1.9

2.4K 164 147
                                    

| Demir |

*

Cihangir yokken okul sıkıcı geçiyordu. Okulda olduğu zamanlarda onu kesiyordum, öyle vakit geçiyordu en azından. Dalgalı, kahverengi saçları, kumral cildi, renkli gözleri, dolgun dudakları, büyük burnu... Cidden hoş çocuktu.  Ama günlerdir okulda yoktu, haliyle vakit de geçmiyordu. Tabak suratlı Çetin onun yokluğunu bilip sınıfta cirit atıyordu şimdi. "Lan Yusuf," dedim yanıma dönüp. Evet, o yokken Cihangir'in yerinde, Yusuf'un yanında oturuyordum. "Şu Çetin'e baksana, ne kadar da mutlu. Ortalığı karıştıralım mı, mutluluğu bozulsun, he ne dersin?"

"Doğru diyorsun," dedi diğer yandan elindeki silgiyi mıncıklarken. Öfke dolu bakışlarla Çetin'e bakıyordu. "Orospu çocuğunun bu kadar mutlu olması benim de sinirimi bozuyor." 

Çetin'i izlemeye başladım, ona sataşmak için bir boşluğunu bulacaktım. Kankası Doruk'la bir şeyler tartışıyorlardı. Doruk onu kolundan tutup, bir şeyleri yapmamasını söylüyordu ama Çetin umursamadı. "Lan fasulye sırığı, senin o ibne arkadaşın nerede? Günlerdir ortalarda yok. Çok özledim, gelsin de iki posta dayak atayım." İşte, aradığım kaosu kendisi bana vermişti. "Babanı sikmekle meşgul," dedim gülerek. "İşi bitince gelecek ama baban sikilmeye doyamadığı için bir türlü gelemedi."

Kesin lazdı bu amına koyayım. Öfkeden suratı pancara dönmüştü, oradan belliydi. "Senin götünü sikerim lan ibne, kendine gel." Bir anda ayaklanıp, sıramın dibine kadar geldi. "Laflarını geri almazsan seni o ibneden beter ederim." Kaşınıyordu, istediğini de alacaktı. "Hadi bakalım, kim kimi sikiyor?" deyip suratına yumruğu geçirdim. Dengesini kaybettiği gibi karnına bir tekme attım. Dengesini kaybedip yere düşmüştü, yaptığı boku ona yedirmek için güzel bir fırsattı bu. Kendisi bayılana kadar dayak yerse belki anlardı nasıl bir bok yaptığını.

Tam karnına oturup suratına yumruk atacaktım ki, kolumdan tutan bir el beni durdurdu. "Başını belaya mı sokmak istiyorsun Demir? Kendine gel." Aynı el beni kendine çevirince Yusuf'la karşılaştım. Gür kaşlarını çatmış, öfkeli bakışlarıyla benim ve Çetin'in arasında mekik dokuyordu. "Niye bozuyorsun lan?" diye sitem ettim. "Ne güzel sıçacaktım ağzına."

Başka bir el beni omzumdan tutup kendine çevirdi. Suratımda aniden hissettiğim darbe sonrası anlamıştım, orospu çocuğu yediği dayağın altında kalmak istemiyordu. "Bir daha bana elini sürersen daha kötü olur, o zaman seni kurtaracak bir fasulye sırığı da yanında olmaz. Ayağını denk al." Dengemi toparlayıp, üstüne atlayacağım sırada Yusuf durdurdu beni yeniden. "Bırak artık, yeter. Uğraşma şununla." Yeniden arkamı dönüp ona baktım, sırasına geri dönüyordu. "Yusuf'un hatrına susuyorum," diye bağırdım arkasından. "Yoksa ağzına sıçarım Çetin. Kendine dikkat et oğlum." Yerime oturduktan sonra fark ettim, cidden öfkelenmiştim. Hızla alıp verdiğim soluklarım sakinleşmeme hiç de yardımcı olmuyordu. 

Sol yanıma oturup, bakışlarıyla etrafı kolaçan etti. İnsanların kendi işleriyle meşgul olmaya geri döndüklerini görünce yeniden bana döndü. "Ben onun ipini nasıl çekeceğimi biliyorum. Öğle arasında Buse'yi ve Hümeyra'yı al, benimle yangın merdivenlerinde buluş. Size önemli bir şey anlatacağım. Çetin'in işini bitirecek bir şey."

Gözlerindeki kararlılığı görüyordum. Yusuf harbi bir çocuktu, söylediği şeyi söke söke yapardı. Bu lafının boş olmadığını da biliyordum. Bakalım nasıl bir şey anlatacaksın Yusuf, Çetin'in ipini nasıl çekeceğiz?

*

"Evet, istediğin gibi kızları da topladım getirdim. Anlat bakalım, ne anlatacaksın?" Yangın merdivenlerinde dördümüz dip dibe oturup, küçük bir çember kurmuştuk. Zaten burası da olmasaydı ne yapardık, bilmiyorum; bütün kaos, entrika burada dönüyordu.

Ellerini önüne alıp, parmaklarıyla uğraşmaya başladı. "Şimdi size bir şey anlatacağım, ama bana kızmayacaksınız, tamam mı?" Bakışları bizi bulmuyordu, muhtemelen suçluluk duygusu hissettiği içindi. "Kanka anlatsana," dedi Hümeyra. "Korkutma adamı."

Kafasını geriye atıp, derin bir nefes aldı. Ellerini gür saçlarından geçirdikten sonra bize döndü. "Benim Çetin'le küçük bir geçmişim var. Onun bir sırrını saklıyorum."

"Ne sırrın var o göt lalesiyle?" dedi Buse, sinirlenmeye başladığı belliydi. Çetin'in adını duyunca kırmızı görmüş boğa gibi sinirleniyordu zaten.

"Ben size sinirlenmeyin demiştim, siz şimdiden bozuyorsunuz. Böyle olmaz."

Buse gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı. "Tamam sakinim. Anlat şu şeyi."

Yusuf kahverengi gözleriyle bizim aramızda mekik dokumaya başladı. "Ben Çetin'i okulun tuvaletinde bir erkekle öpüşürken bastım." 

Çetin? Bir erkekle öpüşmek? Sonra ibne deyip Cihangir'e saldırmak? Ben Çetin'in anasını sikmek...

Üçümüz birden "Ne?!" diye bağırınca Yusuf neye uğradığını şaşırdı. "Durun, sakin olun, her şeyi detayıyla anlatacağım. Sözümü kesmeden dinleyin," dedikten sonra gözleriyle hepimizde dolaştı. "Tamam mı?" Üçümüz de onaylama anlamında kafamızı sallayınca anlatmaya başladı. "Bu senenin ilk zamanlarıydı. Derste hocadan izin alıp, tuvalete gittim. Tuvalette öpüşme sesi duyunca merak ettim ne olduğunu. Sonra ne göreyim, kabinde iki kişi öpüşüyor. Çetin ve dokuzuncu sınıflardan bir çocuk... Çetin yakalandığını anlayınca yine aynı hareketleri yaptı işte. Ben şöyle yaparım böyle ederim falan... Önce çocuğu tehdit etti, okulu ona dar edeceğini söyledi. Çocuk da korktu. Sonra bana döndü, beni de tehdit etmeye çalıştı. Ben tabii çaktım kafasına bir tane." 

"Ohh," dedi Buse. "İçimin yağları eridi." Yusuf da yavaştan sinirlenmeye başlıyordu. "Yalnız ben bir şey anlatırken oyalama beni Buse." Haklıydı amına koyayım. Çocuğu defalarca bölmüşlerdi, ben olsam çoktan bırakıp gitmiştim.

"Dedim 'Ne bok yediğin umurumda değil ama beni ezemezsin'. Onu ifşa edeceğimden korktuğu için sustu, bir şey demeden gitti. Olay böyle. Şimdi, sorularınızı tek tek sorabilirsiniz."

"Kanka," dedi Hümeyra. "O çocuk kimdi?" Yusuf'un yüzüne alaycı bir gülümseme yerleşti. "Buse'ye pipisini atan çocuk, Engin. Hani şu bamya diye lakap taktığınız." Buse'nin bakışları beni korkutuyordu. Bana öyle baksa ben korkudan altıma sıçardım herhalde. "Lan madem eşcinseldi, ne diye sikini bana atıyor?"

"Ben orasını bilmem," dedi Yusuf. "Ama kendini gizlemek için diye tahmin ediyorum. Kızlarla olayı çıkarsa adı erkeklerle anılmaz."

"Peki kanka," dedim öfkeyle. Öfkeliydim çünkü bunu saklamıştı amına koyayım. Böyle bir şey saklanır mıydı, hele ki Cihangir'in başına da buna benzer bir şey geleceği belliyken? "Bunu neden bizden sakladın? Özellikle de Cihangir'den... Çetin'in ona kötü davranacağı belliydi. Bunu bize söylemen için illa Cihangir'in başına bir şey mi gelmesi gerekiyordu?"

"Demir haklı Yusuf," dedi Hümeyra. "Eğer bu olayı Cihangir'e anlatsaydın onu koruyabilirdin. Neden yapmadın?"

"Evet Yusuf," dedi Buse, kollarını önünde birleştirdikten sonra. "Senden mantıklı bir açıklama bekliyoruz."

"Tamam. Haklısınız," dedi. "Söylüyorum. Çünkü dokuzuncu sınıftan bir çocuğun başını yakmak istemedim, o yüzden bu olayı kimseye anlatmadım. Eğer anlatsaydım Çetin o çocuğu mahvederdi. Böyle bir şeye nasıl izin verebilirdim?" Haksızdı amına koyayım. Çetin'in Cihangir'e de böyle davranacağı ortadaydı ama o susmayı seçmişti. "Sen de onun yerine Cihangir'i mahvetmesini seçtin, aferin sana." Ağzını açıp, cevap vereceği sırada sözünü keserek onu durdurdum. "Bunu şimdilik saklayacağız, Cihangir'in iyiliği için. Ama Cihangir iyileştikten sonra gidip söyleyeceksin, yoksa ben söylerim."

Lafına devam etmesine izin vermeden orayı terk ettim. Cihangir bunu duyunca kim bilir ne hale gelecekti?

----------

Eveet geleneksel "künefe yazdığı bölümleri beğenmiyor" sendromum hayırlı olsun

Cihangir bunu öğrenince nasıl bir tepki verecek sizce?

İntikam için harekete geçelim mi yavaştan?

okyanus ve iblis | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin