16.Bölüm: Geceler

27.4K 1.2K 276
                                    

Yukarıda ki müziği açarak okumanızı daha da keyiflendirin

İyi okumalar dilerim ^^

...................................................................................

° Geceler °

"Aynı karanlık da örtsek üstümüzü, herkes kendi gecesinde izler başka bir gökyüzü."

                                                                                 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                                                                                 

BORA'NIN AĞZINDAN •

Sıkıcı bir ders maratonundan sonra çete ile okuldan çıkıp otoparkta arabalara doğru yöneldik. Arabaya yaslanıp sigara yakıp dumanını içime çekerken Mira'nın arabasını otoparkın ön bölgelerinde gördüğüm anda aklıma çok iyi bir fikir gelmişti. Kesinlikle bu kavgadan sonra kızlara güzel bir süpriz yapmayı planlıyorduk ama şuan sadece kavga ile ilgilendiğimiz için kızları bir kenara atmıştık.

Mira'nın arabasına bakmaya devam ederken Mert'in yanımda sesini duydum. "Güzel araba." Gözümü arabadan çekmeden kafamı olumlu anlamda salladım.

"Yazık olucak." Mert ne yapacağımı bilip küçük bir kahkaha attı. Bende buna karşılık sırıtırken bir anda Mira'nın arabasından bir adam çıkmıştı.

Melih amcanın sağ kolu?

"Bu kim?" Gözlerimi Sebastian yani Melih amcanın sağ kolundan çekmeden konuştum.

"Sebastian..." Mert'e döndüğümde çatık kaşları ile bana sorar bir şekilde bakarken cümleyi devam ettirdim.

"Melih amcanın sağ kolu."

"Burada ne işi var?..." Mert umursamaz bir şekilde arabasına yaslanıp telefonu ile uğraşmaya başladı.

"Ne yapıcaksın burada olup olmadığını?" Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Doğru? Mira salağını almaya gelmiştir. Ama sanki bu işte bir iş var ama...şuan uğraşamam.

Kendi içimde konuşurken bu sefer kadroja Mira'da girmişti. Ama sanki telaşlıydı. Niye? Birşey mi saklıyordu? Sanki Sebastian'ın burada olması onu tedirginleştirmişti. O tarafa çatık kaşlarım ile bakarken Mira ve Sebastian konuşmaları arasında Mira bana kaçamak bakışlar atıyordu. Bu daha da merak etmeme yol açsada gitmemiz lazımdı. Ama bende Bora Yıldırım isem senin ne sakladığını bulacağım Mira Aksoy.

"Gidelim." Mert'e komut verdiğimde diğer çete üyelerine el hareketi ile gideceğimizi bellirti. Arabalara bindiğimizde önden arabamı sürerken gözlerimi onlardan ayırmadım. Mira ile gözlerimiz birbirine bağlandığında yine o garih his içime çökmüştü. Niye böyle bir his duyuyorum ona? Ve ne hissi bu?

Direksiyona ellerim ile daha çok sıkarken bir yandan da kontrol altına almaya çalışıyordum. Sag tarafımdan kısa süreli bir konra sesi gelince kafami o tarafa çevirdim. Mert bana çatık kaşlar ile sorarcasına bakarken söze girdi.

"Ölmek mi istiyorsun?" Kafamı olumsuzca sallayıp önüme döndüm ve biraz daha gaza kökledim. Dalgınlığım ile arabayı sağa sola yalpaladığımın farkında bile değildim. Kontrolü daha çok elime alıp kaza yapmadan bu düşüncelerden sıyrıldım.

Kızıl Bar...

Burası mafyaların özel barı. Emniyetin bile mafyalar ile ilgili gelişmelerinde hep bu bar var ama geldiklerinde hiçbir şey bulamadan çekip gidiyorlar. Mafya adamlarından başka kimsenin girmesi yasak. Barın altında özel toplantı odası var. Bütün kirli işlerin tartışıldığı yerdir orası. Kimsenin aşağıda olan bitenden haberi bile yok. Dışarıda barı çevreleyen sayamıyacağım kadar korumalar var.

İçeriye adım attığımızda içki ve sigara ile karışık hava ortamı ele geçirmişti bile. Barmenler ve garsonlar bize saygı ile eğilip geri işlerine döndüler. Olan biteni umursamadan soldaki merdivene doğru yöneldik ve yukarıda ki mafya adamlarına ve varislerine özel yapılan kırmızı kenar koltuklara oturup ortama uyum sağladık. Garson özel olarak yanımıza gelip her zaman ki içtiğimiz içkileri masamıza koyup hemen ortamı terk etti.

Her taraf kan kırmızısı bir şekilde ışıklandırılmıştı. Kızlar ile ilgilenmeyen tek varisler bizdik. Çünkü biz kızların böyle bir ortama gelip farklı bir konuda kendilerini ifade etmelerini desteklemiyorduk. Biz mafya varisi bile olsak çetem ile bu konuyu hiç sevmezdik. Kadınları bir oyuncak olarak gören bazı kendi cinsiyetimizden olan kişilere bile küfretmişliğimiz vardı. Bizi diğer insanlardan ayıran işte buydu. Biz saygın bir çeteydik.

"Geceler'in Prensleri" koltuğa daha çok yayılıp kafamı koltuğun başından geriye yasladım. İçki bardağımı sağ elim ile sağa sola yavaşça sallayarak gözlerimi kapadım.

Gece... İnsanların tek bir yerde toplanıp o gün yaşadıkları ile kendilerini harap ettikleri uzun bir zaman dilimi. Kim demiş ki geceler uyumak için? İçki kadehinde, denizde boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur. Peki uyuşturucu alanlar... gözleri ateş kırmızısı ile sokaklarda başı boş gezenlerdir. Bir söz var... "Gözlerin ruhunun gücünü gösterir." İşte bu söz onları tanımlayan tek sözdü. Ruhları yanıp kül oldu, içlerinde ölen biri vardı... Karanlık gece, parlak yıldızlar, derin acı...

Geçmiş aslında geçmezmiş insanlar için, hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş... gecenin kara pelerini ise, herkesi aynı şekilde örtermiş. Aynı karanlık da örtse üstümüzü, herkes kendi gecesinde izler başka bir gökyüzü. Aslında geceyi seviyorum, fazla ve kalabalık ne varsa bir kenara çekiliyor. Ama en kötüsü ise bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın. Önce içine atarsın, sonra da susarsın. Ve gece boyunca korktuğumuz her şey, günün doğmasıyla yeniden karşımıza çıkar. Gece diyorum...ne güzel kucaklıyor hüzünleri.

Yine aynı gece karanlığı ve yine Gecelerin Prensleri...

                                                                                  

Yeni bir bölüm ile burdayım!... çok beklediğinizi biliyorum ama bu son zamanlarda kötü olduğum için biraz kısa bir bölüm attım. Bunun için hepinizden çok özür dilerim.

Bölüm hakkında sorularınız ve eleştirilerinizi bekliyor olacağım, lütfen vote atmayı da unutmayın^^

Yeni bölümde görüşmek üzere by minik okuyucum...

💜

Düşman Sınıflar Serisi Where stories live. Discover now