3.9

2.2K 105 60
                                    

| Cihangir |

*

Motor sonunda yanaşmıştı; Büyük Ada'ya varmıştık. Yoldayken Buse ve Hümeyra birbirlerine gay ship fotoğrafları gösterip çığlık atmışlardı. Biz de Demir'le beraber martıları beslemiş ve denizle fotoğraf çekilmiştik. Yusuf ise yanımızda yalnız kalmıştı sanki... Yol boyunca tek başına müzik dinlemiş ve denizi izlemişti. Demir hayatıma girdiğinden beri onu ihmal ettiğimi hissediyordum; yakın zamanda bunu telafi etmem gerekecekti.

Hepimiz çantalarımızı alıp motordan indik. Buse ve Hümeyra kızgın kumların üzerinde koşturmaya ve şezlong seçmeye başlamıştı bile. "Şu ikisine baksana, beraberken nasıl da eğleniyorlar." Rüzgarda kumral saçları dağılan sevgilime baktım. Mavi gözlerinin içi gülüyordu resmen. Boştaki elimle onun elini kavradım; yine soba gibiydi ve bundan bir hayli memnundum.

Kızgın kumlarda el ele yürüyüp, Buse ve Hümeyra'nın seçtiği şezlonglara yerleştik. "Abiş, siz el eleyken Buse'yle bir sürü fotoğrafınızı çektik haberin olsun." Demir küçük bir kahkaha attı. elindeki mavi plaj çantasını şezlongun yanına bırakıp, elimi kavradı ve bir öpücük kondurdu. "Al, istediğin kadar fotoğrafını çek şimdi." Buse ve Hümeyra ellerini çırpıp, çığlık atmaya başladılar. Onları böyle görmek benim de komiğime gidiyordu. Bir insan neden eşcinsel çift görünce çıldırırdı ki?

Mayolarımızı giydikten sonra şezlonglarımıza uzandık. Buse ve Hümeyra arkamızdalardı. Demir ve ben yan yanaydık, Yusuf ise Demir'in yanındaki şezlongda uzanıyordu. "Sevgilim," dedim yanıma dönerek. "Sırtına güneş kremi sürmemi ister misin?" Yüzüne yaramaz bir ifade yerleştirdi. "Yerim seni çocuk," dedi sırtını bana döndükten sonra. "Senin elinin değdiği yerde gül biter." Sırtına güneş kremini sürmeye başladım. "Kırolaşma." Çok güzel hissediyordum. Huzur, sevgi, mutluluk... Hepsini bu çocukta bulmuştum sanki.

Yusuf'un hala sesi çıkmıyordu. Şezlongda uzanmış, müzik dinleyerek güneşleniyordu. Anlamıyordum, neden böyle yapıyordu ki? Buraya beraber eğlenmeye gelmiştik. "Kanka neden bize katılmıyorsun?" Kulaklığının tekini çıkardı. "İyiyim böyle ya sorun yok," dedi gülümseyerek. Hayır vardı amına koyayım. Resmen trip atıyordu bize.

Güneş kremini aldım ve şezlongda yanına oturdum. "Ne yapıyorsun Cihangir?" Kollarından tutup zorla kaldırdım onu. "Yanacaksın, dur da güneş kremi süreyim." Güldü. "İyi, sür." Yusuf'un sırtına güneş kremi sürerken arkamdan deklanşör sesi geldi. Kesin Buse ve Hümeyra fotoğrafımızı çekiyordu. "Abiş kızma, siz benim her daim gönlümdeki en büyük ship oldunuz. Sizin yeriniz ayrı." Ah ah... Allah'ın manyağı Buse küçük kardeşimi ne hallere getirmişti... "Buse, bu kız senden önce böyle değildi. Ne yaptın kardeşime?"

"Cihangir kusura bakma. Her kız bir gün Fujoshi olacak. Dünyayı biz yöneteceğiz."

Yusuf'la birbirimize krem sürdükten sonra şezlonglarımıza uzanıp bir süre güneşlendik. Sıcak basmıştı amına koyayım, suya girip ferahlamaya ihtiyacım vardı. "Demir, ben çok yandım ya. Suya girelim mi biraz?"

"Olur bebeğim." Şezlongdan kalkıp, elini elime kenetledi, beraber yürüyorduk. Ah, tanrım... Hala daha ilk günkü gibi hissediyordum. Ellerimiz kavuştuğunda vücuduma sıcak basıyor, kalbim fil tepişiyormuş gibi çarpmaya başlıyordu. "Sakin ol güzelim, neden bu kadar gerginsin?" Platformun üzerinde olduğumuz için değil, sevgilimle yan yana olduğum için gergindim. "Elimde değil. Yanımda bu kadar yakışıklı bir çocuk varken heyecanlanmamam imkansız." 

Birbirimize bakıp gülümsediğimiz sırada gözümün önündeki görüntü kaydı. Demir'le beraber platformdan denize düştük. Arkamızdan gelen tanıdık gülüşme sesleri... Şerefsiz Buse, kardeşimi ve Yusuf'u da kötü emellerine alet etmişti.

okyanus ve iblis | bxbWhere stories live. Discover now