2.6

2K 152 141
                                    

Çetin: Doruk

Müsait misin

Doruk: Müsaitim, ne oldu

Çetin: Geçen seferki parkta buluşalım mı

Aynı saatte

Konuşmamız lazım

Doruk: Tamam. Geleceğim

*

| Çetin |

Aynı bankta oturuyordum yine. Ellerimi siyah montumun cebine atmış, onu bekliyordum. Gelecekti, bundan emindim. Gelmek zorundaydı da; ona çok önemli şeyler söyleyecektim çünkü. Yaptığım mallıkların, kötülüklerin sebebini bilmeliydi.

Birkaç dakika sonra bankta bir hareketlilik hissettim. O gelmişti. Kumral saçları, açık mavi gözleriyle yine on numara gözüküyordu. "Geldin sonunda." Bakışlarını karşımızdaki boş salıncağa çevirdi. "Evet. Beni çağırdığına göre dediklerimi düşündün ve bir karara vardın. Seni dinliyorum." O karara varmak benim için çok zor olmuştu aslında. Kabul edene kadar kıvranmıştım amına koyayım. "Ben biseksüelim."

Ağzı şaşkınlıkla aralandı. "Oha. Taşak mı geçiyorsun Çetin?" Keşke öyle olsaydı. Keşke ciddi olmasaydım. "Hayır. Çok düşündüm, çok araştırdım. Benim gibi hisleri olan insanlara böyle deniyormuş, onu öğrendim."

Birkaç saniye sessiz kaldı; muhtemelen dediğim şeyi sindirmeye çalışıyordu. "Nasıl vardın bu karara?" Sıkıntıyla ofladım. "Bu içimde hep vardı Doruk. Kızlara olduğu kadar olmasa da erkeklere de ilgim vardı. Bunu hep yok saymaya, içimde tutmaya çalıştım. Engin'le öpüşürken emin olduğum bu hisler, daha sonra bana kafayı yedirtti. Onlardan kurtulmak istedim. Cihangir'e kötü davranmam da bu yüzdendi. Ona kötü davranırsam her şey biter, içimdeki bu hislerden kurtulurum zannettim. Mallığa bak, sanki bunların sorumlusu Cihangir'di."

"Neden bu hislerinden kurtulmak istiyorsun? Bu normal bir şey Çetin. Cihangir'in seni sevdiğini öğrendikten sonra ben de merak edip araştırdım, bu gayet normal. Kendini bu şekilde kabul etmen lazım."

Doruk her ne kadar bana öz kardeşim gibi yakın olsa da babamın nasıl bir insan olduğunu bilmiyordu. "Babam ağzıma sıçardı," dedim. "Bir keresinde teyzemin oğlunu bir erkekle görmüş sokakta, öpüşüyorlarmış. Sonra ne yaptı biliyor musun? Kerem'in bizim eve gelmesini bekledi. Fırsatını yakalayınca da onu tekme tokat dövdü. Hatırlıyorum, korkup odanın bir köşesine saklanmış ve onları izlemiştim, on iki yaşındaydım. O olayı yıllardır silemiyorum kafamdan. Yaptığım bütün bu şerefsizliklerin hepsi o korku yüzünden, yıllar önce şahit olduğum o olay yüzünden. Aynı şeyleri yaşamaktan o kadar çok korktum ki. Etrafıma saldırırsam aynı şeyleri yaşamam sandım." İçinde bulunduğum durum çok boktandı. Babam yüzünden şahit olduğum olay bir yana, o olayın bende bıraktığı etkiler ve benim sonrasında yaptığım şeyler bir yana... "Babam böyle bir şey yapmış olmasaydı, beni doğru düzgün yetiştirmiş olsaydı her şey çok farklı olabilirdi." Boğazım düğümlendi o anda. Engel olamıyordum; yaptığım hataların yükleri omuzlarıma bindikçe ruhumun çığlıkları içimde yankılanıyordu sanki.

Tam o anda onu hissettim; kolunu arkama atıp beni kendisine çekmişti. "Ben senin yanındayım kardeşim. Daha önce de yanındaydım, ileride de yanında olmaya devam edeceğim. Üzülme, her şeyi düzeltebiliriz. Yeter ki sen düzeltmek iste." Bu bana iyi hissettiriyordu. Çünkü bilirdim ki o yanımdayken işler öyle ya da böyle yoluna girerdi.

Doruk bazen küçük kardeşim, bazen abim olurdu. Şu an abim gibiydi; beni kanatları altına almış, koruyordu sanki. "Teşekkür ederim Doruk. Sen olmasan ne yapardım, bilmiyorum." Mavi gözlerini bana dikti. "Rica ederim kardeşim. Böyle günlerde yanında olmazsam, kardeş olmamızın ne anlamı var?" Onun gibi bir dosta, kardeşe sahip olduğum için çok şanslıydım. O olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.

okyanus ve iblis | bxbWhere stories live. Discover now