1: olaylı geçen gecelerde maskeli bir yabancı

2.9K 151 53
                                    

34+35 - ariana grande

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

34+35 - ariana grande

"Çok büyük bir mesele değil."

"Ne demek büyük mesele değil oğlum? Çok ateşli bir şey bence."

Rahatsızlıkla ellerimi çimenlere koydum ve arkama yaslandım. Çimenler biraz nemliydi aslında. Umarım pantolonumu kirletmezlerdi.  "Hmm ne demezsin, çok ateşli. Adamın kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok."

"Maskesini çıkarmadı mı?"

"Çıkardı herhalde. Hatırlamıyorum ki! Ben çıkarmadım, orası aklımda ama gözümün önünü göremeyecek kadar sarhoştum ve bunları hatırlamam bile bir mucize."

"Boynundaki izler yeterince açıklayıcı bence."

Bilinçsizce elimin altındaki çimleri yoluyordum. Hava çok sıcaktı ve üstümdeki sweati giydiğime çok pişmandım. O yüzden kollarını dirseklerime kadar sıyırmıştım birkaç dakika önce. Utanmıştım. Bunu ona anlatmak garip gelmişti. Gerçi, ben bir şey diyemeden anlamıştı. Sabah kampüse girerken gözlerinin odağı boynum olmuştu. Kapatmam imkansızdı zaten. Fular ya da kazak olmazdı. Hava elli dereceydi resmen. Fondöten de kötü bir fikirdi çünkü hem bende yoktu, ki zaten bu sıcakta erirdi, hem de cilt tonumla aynı ten rengine sahip bir kız arkadaşım yoktu. Fondöten falan bulamazdım yani sabahın köründe.

Pekala Jimin, bir daha sarhoş olup yabancılarla bilinçsiz seks yok.

Ben bunları düşünürken bakışlarımı çimlerden çekmeme neden olan ise bize doğru koşarak gelen dangalak arkadaşımdı."Jimin hyung! Seokjin hyung!" Koşa koşa geldiği için nefes nefese kalmıştı. Önümüzde durdup ellerini dizlerine koyarak soluklandığında, yüzünün kıpkırmızı olduğunu fark etmiştim. "Ne bu hal Kook? Kıpkırmızı olmuşsun."

"Her yerde sizi arıyordum."

"Nedenini söyleyecek misin yoksa davetiye falan mı istiyorsun?" Seokjin hyung dalga geçer bir tonda konuştu ancak Jungkook onu iplemedi.

"Dün geceki partide ikiniz de vardınız değil mi?"

Sesi endişeli geldiğinden kolunu tutarak onu da çimenlere doğru çektim. "Otur da doğru düzgün anlat. Bir şey mi oldu?"

"Çok fena bir şey oldu."

"Anlatsana!"

"Hyung dalga geçmeyeceğine söz ver."

"Tamam hadi anlat artık."

Sıkıntıyla bir elini alnına götürdükten sonra ovuşturdu ve cebinden telefonunu çıkardı. Ekranda bir şeyler yaptı ama göremedim. Göstermemişti henüz ve görmememiz için de telefonu göğsüne bastırmıştı. "Dün gece hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum ama telefonumda böyle bir video buldum." Ekranı bize doğru çevirdikten sonra videoyu başlattı. Jungkook'un yanında sarışın, uzun saçlı bir kız vardı ve ikisinin de deli gibi sarhoş oldukları belliydi. Arkalarında da siyahi bir adam duruyordu ve onun da pek ayık olduğu söylenemezdi. "Michael mı o?" diye sordum. Birkaç değişim öğrencisi gelmişti ve Michael ile birkaç kez konuştuğumuz olmuştu. Muhabbeti iyiydi, bölüm binasını bulmasına yardım etmiştim sadece bir keresinde. Onun dışında bir samimiyetimiz yoktu açıkçası.

there's something burning inside Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon