Silah Taciri

Açılmıyor

"Bu lanet kapı açılmıyor!" diye bağırdım. "Ben de bakayım." diyerek müdürün sandalyesinden kalkan çocuk ile geriye çekildim. Sanki benim açamadığım kapıyı sihir ile açacak!

Yanıma gelip kapıyı zorlarken boyuna baktım. Yanında minik bir şey kalmıştım.

"Senin boyun kaç lan?" diye bağırdım. Yanında durmak rahatsızlık vermişti.

"Bir seksen beş falan." demesi ile "Maşallah." diye mırıldandım. Benim boyum bir altmış idi. Yanında kısa hissetmem çok normal.

"Sen kaçsın ufaklık?" diye sorması ile "Ufaklık kelimesini bir yerlerine sokayım." dedim.

"Soruma cevap alamadım." demesiyle mırıldanarak "Bir altmış." dedim.

"Büyüyünce uzarsın." demesi ile "Dalga geçmeyi kes. Kapıyı açabildin mi açamadın mı?" diye sordum.

"Daha önce olduğu gibi takılı kalmış." demesi ile "Aman ne güzel." dedim.

"Beraber vakit geçiririz o zaman." demesiyle "Kenara çekil." dedim.

Benim dediğim gibi kenara çekilince kapıya sert bir tekme attım.

"Siktir! Bu kapı neyden yapılma? Ayağımı hissetmiyorum." diye sızlandım. Sanırım tekmeyi ters bir biçimde atmıştım çünkü ayağım fazlasıyla sızlıyor.

"Kaliteli parçadır. Tekme ile açamazsın." dedi. O zaman ben de kapı kulpuna ateş ederim.

Elim belime gitmişti ki küfrettim. Silahımı telefonumla birlikte arabada bırakmıştım.

"Birazdan müdür gelir. O sırada gel şuraya oturalım." dedi.

"Ben böyle iyiyim." dedim kararlı bir ses tonuyla.

"Ayağını acıttığının farkındayım. Huysuzlanma, gel otur." demesiyle "Sırf sen sus diye oturuyorum." dedim ve masanın önündeki siyah de kaplamalı koltuğa oturdum.

Çocuk karşıma oturdu ve "Madem sınıf arkadaşı olduk sana kendimi tanıtayım." dedi.

"Senin kim olduğun beni ilgilendirmiyor. O yüzden çeneni kapa. Sessizce müdürü ya da gelecek başka birini bekleyelim." dedim.

"Adım Enes bu arada." demesi ile "İyi, bundan bana ne?" diye sordum.

"Telefonun yanında mı?" diye sordum Enes'e.

"Sınıfta bıraktım." demesi ile öfkeyle "Aman ne güzel birisine haber de veremeyeceğiz." dedim.