BÖLÜM 22: MİRAS

16.5K 699 40
                                    

Söndürdüğü sigarasının yukarıya doğru yayılan gri dumanını izlerken, en sıkıntılı ses tonuyla konuştu Derin. 

"Kızı dışında kimsesi olmayan bir kadın nereye gider? Nasıl hala bulamayız?"

Dünya'nın annesinden bahsediyordu ama onun adını anmaya korkuyordu. Adını andığı anda, tam karşısında belirecek ve o bilindik kızgın bakışlarını üzerinde gezdireceti sanki. 

"Ya gidecek başka yeri varsa ve biz bilmiyorsak?"

Efe ciddiydi ama Derin ona iğreti gülüşüyle yanıt verdi.

"Aylarca onları izlediğimizi unuttun galiba? Postane ve köşedeki market dışında hiçbir yere gitmeyen kadın, günün birinde ortadan kayboluyor. Dünya'yı kendi eliyle ölüme terketti, doğru. Ama göründüğü gibi olmayabilir."

Sarp, parmaklarını yeni çıkan sakallarından çekerek Efe'ye doğrulttu.

"Haklı olabilir. Gözden kaçırdığımız birşey varsa sonucu ağır olabilir. Dünya'nın canını isteyen birileri daha var unuttun mu?" 

Derin istemediği halde buruşan yüzünü pencereye çevirdi. Uzun bir nefes aldıktan sonra kalbine binen ağırlığın sebebini belki bir milyonuncu kez sorguladı.

Beyninin hep bir köşesinde duran, kalıplı bir gerçek vardı ve bu gerçek aklına her geldiğinde nefes borusuna kocaman bir taş oturuyordu. Onun dünyası sorgulanamaz gerçekler üzerine kuruluydu. Gideceği yollar, önceden seçilmişti ve peşinden hiçkimseyi sürükleyemezdi. 

"Biraz daha araştıracağım."  

Efe hızla odadan çıkarken, işe yarar birşeyler bumayı umuyordu. Aksi halde, bu iki adamın sinirli hali çekilir cinsten değildi. Derin'in adını duyan herkes, yardım etmek için can atıyordu. Bu işini az da olsa kolaylaştırıyordu.

 

-

Kadın fincanı hala avuçlarında tutuyordu. Başını geriye yaslayarak gözlerini bir anlığına kapatıp, olanları unutmaya çabaladı. Başının arkasına saplanan sinsi ağrı bütün gününü mahvetmeye yetmişti. Kapıda beliren kendisine göre daha genç kalan kadının varlığını hisseder hissetmez gözlerini açarak doğruldu.

"Burada da bulacaklar diye ödüm kopuyor. Pislik herifler. Bütün planlarımı bozdular."

Kafasını ellerinin arasına alarak, iç çekti. Bu iç çekiş daha çok öfke kokuyordu. Eşikte dikilen kadın, tekli koltukların birine oturarak sıkıntıyla inledi.

"Ah, bilmiyorum ne olacak. Bu işin sonunda ben de zarar görür müyüm onu bile bilmiyorum." 

"Görmeyeceksin Sibel. Yemin ederim, kılına bile dokundurtmam. Burada bir süre kalacağım, yeni bir yer bulana kadar."

Başını tekrar ellerinin arasına aldı.

"Madem o kadar güçlüsün, neden kaçıyorsun o zaman? Bu adamlar, gerçekten kötü adamlar değil mi?" 

"Gerçekten, öyleler." 

Sibel ayağa kalkarak, ellerini göğsünde kavuşturdu.

"Miras ne olacak? Bütün parayı o küçük kıza mı bırakacaksın?" 

Kadın başını kaldırarak karşısında dikilmiş Sibel'e baktı. Dudakları gergindi ve çatık kaşları durumdan hiç de memnun olmadığını bağırıyordu. Gür bir kahkaha attı.

SİYAHWhere stories live. Discover now