21: fazla aşk karın ağrısı yaparmış, leydim

1K 109 72
                                    

at my worst - pink sweat$

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

at my worst - pink sweat$

"Şu kağıtları uzatır mısın, Jimin?"

"Tabii ki, Bay Kim." Masanın sol tarafında kalan ve aslında Bay Kim'e daha yakın duran kağıtları alıp ona uzattım. Teşekkür etme zahmetine bile girmemişti, göt herif.

Stajım başlamıştı.

Lanet olsun ki, başlamıştı ve hiç hayalimdeki gibi ilerlemiyordu. Bir kere Bay Kim, kaba bir adamdı. Sabrımın sınırlarını zorlamayı çok iyi biliyordu ve ben staj için burayı öneren Hoseok'a küfürlerimi yağdırıyordum içimden. Bir kere, amına koduğumun herifi saçlarıma laf etmişti ilk günden. Zaten pembeyle alakası kalmamıştı rengi aktığı için. Yine de yüzündeki o yargılayıcı, uyuz ifadeyle saçlarımı süzmeyi ihmal etmemişti. Neymiş, burası ciddi bir yermiş ve çoluk çocuğa yer yokmuş.

Beyefendi, ben 21 yaşındayım diye yüzüne bağırmamak için zor tutmuşum kendimi.

Stajın bitmesi ve Jungkook ile beraber Busan'a gitmek için can atıyordum. Daha önce hayatımda hiçbir şeyi bu kadar sabırsızlıkla beklememiştim muhtemelen.

"Bugünlük işimiz bitti, çıkabilirsin." Adamın uyuz sesini duyduktan sonra derin bir nefes vererek hafifçe eğildim. "Teşekkürler Bay Kim, iyi akşamlar."

Sonrasında da ardıma bakmadan çıktım odasından. Adımlarımı asansöre yönlendirirken arka cebimdeki telefonun titremesiyle duraksadım.

"Efendim Jungkook?"

"Hyung, çıktın mı?"

"Hmm, şimdi çıkıyorum." Adımlarımı merdivenlere doğru çevirdim. Şimdi asansöre binersem sinyal kesilirdi.

"Bizim buralarda güzel bir yemek fuarı var. Gidip bir şeyler denemek ister misin?" Kolumdakı saate kaydı anlık bakışlarım.

"Bir saate kadar sizdeyim."

"Tamammmm, görüşürüz o zaman aşk böceğim."

Çok uzatmadan telefonu kapatıp tekrardan arka cebime attım. Merdivenlerden inerken nefes nefese kaldığımdan, zemin kata ulaştığımda sırtımı duvara yaslayıp bir süre soluklandım ancak tekrardan telefonumun titremesiyle kaşlarım çatıldı. Resmen herkes işimin bitmesini beklemişti.

Yine de ekranda gördüğüm isim, yüzüme bir tebessüm yerleştirmeye yetti. Cevaplayıp kulağıma götürdüm elimdeki telefonu.

"Ne var- Ay pardon alışkanlık. Efendim Taehyung?"

Güldüğünü işitmiştim hattın diğer tarafından. "Ne yapıyorsun?"

there's something burning inside Where stories live. Discover now