4.0 - final

3.3K 119 44
                                    

| Cihangir |

*

"Oh be, geldik sonunda." Sırtımdaki çantayı koridora fırlatıp, ağır adımlarla içeri girdim. Kendi evimde değildim; sevgilim Suzan Ablayı komşuya göndermiş ve beni çağırmıştı.

Koridorda ilerleyip, banyoya giderken bir anda sırtımın duvarla buluştuğunu hissettim. Dudaklarıma hızla kapanan dudaklar, saçlarımda dolaşan sıcak eller... Bekleyememişti işte. "Güneşte yanınca daha da tatlı oldun. Amına koyayım, anan baban ne güzel yapmış seni böyle... Her geçen gün daha da güzel oluyorsun, sana doyamıyorum." Elimi ensesine atıp, dudaklarımı onunkilerle buluşturdum. "Hele bir yıkanalım, benimsin bugün." 

"Beraber yıkanalım mı yavrum?" O söyleyince fark etmiştim, bunu daha önce hiç yapmamıştık. Kulağa güzel geliyordu; denemesi güzel olabilirdi. Cevabımı, şortunu ve baksırını indirerek verdim. Havalı bir ıslık çalıp, gözlerini kıstı. "Vay anasını sayın seyirciler! Benim utangaç sevgilime bakın siz, kendini aşmış!" Kalçalarımı kavrayıp havaya kaldırdı. Yapmak istediği şeyi anlamıştım. Kollarımı boynuna, bacaklarımı da beline doladım ve dudaklarımızı birleştirdim.

(Smut sever misiniz? Ben de severim. Tşk.)

Gözlerim kapalıydı ancak beni banyoya getirdiğini anlayabiliyordum. Beni duş teknesine taşıdıktan sonra vücutlarımızı ayırdı ve kıyafetlerinden kurtuldu. Ona ayak uydurmak için hızlıca üstümdeki kıyafetleri çıkardım.

Duş teknesinin kapılarını kapattıktan sonra suyu açtı ve beni duvarla arasına aldı. Saçlarımı sertçe çekiştiriyor, dudaklarımı büyük bir şehvet ve tutkuyla sömürüyordu. "Bugün sahilde beni kıskandığın an kudurdum çocuk," dedi hızla alıp verdiği nefeslerinin arasında. 

Ağzıma gelen kan tadıyla birlikte gülümsedim. Onun şehveti vücudumda izler bırakıyordu ve ben bundan çok hoşlanıyordum. "Demek tarzan gibi sevişeceğiz?" Bayık bakışları arasında gülümsedi ve kafasını salladı. "O zaman bunu sen istedin." 

Yerlerimizi değiştirip onu duvarla aramda sıkıştırdım. Bir yandan dudaklarını vahşice sömürüyor, diğer yandan dizimle penisine baskı uyguluyordum. Çıkardığı boğuk inleme sesleri beni çılgınlıklara sürüklüyordu. 

Ağzıma gelen kanın tadı bu sefer farklıydı. Dudaklarımızı bir anlığına ayırıp, ona baktım. Kumral cildini süsleyen dudakları kırmızıya boyanmaya başlamıştı ve bu görüntü benim için bir görsel şölendi. Eğilip, dudaklarının üzerinde dilimi yavaşça gezdirdim. Aldığım yoğun kan tadı başımın dönmesine sebep oluyordu. "Kudurttun beni çocuk." Elleriyle omuzlarıma sertçe bastırıp, diz çökmeme sebep oldu. Onu artık tanıyordum. Fazlasıyla sevişmiştik ve bu onun "Ağzına girmek istiyorum" deme şekliydi. Sevişirken birbirimizi domine etmemize bayılıyordum. Kimi zaman o baskın oluyordu, kimi zaman ben.

Oyalanmadan onu ağzıma aldım. Zevkten ağzının aralanması, gözlerinin kapanması... Sırf bu manzarayı görmek için bile onu ağzıma alabilirdim. Nasıl azmıştı bilmiyorum ancak penisi cayır cayır yanıyordu. Mükemmeldi. Benim için bu hallere girdiğini görmek bana tarifi imkansız bir zevk veriyordu. Elini saçlarıma atıp, beni bastırmaya başladı. Ağzımda gittikçe derine giriyor; girdikçe de daha sesli inliyordu. 

Onu ağzımdan çıkarıp, toplarında dilimle gezinmeye başladım. Tam o anda yüksek sesli bir inleme çıktı ağzından. Seğiren penisinden belliydi; biraz daha devam edersem boşalacaktı. Bu kadar erken boşalmasını istemiyordum. Toplarıyla uğraşmayı bırakıp, ayağa kalktım ve dudaklarımızı birleştirdim. Dudaklarımı az önceki kadar sertçe öpmüyordu; zevkten mayışmış ve kendinden geçmişti. "İçime gir Cihangir." Dudaklarımızı ayırıp, gözlerimi onunkilere kenetledim. "Ne?"

"Nasıl hissettirdiğini merak ediyorum. Sevdiğim çocuğun içimde olmasının nasıl hissettirdiğini merak ediyorum."

"Emin misin?" Elini toplarıma atıp, hafifçe sıktı. "Hiç olmadığım kadar." Dudaklarıma sert ama kısa bir öpücük bıraktıktan sonra yüzünü duvara, sırtını bana döndü. Bunu daha önce hiç yapmamıştım; yine de onun yaptıklarını düşünerek bir şeyler deneyebilirdim.

