son söz

1.7K 77 51
                                    

Güç bela da olsa, bir kurgunun daha sonuna geldik. Biliyorsunuz, son söz bölümleri benim için klasik oldu. Kurguyla ilgili tüm düşüncelerimi bu bölümde açıklayacağım. İlk söylemek istediğim şey, bana yorumları ve oylarıyla destek olan okuyuculara teşekkür etmek olur. Sizlere teşekkür ederim. Hayalet okuyucularının ebesinin kel kafasına çaydanlıkla vurup bayıltayım. Neden oy vermiyorsunuz lan? Şimdi, kurguyla ilgili düşüncelerime geçelim. 

İlk açıklamak istediğim şey kurgunun adı. Kurgunun adı neden okyanus ve iblis?

* Kurguya bu ismi verirken bir şarkıdan ilham aldım. Şarkının adı devil and the deep dark ocean, yani iblis ve derin karanlık okyanus. Bu ismi okyanus ve iblis olarak çevirmenin daha uygun olacağını düşündüm. Sizlere söyledim mi hatırlamıyorum, Çetin ve Cihangir'in soyadları da bu isme göndermeli. Öncelikle Çetin'in soyadını açıklayarak başlamak istiyorum. Azazel, İbranice'de bir iblis ismidir. Çetin gerek sert yapısı, gerek gözünü karartıp zalim olabilmesiyle bu kurgudaki iblis rolünü bence güzel üstlendi. Cihagir'in soyadı olan Okyanusdoğan ise Cihangir'in bir okyanus kadar derin ve güçlü olabilmesini temsil ediyordu. Cihangir başına gelen onca şeye rağmen hayatta kalmanın ve mücadele etmenin bir yolunu buldu (bileklerini kesmesinden sonrasını kast ediyorum). Okyanusdoğan (oceanborn) aynı zamanda söz konusu şarkının bulunduğu albümün ismidir. Biz bu kurguda Cihangir ve Çetin'i okuduk aslında arkadaşlar. Cihangir'in hayatın zorluklarıyla yüzleşmesi ve olgunlaşması, Çetin'in de kendi içindeki şeytanıyla mücadele etmesini okuduk. Her şey olup bittikten sonra yeniden buluşmaları, Cihangir'in Çetin'in elini tutması, Çetin'in Cihangir'e kedili kupayı hediye etmesi... Taşlar yerine oturuyordur umarım.

En sevdiğim karakter kim oldu?

* Sanırım Demir oldu. Demir (Sarmaşık'taki Barış gibi) kendine özgü bir karakter oldu. Düşünceli, romantik, boş yapabilen... Farklı bir tip oldu. Cihangir için çabalamaktan asla vazgeçmedi. En sonunda istediğini aldı ve Cihangir'e kavuştu tabii.

* Cihangir'in yeri benim için apayrı olacak. Cihangir benden parçalar taşıyordu. Hayvan gibi antidepresan kullandığım dönemde yazdım bu kurguyu. İçimdeki ölüm isteğiyle mücadele ederken yazdım. Özellikle Cihangir'in intihar sahnesi beni derinden etkiledi. Yaşayan, gerçek bir insanı öldürdüğümü ve tüm o vicdan azabı ve suçluluk duygusunu yüklendiğimi hissettim (Allahım ne yaptım ben, birini öldürdüm diye evde gezindiğimi ve birkaç gün kendime gelemediğimi hatırlıyorum). Benim için tarifi imkansız ve paha biçilemez bir deneyimdi.

Bu kurguda kendimi yeterli gördüğüm noktalar nelerdi?

* Karakter kadrosu. Her bir tiplemeden, yeterli sayıda karakter vardı. Her bir karakterimi ayrı sevdim açıkçası.

* Detaylarda boğulmadan, yeterli betimleme yaptım. Karakterlerin duygularını size hissettirebildiğimi düşünüyorum.

* Edebi dilim güzeldi bence. 

Kendimi hangi noktalarda yetersiz gördüm?

* İşler biraz oldu bittiye geldi. Edebi dilim güzeldi ama olayları kurguya iyi yediremedim. Bu benim hatam.

Radyoaktif Künefe yeni kurgu yazacak mı?

* Biliyorsunuz, zor günlerden geçtim. Hastaneye kaldırılma tehlikem vardı (hala da var aslında). Depresyon ve anksiyete atakları geçirdim. Ona rağmen kurguyu güç bela bitirebildim. Depresyon tedavimde iyi bir noktaya geldiğimde yeni kurguyu yazacağım. Vee sürprize hazır olun! Yeni kurgumun adı "iblisin ahdi" olacak ve o kurguda Çetin'in hikayesini okuyacağız! Kurgunun anahatlarını kafamda şekillendirdim. Kendimi iyi hissettiğim zaman yazmaya başlayacağım.

Evet, benden bu kadar. Bir sonraki kurgumda görüşmek üzere.

- Radyoaktif Künefe

okyanus ve iblis | bxbWhere stories live. Discover now