21. Bölüm

2.3K 231 175
                                    

Kimse konuşmuyor, herkes sadece birbirine bakıyordu. Jeno ilk adımı atıp konuşması gerekenin kendi olduğunu fark etti. Daha birkaç gün önce bu çocuklarla kavga etmişlerdi. Chenle hala sırtı hakkında söyleniyordu. Bu yüzden arabulucu olmalıydı. Jaemin'in konuşmayacağını biliyordu.

"Lütfen hepimiz bugün sakin olalım. Bizim için bunu yapabileceğinize inanıyorum."dedi Jeno."Önce siparişleri verelim. "

Hepsi siparişini verdiğin de ortam tekrar sessizleşmişti. Haechan daha fazla bu sessizliğe katlanmayan ilk kişi olmuştu.

" Susacak mıyız böyle? "

" Sen konuş o zaman. "dedi Mark." Sanki susmayı biliyorsun da. "

" Ay, sen benim en fazla sana laf sokuşumu dinledin. Sürekli konuştuğumu nerden çıkardın? "

" Konuşmuyor musun? "dedi Yangyang gülerek. O öyle diyince hepsi gülmüştü.

" Tamam konuşuyorum ama o bunu bilmiyor yani. " dedi Hae gülüp göz devirerek.

" Ya, evet hiç bilmiyorum. "diye cevap verdiğinde Mark, Jae ve Jeno göz göze gelip güldüler. Fark etmeden ikisi de yakın arkadaşlarının sırrını söylemişti birbirine.

Jisung konuşulanlara pek odaklanmayıp karşısında ki çocuğa baktı. Saçlarını yeşil yapmıştı. Chenle onun baktığını fark edip ona döndü.

"Ne bakıyorsun?" dedi sessiz bir şekilde. Hafif kaşlarını da çatmıştı.

"Rahatsız mı oldun?" dedi Jisung yandan gülümseyip.

"Evet."

"İyi daha çok bakarım o zaman."

"Bakma bana."

"Bakarım."

"Bakma."

"Bakarım. Bu kadar güzel olmasaydın sen de."

"Ne?" dedi Chenle bir anda. "Sen bunlardan cesaret aldın bana mı yürüyorsun?"

"Ben onlardan önce yürümeye başladım. Sen fark etmedin."

"Uzak dur benden."

"Ne kadar uzak?" dedi Jisung. Sandalyesini biraz daha yaklaştırmıştı Chenle'ye. "Bu uzaklık yeter mi?"

"Seni öldürmem istemiyorsan uzak dur. Senin gibi biri benim ilgimi çekmez."

"Ama senin gibi biri benim ilgimi çeker. Eh, çekti bile hatta. Ne yapacağız?"

"Jisung, seni öldürürüm."

"Bir kez daha söyle."

"Neyi?"

"Adımı. Senin ağzından ilk defa duyuyorum. Bir kez daha söyle."

"Biraz daha konuşursan o kafanı kıracağım. Kes artık." dedi Chenle.

Lucas onların fısır fısır konuştuğunu fark etti.

"Ne konuşuyorsunuz siz sessiz sedasız?"

"Bir şey konuşmuyoruz. Sen işine bak." dedi Jisung ona. Lucas onun bu haline güldü. Chenle'yi köşeye sıkıştırmaya çalıştığı belliydi.

"Chenle, Chenle, Chenle, Chenle..."

"Adımı söylemeyi kes artık gerizekalı. Ne var?"

"Efendim?" dedi Jisung sessizce.

"Bana niye sesleniyorsun?"

"Ah," dedi Jisung. "Aklımdan ve kalbimden geçiriyordum. Dilime düşmüş demek ki adın, kusura bakma."

"Cidden düşüyor mu böyle?"

"Bilmem. Düştün mü?"

Chenle ona cevap vermeyip göz devirdi. Azıcık ucundan etkilenmiş olabilirdi ama cidden azıcıktı. Bu sırada diğerleri de birbiri ile konuşuyor. Haechan'ın Mark'a laf sokmasını dinliyordu.

"Kaç yıl yaşadın yurt dışında?" dedi Renjun, Yang Yang'a dönerek. Yang onun kendisi ile ilk konuşmaya başlayan olmasına sevinmişti. Yang ona laf atamamıştı çünkü.

"8 yıl."

"Çok kalmışsın." dedi Renjun ilgiyle. "Neden?"

"Aile işleri yüzünden."

"Anladım. Neredeydin?"

"Almanya."

"Ne güzel. Ben de Çin' e gidiyorum dönem dönem."

"Niye?"

"Çinliyim. Köken olarak. Büyükannemler hala orada ailecek biz ben doğmadan buraya taşınmışız."

"Çince biliyor musun peki?"

"Biliyorum."

O sıra da Jaemin neredeyse herkesin ikili sohbet ettiğini fark etti. Bu onu mutlu etmişti ta ki Lucas ve Jungwoo'nun dik dik birbirine baktığını fark edene kadar. Alttan Lucas'ı dürttü ama Lucas ona dönüp bakmamıştı.

"Seni nerden tanıyorum ben?" dedi Lucas. O öyle söyleyince herkes susmuş ve onlara dönmüştü.

"Sen beni nerden tanıyabilirsin ki?" dedi Jungwoo alayla.

"Monie Orta Okulu, orada okudun değil mi?" dedi Lucas.

"Evet. Nerden biliyorsun?"

"Çünkü bende orada okudum. Gerçek adımı hiç duymadın değil mi? Wong Yukhei, ben. Hani şu durmadan boyu ve kilosuyla alay ettiğin çocuk."

Take Off ~ Nomin  '✓' Where stories live. Discover now