Bölüm 34

3.2K 150 896
                                    

Aynı gökyüzü altında farklı duygularla otururken ikisi de yoruldukları için bir anlığına dinlenmek adına birbirlerine yaslanmışlardı. Jin'in daha önce ölümü tattığı bir durumu olmamıştı fakat birinci elden biliyordu, kanından birisinin kendisi için ölü olmasını. Ailesinden birisini hep yalancı ve aldatan birisi olarak hatırlayıp içinin daha hızlı soğuması mı daha iyiydi, yoksa sıcaklığı ile sürekli yokluğunu arattıran birisi mi? İkisinde de mutlaka, insanlar bir yolunu bulup hayatına devam ediyorlardı aynı nefes almak gibi.

Bugün aldığı nefes yaşadığı kasveti hatırlatınca, zihnine eski anılar tekrar akın etmişti. Taehyung'a ailesini anlattığında durumunu tekrardan dile getirmek, duygularını da bununla beraber gün yüzüne çıkarmıştı. Zor zamanlarıydı, fakat üstesinden geldiğinde hiç olmadığı kadar benliğini elinde tuttuğunu hissetmişti. Ne yapacağını, nereye gideceğini ve motivasyonunun kaynağını bulmuştu. Kalbinin bir yanı elbet boşalmıştı fakat hayatın bir tokadını yemiş gibi iki bacaklarının üstesinde nasıl duracağını öğrenmişti.

Ailesinin boşanması, mahkeme kararının yaptığı bir dakikalık konuşmasıyla tamamlanmış, ardından bir ömrünü etkileyecek kudreti eline geçirmişti. Erkekseniz kolaydı, sadece boşanmış ve şansınız olduysa nafaka ödeyen birisiydiniz fakat kadınsanız durum daha da kötüydü. Karşı tarafın yaptığı yanlışlar daha derin olsa bile, o kadar özgürce hareket edemezdiniz ve etseniz bile çevreden kötü kadın muamelesi görürdünüz. Bütün bunların hepsi Jin'in gözü önünde yaşanırken annesi için yapabileceği en iyi şeyi, iyi bir evlat olup onu gururlandırmayı istemişti.

Başarmıştı da bunu, sıkı çalışmalarının karşılık alıp üniversiteye yerleştiğinde. Buna rağmen insanların üzerindeki bakışlarının etkisini değiştireceğini sanmıştı, ne kadar yanıldığını bilmeden. Annesinin boşanmış olmasına rağmen Seokjin'in üniversiteye yerleştiğini duydunuz mu, zavallı çocuk. Çevresinden bu tip sözleri duyarken, ''rağmen'' kelimesinden nefret etmeye başlamıştı. Durumunu oldukça normalleştirmeye çalışıp, hayatına devam etmeye çalışırken, insanların bir şeye acıma ihtiyacını karşılıyor olmaktan nefret ediyordu. Bir noktadan sonra insanların bunu iyi niyetle söyleyip söylemediği arasındaki farkı anlamış ve kulak asmamaya çalışmıştı.

Taehyung'a karşı en çok bu konuda hayranlık duyuyordu, insanların dediklerini önemsemeyip sadece kendi yolunda yürüyordu. Dünya sanki bir dans pisti ve çevresi bir melodi gibi özgürce dans edişini seviyordu. Her özgürlük çoğunlukla diğer insanlardan farklı olmak ve yalnız olmayı beraberinde getirse de, bu yolda onunla beraber yürüyüp Taehyung'u yalnız bırakmayışını, aslında daha da çok seviyordu. Kalpleri beraberken gözlerindeki kıvılcım, daha da körüklenmiş gibi dev bir yıldızın canlılığını taşıyorlardı.

İkisi el ele tutuşup karanlığın içerisinde kaybolurlarken Jin, özgürlüğün tadından almıştı ki bu tat, daha da fazlasını istemesine yol açmıştı. Bunca zamandır derslerine yoğunlaşmış ve hatta diğer kişilere karşı kayıtsız kalmışken bile, aldığı tadın peşinden gitmesini sağlayan kişi Taehyung olmuştu. Dersleri elbette önemliydi hala, fakat hayatta yakalaması gereken ''o'' anlar da vardı. Bir daha tekrar etmesi mümkün olmayan, anında yaşaması gereken ve akışına bırakması gereken o anlar.

Bu yüzden bugün Taehyung'un yanında kalıp, derslerine girmemiş ve oturduğu bankta karşısındaki gökyüzüne bakarak düşünceleri arasında yolculuğa çıkmıştı. Yaptığı şey belki meditasyon değildi, fakat hiçbir şey yapmadan oturarak beklemek, düşüncelerinin karmaşıklığını söndürüp dinginleştirmişti kendisini. Yorucu bir işe rağmen iş sonunda hissettiği tatlı bir yorgunluk vardı üzerinde, çünkü uğruna beklediği kişi Taehyung'du.

Bankta otururken onun avuçladığı elinden bile anlayabiliyordu ne kadar minnettar hissettiğini. Taehyung cenazede ailesi dışında görebileceği tek tanıdık yüzün kendisine ait olduğunu düşünmüştü. Fakat Jin onun yanılmasını sağlamıştı, birden çok kişiyi görmesini sağlamasıyla. Cenaze için kendi arkadaş çevresini topladıktan sonra, haber verilmesi gerektiğini düşündüğü kişiler arasında annesi de yer almıştı. Taehyung'un o gün yemek yerken hissettiği duyguların kırılganlığını bildiğinden, annesinin de mutlaka gelmesi gerektiğini düşünmüştü.

NIGHT CHANGES ~TaeJin~Where stories live. Discover now