BÖLÜM 15: KISKANÇLIK

19.2K 869 49
                                    

Elimdeki boş kadehi masaya koyduktan sonra, Rüzgar'ın şaşkın bakışlarıyla karşılaştım. 

"Uzun zamandır içiyor olmalsın. Bu, en ağırlarındandır. Herkes tek dikişte bitiremez."

Gülümseyerek, bozuntuya vermemeye çalıştım. Başıma giren ağrının sebebi, şimdi anlaşılıyordu.

"E-evet. Uzun zaman oldu."  Gülümseyerek elindekinden birer tane daha sipariş verdi. 

"Demek yalnız yaşıyorsun." dedi gözlerimin tam içine bakarak. 

"Evet. Ailem uzakta oturuyor." 

Yalanlar, ağzımdan öylece çıkıyordu ve ben kendimi kontrol edemiyordum. Dilim uyuşmaya başlamıştı ve kelimeler ağzımdan yarım yamalak çıkıyordu.

"Bu, sıkıcı olmalı." diye söylendi dudaklarını büzerek.

"Oldukça." diye onayladım.

Ara sıra, bizi izleyen Derin'e bakıyordum. Naz yanına çoktan gelmiş, birşeyler anlatıyordu ama Derin onla hiç ilgilenmiyor direkt olarak gözlerimin içine bakıyordu. Sert simasında koyu gölgeler vardı ve her haliyle rahatsz olduğu belli oluyordu. Bakışlarımı tekrar önüme çevirdim. Bir kere başlamıştım bu oyuna, devamını da getirmeli Rüzgar'a daha çok yaklaşmalıydım. 

Elimi tereddüt ettikten sonra koluna koyarak, kulağına birşeyler fısıldadım. Aslında söylediğim şeyler çok basitti ama attığı kahkahayla durum başka görünüyordu. Haberi olmadan bana yardım ediyordu. Gülümseyerek fısıldamaya devam ettim. 

Herkes dans ediyor, şarkı söylüyor, ortamın tadını çıkarıyordu. Miğdemin bulantısı, müziğin artmasıyla baş gösterdi. Dj'in çaldığı müzik sanki miğdemde çalıyordu, elimle ağzımı kapatarak gelen bulantıyı yok saymaya çalıştım. Tekrar aynı şey olduğunda, yüzümü yıkamanın iyi geleceğini düşünerek Rüzgar'dan izin istedim. Onun yanında kusmam hoş olmazdı. 

Tuvalet bomboştu. Duvarı kaplayan aynaya uzun süre bakarak, kendime ne yaptığımı sordum. Burada ne arıyordum? Bu ben değildim ama kendi iyiliğim için bugün böyle olmalıydım. Bulanıklaşan zihnim, düşünmemi zorlaştırıyordu. Alkolün etkisi olduğunu düşünüp, önemsemedim. Yüzüme hafifçe su çarparken kapı aniden büyük bir gürültüyle açılıp kapandı. Kafamı kaldırdığımda karşımdakinin Derin olduğunu gördüm.

Burun delikleri öfkeyle nefes alıp vermekten, açılıp kapanıyordu ve çatık kaşları ona tam olarak uyuyordu. Gözlerinden saçtığı ateşe bakarak anlamaya çalıştım. Biraz daha yaklaşarak, boynundaki kravatı gevşetip kolumu tuttu. Sesi hiç olmadığı kadar yüksekti ama dışarıdaki müzik sayesinde oraya kadar duyulmuyordu.

"Sen n'aptığını sanıyorsun?! Kiminle oynadığının farkında mısın?!" 

Sesi gerçekten çok yüksekti ve ağrıyan başıma hiç iyi gelmiyordu. Kolumu elinden kurtararak, ellerimi şakaklarıma bastırdım. Acı çok fazlaydı ama baş edebilirdim.

"Kimseyle oynadığım yok, ne saçmalıyorsun sen?"  

Kelimeler yine yarım yamalak çıkmıştı. Sarhoş insanların gerçekte de filmlerdeki gibi konuştuğuna birebir şahittim şimdi.

"Kim o herif? Tanıyor musun? Biliyor musun kim olduğunu? Ne diye aynı masada oturup, sarhoş olacak kadar içiyorsun?!" 

"Asıl sen kim oluyorsun be?! İstediğimle oturur kalkar, istediğimle içerim!"  artık ben de bağırıyordum.

SİYAHWhere stories live. Discover now