Jaemin giden arkadaşının arkasından bakarken yerine oturdu. Ne yapacaklarını bilmiyordu bu yüzden Haechan'a baktı. O da ona bakıyordu. Aslında hepsi susmuş birbirine bakıyordu. Sonunda dayanamayan Haechan Mark'a döndü.
"Siz bir şey biliyor musunuz? Neyi kast etti?" dedi sert bir sesle.
"Sanırım. Adını bilmediğimiz bir çocukla yaşadığı olayları biliyoruz." diyerek cevapladı onu Mark.
"Hah, size anlatacak kadar yüzsüz yani." sert sesi alaya dönmüştü Haechan'ın.
"Bilmediğin şey hakkında konuşma. İlk başlatan Lucas olmuş." diyerek cevap verdi Renjun.
"Size böyle anlattı demek?" dedi Haechan alayla. Otoparkta dönen tartışmanın aynısı masa da dönüyordu.
"Uzatma Hae. Gelince ikisinden de dinleriz."dedi Jaemin.
Jeno eliyle Mark'ın kafasına hızlıca vurdu. Çocuk geldiğinden beri neredeyse ilk defa konuşmuştu ve bu Mark salağı neler diyordu.
"Ne vuruyorsun ya?" diyerek sızlandı Mark.
"Çeneni kapat." diyerek cevap verdi Jeno, gözlerini kısmış sinirle bakıyordu Mark'a. Gereken mesajı alıp çenesini kapattı Mark.
"Ses tonun çok güzel. Neden konuşmuyorsun?" dedi Renjun, Jaemin'e yumuşak bir sesle. Gerçekten çok beğenmiştim çocuğun sesini.
"Konuşmayı sevmiyor." dedi Yangyang.
Renjun ona dönüp gözlerini devirdi.
"Belki o cevap verecekti. Niye giriyorsun araya?"
"Cevap vermeyeceğini bildiğim için giriyorum." dedi Yangyang.
"Niye bu kadar eminsin?" dedi Renjun.
"Kesin şunu." dedi Jeno yumuşak bir sesle. "Boşuna tartışmayalım."
Tam o sırada içeri Jungwoo ve Lucas girmişti. İkisi de sakin gözüküyordu. Jaemin Lucas'a bir bakış attı ve Lucas ona 2 gözünü yavaşça kapatarak karşılık verdi. Bu her şey yolunda demekti. Derin bir nefes verdi Jaemin.
"Ne oldu?" dedi Mark.
"Hallettik." diyerek cevap verdi Jungwoo.
"Bize de anlatın." dedi Haechan kaşlarını çatarak.
"Şimdi değil. Daha sonra herkes kendi arkadaşına anlatır. Şuan sadece ikimizin de özür dilediğini ve artık aramızda bir problem olmadığını bilin bu yeterli." dedi Lucas.
"Rahatladım." dedi Jeno derin bir nefes vererek. "Yemekler de soğudu. Ne yapsak?"
"Tekrar söyleyelim ve ya ısıtsınlar." dedi Chenle.
"Zenginsin galiba." dedi Jisung dalga geçerek ama Chenle ilk defa ona gerçekten gülmüştü.
"Zengin değilim ama rahat bir hayat yaşıyorum diyelim." dedi Chenle oturduğu koltuğa yayılarak.
"Yalan söylüyor." dedi Mark gülerek. "Aşırı zengin. Bazen neden bizimle olduğunu sorguluyorum."
"Ne kaynaklı? Nerden geliyor bu zenginlik yani."
"Dedem." dedi Chenle. "Çin de iş adamı."
"Vay, ne güzel." dedi Jisung ama morali bozulmuştu. Çocuğun ona bakmayacağını düşünüyordu ama bu vazgeçmesine engel değildi tabi ki bu yüzden bu konuyu hiç duymamış gibi davranacaktı.
"Çok soğumuş sayılmaz hala yiyebiliriz." dedi Lucas. Çoktan yemeğe başlamıştı. Hepsi ona gülüp yemeğe döndüler.
Jisung, sandalyesini biraz daha yaklaştırdı Chenle'ya. Hala ona bakıyordu ama çocuk ısrarla ona dönmüyor ve yemeğini yiyordu. Jisung biraz daha yaklaştı. Sonunda Chenle ona dönmüştü.
"Gel içime gir." diye tısladı Chenle. "Sana bana yaklaşmamanı söyledim."
"Seni Instagram da ekledim. Niye kabul etmiyorsun?"
"Ne zaman?" dedi Chenle. Şaşırmıştı çünkü o, ona bu salağın istek attığını hatırlamıyordu.
"Şimdi." dedi Jisung gülerek. "Hadi kabul et."
Chenle ona gözlerini devirdi. Kurtulamayacağını biliyordu bu yüzden telefonunu alıp kabul etti. Nasıl olsa vazgeçecekti. İçinden sinsice güldü.
Jisung onun kabul etmesiyle sevinçle Instagrama girdi.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Önce sakince profile baktı. Sonra tam ortada ki fotoğraf dikkatini çekti. Elleri titreyerek fotoğrafa bastı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
