyanması hakkında soru işaretleri olsa da, itiraz etmedi. Psikolojik ya da fiziksel olsun, Taehyung'un üzerinden atamadığı yorgunluğu bir nebze böyle atabileceğini düşünmüştü. Bu akşam onun için oldukça yorucu olacağa benziyordu çünkü.

NIGHT CHANGES ~TaeJin~Where stories live. Discover now