0.7

3.4K 228 233
                                    

| Yusuf |

*

"Ben Çetin'den hoşlanıyorum."

Yüz ifademin bir anlığına donduğuna yemin edebilirdim. Bunun olacağını biliyordum. Çetin'le bir anda samimi olması zaten dikkatimi çekmişti; eşcinsel oluşunu da hesaba kattıktan sonra parçalar yerine oturmaya başlıyordu. "Tahmin ediyordum aslında," dedim yüzüme güçlükle bir gülümseme yerleştirdikten sonra. "Hiçbir şey yokken bir anda onu izlemeye, onunla vakit geçirmeye başladın. Neler olduğunu anlamak için benden zaman istediğine göre kafanda bazı şeyleri oturtamamıştın. Demek ki artık neler olduğuna karar verebilmişsin." Söylediğim şeylerin onu üzüp, üzmediğinden emin olamıyordum. Yüzüne yayılan endişeli ifade, bir şeyler anlamamı zorlaştırıyordu. 

"Üzüldün mü?" dedi endişeli bir şekilde. Boğazımda yer edinmeye başlayan yumruya aldırış etmedim. Buruk da olsa yüzümdeki o gülümsemeyi korudum. "Hayır. Tek isteğim bu işten zararlı çıkmaman. Eğer seni üzerse o çocuğu geldiği yere geri sokarım, biliyorsun değil mi?"

Hafifçe güldü. "Biliyorum. Teşekkür ederim yanımda olduğun için."

Boğazımdaki yumru gittikçe büyüyordu. Bir şeyler yemeye çalışsam, yiyeceğim her şey boğazıma dizilecekti. Önümdeki karton bardaktaki kahveden bir yudum aldım o yüzden. Belki kahve bir şeyleri düzeltirdi. 

"Yusuf, iyi misin?"

İçimde kopan fırtınaları anlamasına izin veremezdim. Duygu dünyası zaten karmakarışıktı, benim işleri daha da zorlaştırmaya hakkım yoktu. "İyiyim oğlum, neden endişelendin? Sınavdan çıktım ve açım. O yüzden." Masadan bir poğaça alıp, zorla elime tutuşturdu. "O zaman açlık çarpmış seni. Bak rengin falan atmış. Ye şunu."

Eğer yemezsem bir şeylerin ters gittiğini anlardı, o yüzden yemek zorundaydım. Elime tutuşturduğu poğaçadan bir ısırık aldım. Günün geri kalanını nasıl geçireceğimi bilmiyordum. Ruhuma çöken bu ağırlık varken, nasıl hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirdim?

*

| Çetin |

Kendimi hızlıca sandalyeme bıraktım. Sıranın diğer tarafında uyuyan Doruk, sıraya hızlı oturuşum yüzünden korkuyla yerinde sıçramıştı. Kumral, düz saçları dağılmış, ela gözlerinin altı şişmişti. "Ebeni sikeyim!" dedi korkuyla. "Lan sarı pipi! Dikkat etsene az. Uyuyordum."

"Boş yapma da uyumaya devam et."

Sandalyede arkasına yaslanıp, bana döndü. "Hayırdır? Kantinde Cihangir'le konuşuyordunuz en son?" 

"Yusuf geldi," dedim huysuzlukla. Aklıma Yusuf geldikçe sinirlerim bozuluyordu. Cihangir'le sadece arkadaşlık etmeye çalışıyordum ama o fasulye sırığı sürekli aramıza giriyordu. "Çocukla arkadaşlık etmeye çalışıyorum ama sürekli aramıza giriyor."

Omzuma küçük bir yumruk attı. "Ben varım ya oğlum, neyine yetmiyorum?" Yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim. "Sana kuma getiriyorum Doruk. Artık tek karım sen değilsin." Kıkırdadı. "Salak."

*

| Cihangir |

Eve girdiğim gibi çantamı yere fırlattım ve odama ilerledim. Sadece fiziksel olarak değil, mental olarak da yorgundum. Çetin'e olan hislerimi Yusuf'a itiraf etmek her ne kadar omuzlarımdan yük kalktığını hissettirse de, hislerimi açıklayınca her şey bitmiş olmuyordu. Yusuf bu işin peşini bırakmazdı. Zaten Çetin'i sevmiyordu, bir de onun beni üzme ihtimali olduğunu öğrenmişti.

Yatağımda uzanırken kapım çalındı. Bir iki saniye sonra açılan kapının ardından Hümeyra'yı gördüm. Bal rengi saçları, kumral cildi ve renkli gözleriyle bana bakıyordu. "Müsait misin abi?"