İki parmağımı ağzına götürdüm ve emmesini sağladım. Emdiği parmaklarımı yavaşça girişine yollamamdan sonra kısıkça inledi. "İyi misin?" Kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı. Canını acıtmaktan korkuyordum, ama biliyordum ki gerginliğimi azaltamazsam her şeyi berbat ederdim.

Bunu hissetmiş olacak ki bana dönüp "Rahat ol güzelim," dedi ve dudaklarımı yavaşça emmeye başladı. Alt dudağım ve üst dudağım arasında biraz mekik dokuduktan sonra eski pozisyonuna döndü. "Şimdi daha iyi misin?" Gerçekten de daha iyiydim. Şehvetten uzak, merhamet ve sevgi içeren bir öpücük almak bütün gerginliğimi almıştı sanki. "Evet, daha iyiyim."

Kendimi girişine hizalayıp, yavaşça girmeye başladım. "Şimdi biraz öyle bekle, alışmam lazım." Dediğine itaat edip, içinde beklemeye başladım. O arada omuzlarına ve sırtına yumuşak öpücükler bırakıyordum. Koyu kumral tüylerinin diken diken olduğunu görmek çok hoşuma gidiyordu. Vücudu bana tepki veriyordu; bu büyüleyiciydi.

Alıştığını hissettiğim zaman içinde yavaşça hareket etmeye başladım. Anasını satayım, bu his mükemmeldi... Penisimin, sevdiğim çocuğun duvarlarıyla sarılı olması zevkten başımı döndürüyordu.

"Yavaş inle yoksa ablam kapıya gelecek." O söyleyene kadar inlediğimi fark etmemiştim bile. "Elimde değil, çok darsın ve zevkten başım dönüyor." Cümlemi bitirdiğim an kendini bana bastırdı: Şu an tamamıyla içindeydim. "Hızlan, daha sert ol. Seni iliklerime kadar hissetmek istiyorum Cihangir." Dediğini yapıp, içindeki hareketlerimi hızlandırdım. Duş teknesine çarpan su damlacıklarının sesi, inlemelerimiz, vücutlarımızın çarpışması... Dünyanın en güzel melodisi buydu.

Elimle penisini çekmeye başladım, inlemesinin şiddeti gittikçe artıyordu. "Gelmek üzereyim." Ben de gelmek üzereydim. İçindeki noktaya son bir kez vurup, sıvımı içine bıraktım. Tam o anda kendisi de titreyerek boşaldı. 

(Smutlar güzeldir ama her şeyin bir sonu vardır 😭)

*

Biraz aksiyonlu da olsa beraber duş almış ve temizlenmiştik. Sadece baksırlarımızı giymiş ve beraber uzanıyorduk. Kafam göğsündeydi yine; güzel kokusu ciğerlerime bayram ettiriyordu. "Nasıl azdıysam ve sana nasıl sert olmanı söylediysem Allah belamı versin. Götüm Bayburt sınır kapısına döndü resmen." Biliyordum işte, canını acıtmıştım.

Bir anda irkilip, ona endişeyle baktığımda hafifçe gülümsedi ve dudaklarıma yumuşak bir öpücük kondurdu. "Hayır yavrum canımı acıtmadın. Ben istedim sert olmanı. O an zevkin doruklarına ulaştım diyebilirim. Şimdi sadece biraz ağrım var o kadar."

"Öpeyim de geçsin, dön götünü." Şuh bir kahkaha attı. "Sen bayağı açıldın he."

"Senin sayende yakışıklım. Sen olmasan yapamazdım, o zor günleri atlatamazdım. Eski içine kapanık Cihangir olarak kalırdım." Beni daha sıkı sarıp, kendine çekti. Saçlarıma yumuşak bir öpücük kondurdu. "Şimdi sana sürprizimi göstereyim." Yatağın yanındaki komodinin çekmecesini açtı ve içinden bir anahtar çıkardı. 

"Bu ne?"

"Yeni evimizin anahtarı. Sizin evin karşısını tuttuk, yakında kapı komşusu oluyoruz yavrum." Kollarımı hızla boynuna sarıp, üstüne çıktım. "Dur yavaş, boğulacağım." Yanaklarına hızla öpücükler kondurmaya başladım. Ona olan aşkımın içimde - sanki mümkünmüş gibi - daha da alevlendiğini hissettim. Yaptığı her bir hareketiyle aklımı başımdan alıyordu.

Kalçalarımı bacaklarının arasına yerleştirdikten sonra ellerini sırtımda gezdirmeye başladı. "Hele bir taşınalım, daha ne tarzanlıklar yapacağız seninle." Evet yapacağız. "Sen olduktan sonra her şeyi yaparım, yeter ki sen ol." Dudaklarımızı birleştirdi yine. Bu şekilde sonsuza kadar durabilirdim. Sonsuza kadar... O olduktan sonra her şeye varım.

----------

Biraz geç oldu ama finalimiz geldi sonunda

Zebani gibi seviştiler ama olsun

Klasik oldu artık... Son söz diye bir bölüm daha yazacağım orada tüm düşüncelerimi açıklarım

okyanus ve iblis | bxbWhere stories live. Discover now