2.0

2.5K 178 170
                                    

Demir: Selam yakışıklı

Nabersin

Hümeyra: Selam tepsi popo

İyiyim senden naber

Demir: Harikayım 

Ananı ikna ettin mi kedi için

Hümeyra: Valla pek istemese de zorla kabul ettirdim

Demir: Yesss

Abin napıyo

Hümeyra: Yusuf geldi

Beraber pes oynuyorlar

Demir: Güzel güzel

Şimdi hazırlanıp çıkcam ben

Anana haber ver kediyi de getiriyorum

Kumudur mamasıdır hepsi yanımda

Hümeyra: Kediyi bıraktıktan sonra git mümkünse 😑

Demir: Hehe 

Gitcem ama abini de götürcem yanımda

Hümeyra: Ne

Demir: Ablamın bir kankası psikolog, ondan randevu ayarladım Cihangir için

Hiçbir yere kaçamaz yemin ederim ablama söylerim gelir yolar abini

Hümeyra: Kimse abimi yolamaz

Demir: Ablam yakında görümcesi olacak, o yolar [Silindi]

Hümeyra: Ne sildin

Demir: Ne saçma bir soru bu aq

Sen görme diye sildim işte

Ne olduğunu söyleyecek olsam hiç silmezdim

Hümeyra: Cidden uyuz bir insansın aq

Kediyi de al gel artık, kurtulayım senden 

Demir: UwU çok mu özledin sen beni

Hümeyra: Sg

Demir: jdfgşsdhldskjfsdfş

*

| Cihangir |

"Koş ulan, koş!"

Kesin bozuk kolu bana vermişti şerefsiz fasulye sırığı. Benim adamlarım kağnı gibi hareket ediyordu ama Yusuf'un adamlarının maşallahı vardı, çita gibi koşuyorlardı sanki. Evet, odamda oturmuş beraber PES oynuyorduk. Yusuf'la haftada en az bir kez yaptığımız bir şeydi bu, artık klasikleşmişti. Parmaklarımı tam kullanamasam da bir şekilde tuşlara basıyordum, sorun olmuyordu. "Ağlama Cihangir," dedi bir yandan oyunu oynarken. "Hep yeniliyorsun artık. Ağlama da beni yen bir an önce." Güldüm, beni uyuz etmek için yapıyordu bunu. "Sen bekle oğlum, seni öyle bir yeneceğim ki bir daha eline kol almayacaksın."

Yusuf'la oyunumuzu oynamaya devam ederken odanın kapısı çalındı. "Abi," diye seslendi Hümeyra kapının arkasından. "Demir geldi. Müsaitseniz kapıyı açıyorum." Bu saatte neden gelmişti ki? Hem haber de vermemişti. "Müsaitiz," dedim oyunu durdurduktan sonra. 

Kapı yavaşça açıldı, Demir'i gördüm. Kumral saçları rüzgarda dağılmış, soğuktan burnu kızarmıştı. Tatlı gözüküyordu. Elinde kocaman bir poşet, üstünde kışlık siyah bir mont ve okulda kullandığı siyah sırt çantası vardı. "Selam kızlar. Beni özlediniz mi?" Yusuf gülümsedi. "Çok özledik."

"Hoş geldin," dedim gülümseyerek. "Hayırdır? Çok yükün var. Hem gelirken haber de vermedin." Elindeki büyük poşeti kapının eşiğine yasladıktan sonra sırt çantasını yatağımın üzerine koydu. "Sana bir sürprizim var çünkü." Sırt çantasının büyük gözünü açmasıyla, çantanın içinden siyah bir kedinin fırlaması bir oldu. "Ta da! Şebo'yla tanış. Anneni de ikna ettim, artık beraber yaşayacaksınız. O artık senin."

okyanus ve iblis | bxbWhere stories live. Discover now