Aslında gelmesi için en uygun zamandı bu. Hislerimi onunla da paylaşabilirdim. "Müsaitim, gel," dedim yatakta arkama yaslandıktan sonra. Yanıma oturduktan sonra bakışlarını bana çevirdi. "Hayret. Normalde ben gelince suratın asılırdı, şimdi gülümsüyorsun. Öleceğim galiba."

Güldüm. "Hayır, sana söylemek istediğim bir şey vardı. O yüzden."

"Söyle abiciğim, dinliyorum seni."

"Çetin'i hatırlıyor musun?" dedim gülümseyerek. Onu düşünmek bile gülümsemem için yeterliydi. Güzel gülüşü, mavi gözleri aklımdan bir türlü çıkmıyordu. 

"Evet?" dedi meraklı bir şekilde. "Ne oldu ki?"

"Ben Çetin'i seviyorum."

Gözleri parlayıp, fal taşı gibi açıldı. Ağzının şaşkınlıkla aralanması ve çığlık çığlığa ellerini çırpmaya başlaması bir oldu. "Aman yarabbi! Abim birini seviyor!"

Onun bu halleri komiğime gidiyordu. "Tamam dur, sakin ol."

Biraz sakinleştikten sonra yüzüne fesat bir gülümseme yerleştirdi ve bana döndü. "Düğün ne zaman abi? Çetin'in görümcesi olarak düğüne kafama sim döküp gelmeyi düşünüyorum."

Kıkırdadım. "Nerede o günler..."

"Eee?" dedi heyecanla. "Ona söylemeyi düşünüyor musun?"

Doğru bir yere parmak basmıştı. Ona karşı olan hislerimi itiraf etmek ve içimde tutmak arasında gidip geliyordum. "Bilmiyorum," dedim sıkıntıyla ofladıktan sonra. "Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum."

"Denemeden bilemezsin değil mi abiciğim?" dedi gülümseyerek. "Hem ben kötü bir şey olacağını sanmıyorum. Çetin bence ponçik biri, en fazla erkeklerle ilgilenmediğini söyler o kadar."

Haklıydı. Ben de başıma bir şey geleceğini düşünmüyordum. Sadece kendimi hazır hissetmem gerekiyordu o kadar. "Haklısın. Dediklerini düşüneceğim."

"Son bir şey daha soracağım abi."

"Efendim kardeşim?"

Yüzüne masum bir gülümseme yerleştirdi. Bunu bilerek yapıyordu. "Bunu Buse'ye söyleyebilir miyim?" dedikten sonra hemen yalvarmaya başladı. "N'olur n'olur!"

"İyi tamam," dedikten sonra bakışlarımı ciddileştirdim. "Benden habersiz bir şey yapmak yok ama. Hele ki Çetin'e söylemek falan... Yemin ederim bütün elbiselerine benzin döker, yakarım."

Yüzüne yayılan korku dolu ifade, beni ciddiye aldığını gösteriyordu. Almalıydı da; eğer istersem dediğimi yapacağımı kendisi de biliyordu. "Tamam. Bir şey yapmayacağız," dedikten sonra bana göz kırptı ve odadan çıktı. Hümeyra her ne kadar manyak bir ergen de olsa da bana sormadan bir şey yapmayacağına güveniyordum.

O arada da Hümeyra'nın dediklerini düşünmem gerekiyordu. Hislerimi içimde mi saklamalıydım, yoksa sevdiğim çocuğa açılmalı mıydım?

*

| Hümeyra |

Odama girip, kapıyı kapattıktan sonra hemen yatağıma atladım ve telefonumu elime aldım. Abim bana mükemmel bir dedikodu malzemesi vermişti; bu malzemeden bana aylarca yetecek kaos bile çıkabilirdi.

Hümeyra: LAN BUSE

KOŞ AMK KOŞ

Buse: Noluyor aq

Hümeyra: MÜKEMMEL DEDİKODU GEÇTİ ELİME

ÖYLE BÖYLE DEĞİL

Buse: AY SÖYLE HEMEN

Hümeyra: ABİM ÇETİNİ SEVİYORMUŞ

----------

Ortalığı karıştırma vakti yavaştan geliyordu hehe

Yusuf hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir bölümde dört kişinin birden ağzından yazmak... Umarım yormamışımdır sizi

okyanus ve iblis | bxbWhere stories live. Discover now