İsyan

4K 224 124
                                    

Enes'ten

Helin'in omzumda uyuduğunu görmem ile tebessüm ettim.

Boş içki şişelerini poşete geri koydum ve elime aldım.

Helin'i uyandırmamaya çalışarak kucağıma aldım.

Kayalıklardan dikkatlice yukarı çıkınca ilk bulduğum çöpe şişeleri attım.

"Bu kafayla araba kullanırım ama seni tehlikeye attım diye beni çeker vurursun. O yüzden yürüyelim." dedim.

"Ben senin evini bilmiyorum ki? Sanki biraz da sarhoşum kendi evime götürmem doğru olur mu?" diye düşündüm.

"Uyanınca istediğini dersin şimdi seni evime götürmek en mantıklısı gibi geliyor." dedim ve evine doğru yürümeye başladım.

Evim sahile on dakika uzaklıkta olduğu için hızlıca varmıştık.

Kucağımda Helin varken kapıyı açmak biraz zor olmuştu ama kısacası eve girebilmiştik.

Helin'den önce ve onunla birlikte içtiğim içkiler yenice etki gösterirken merdivenlerden çıkmak zor geldi.

Salona girdim ve Helin'i ikili koltuğa yatırdım. Koltuğun kenarındaki örtüyü de Helin'in üstüne örttükten sonra kendimi üçlü koltuğa attım.

Bugün annemin aramızdan ayrılalı yedinci yılıydı.

Onun mezarından gitmiştim o kayalıklara, onu unutmak istemesem de bir anlığına her şeyi unutmak istedim.

Annem bir çok anımda yok. Büyüdüğümü, yaptıklarımı, başarılarımı, düşüşlerimi, en basit eylemlerimi bile görmedi.

Daha çocuktum gittiğinde, babam annemin öldüğünü anlatmaya çalışırken her şeyin farkındaydım. Sadece anlamak istemiyordum. Şimdi olduğu gibi.

Niye anneler çocuklarından önce hayatlarını kaybeder? Oysa ne kadar isterdim her anımı annemle yaşayabilmek.

Babamla beni terk edip bu hayattan gittiği için anneme mi kızmalıyım?
Yoksa bu hayatın bizim için yazdığı kadere isyan mı etmem gerek?

Silah TaciriWhere stories live. Discover now