31. BÖLÜM

1.9K 162 134
                                    

Ertesi sabah hepsi Kulübeden okula geçecekti. Jaemin uykusunu aldığı için mutluydu. Uzun süredir ya kısa gece uykuları ya da okulda öylesine olan uykulardan uyuyordu. Lucas her zaman ki gibi ona yastık olmuştu bu gece. 

Hep birlikte Yangyang'ın bu kadar geç hazırlandığına kızarken bir yandan da hızlıca okula yürüyorlardı. Sonunda giriş kapısının önüne geldiklerinde Jisung gülerek Haechan'ı önden itti. Haechan dengesini sağlayamayıp birine çarptı.

İki grup tandık an ile birbirlerine bakıp gülerken Mark ve Haechan sadece  birbirlerine bakıyordu. Sonunda Mark yandan bir gülüş attı. Küçüğün o gülüşle birlikte kaşları yukarı kalkmıştı. 

"Önüne baksana lan. Çocuk gibi, nasıl yürüyorsun yolda sen?"

Haechan hatırladığı cümleyle güldü. Büyük olan geçmişe dönmek istiyorsa pekala dönebilirdi.

"Sana mı soracağım nereye bakacağımı? Hadi ben önüme bakmıyordum. Sen neden bakmıyorsun? Kör müsün?"

Mark gülümseyerek bir adım attı.

"Belki de ışığın gözlerimi kör etmiştir."

Herkes şaşkınlıkla Mark'a bakakaldı. Böyle bir şey beklemiyordu kimse. Haechan da gözlerini şokla açmış ona bakıyordu. Mark herkesin donup kaldığını fark edince hafif öksürerek kendini topladı.

''Turuncu turuncu parlıyor saçların neon gibi onu kast ettim.'' dedi durumu kurmaya çalışarak.

''Sen kendi saçına bak salak.'' diyerek ona omuz atıp ilerledi Haechan.

Jeno, Mark'ın koluna vurup kafasını iki yana sallarken diğerleri Haechan'ın arkasından okula giriyorlardı. Jaemin, Jeno'ya masumca gülüp arkadaşının arkasından koşarken Jisung, Chenle'nun koluna girmiş onu da kendi ile birlikte okula sokuyordu. Herkes gidince Mark üzgün bir ifade ile Jeno'ya döndü.

"Sıçtım."

"Cidden sıçtın."

"Ne bileyim, bir anda çıktı ağzımdan. Öyle bir şey söylemek istememiştim." dedi nefesini verip Mark, eliyle kafasına vurarak.

Jeno anlayışla onun saçlarını karıştırıp okula doğru yönlendirdi. Bir de öğretmen azarı yemesine gerek yoktu. Haechan'ın bir müddet hayatı ona zehir edeceğine emindi. Zaten büyük olan kendine küfredip duruyordu. Ortamda ki havayı kara bulutlara kaplatmıştı ve o bulutlardan yağacak yağmurlar hep Haechan'ın eseri olacaktı.

Jaemin Hae'in saçlarını okşadı. Arkadaşı gelir gelmez kafasını sıraya dayamış ve onlara hiç bakmıyordu. Jaemin onun üzülüp üzülmediğini kestiremediği için bir şey söyleyemiyordu. Yangyang Jaemin ile göz göze gelince kafasını yana yatırdı o nasıl dercesine, Jaemin dudaklarını bükmekle yetindi.

"Bazen patavatsız olabiliyor." dedi Renjun üzgün ve samimi bir sesle.

"Bazen mi?"

"Tamam çoğu zaman öyle ama az buçuk tanımışsınızdır."

"Umalım da Haechan onu öldürmesin."

"Umarım." dedi ve güldü Renjun.

Yangyang onun gülümseme ile aynı şekilde gülerek karşılık verdi. Bu kadar iyi anlaşacaklarını hiç düşünmemişti. Ara sıra İngilizce konuşuyorlardı. Teneffüslerde birlikte ödev yapıyorlardı.

Jeno elleri saçında sınıfa girip direk gözlerini en arka sıraya çevirdi. Jaemin bütün dikkatini Haechan'a çevirmişti bu yüzden ona baktığını fark etmiyordu. Nefesini verip sırasına oturdu. Mark'ın acil özür dilemesi gerekiyordu.

Take Off ~ Nomin  '✓' Where stories live. Discover now