14: yalan dolu ricalar

880 123 79
                                    

bizim olsalar yeter - madrigal

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

bizim olsalar yeter - madrigal

Aklım karman çorman olmuştu. Yani alt tarafı verdiği sözü yerine getirmişti ama benim içimde yabancı, değişik bir his oluşmuştu. Gece, uyumak istememiştim. İlk defa bütün gece yatıp tavanı izlemek benim seçimimdi. Zihnimdeki o eskimiş, paslanmış düşünceler süzgecinden, son iki günde başıma gelenler geçmiyordu. Olmuyordu, ne kadar zorlarsam zorlayayım, bazı paragraflar satır çizgisine değmiyordu. Bazı nefes verişlerim, havaya karışmıyordu, öylece asılı kalıyordu tavanımda. İçime çektiğim derin nefesler de, aklımdaki sis dumanından farksızdı. Beni dağıtan, öğrenmek istemediğim gerçeklerin aniden yüzüme çarpması değildi. Sıkıntı, kendime dürüst olamayışım, içimdeki yabancıya güvenemememdi. Bu sentetik ifadeler, benden geri durmuyordu işte. Yavaş yavaş içimi kesiyorlardı, ağırlık yapıyordu. Sanki iç sesim başka bir dilde konuşuyordu da ben olaya Fransız kalıyordum.

Jamais Vu.

Belkide buydu ilacım. Yaşanmış olanların hiçbiri yaşanmış gibi hissettiemiyordu. Sanki 40 derece ateşim, yatıyorum ve hepsi birer rüya. Onu asla o kefeye koyamıyordum hayatımda. Harbiden, Taehyung benim hayatımın neresindeydi? Arkadaşım değildi, düşmanım da değildi. Romantik bir şeyler hissedebileceğim biri de değildi... Neydi peki? Hayatımın büyük bir bölümünde kalabalık bir fotoğrafın köşesinden sırıtıyordu. Yıllar geçip o fotoğraf eskidikçe, yanımda, arkamda duranlar yavaş yavaş eksilirken, o köşesinden çıkmış, yanımdaki sandalyeye oturmuştu. Varlığı alışkın olduğum bir şey, ama yokluğunu da bir süre sonra hissetmeyeceğim bir bedendi o. Onunla uğraşmak, ona küfretmek gerçekten hoşuma gidiyordu ve bu biraz değişik hissettiriyordu. Sinirlenince yüzünde oluşan o ifade, beni köşeye sıkıştırmaları hoşuma gidiyordu. Belki de bana olanları hatırlattığında etkilenmiştim ondan? Bu muydu yani içimdeki o his? Ondan etkileniyor muydum? Herkes etkilenirdi. Uzundu, yakışıklıydı, sportif bir vücuda sahipti; güzel bir tarzı, kalın bir sesi, kıvırcık saçları vardı. Fransızca biliyordu, müzikle haşır neşirdi. Bu bilgilerine sahip olduğunuz herhangi bir erkeğe daha tanışmadan bile aşık olabilirdiniz. Onu gören herkes bu çıkarmaları yapardı. Ama beni etkileyenler bunlar değildi.

Gözleri.

Kimse gözlerinden bahsetmezdi eminim. Öyle derin, öyle kırık bakıyordu ki bazen, içine attığı gece rüzgarları tenimi huylandırıyordu. Birkaç kez dikkat etmiştim de, sesinde hep o ufak hüznün yansıması vardı. Bana bağırırken, söylenirken, bakarken bile.

Aynen Park Jimin, bir ne ondan etilenmiyorum diyorsun, adama aşk mektubu yazmadığın kaldı.

Sinirle yanımdaki yastığı yüzüme bastırdım. İstemiyordum, yeni hisler, yeni tatlar istemiyordum. Yeni sokaklar, yeni kafesler istemiyordum. Tek istediğim... Onu bile bilmiyordum. Çok feci kaybolmuştum. Kim Taehyung beni çok yanlış bir yola sokmuştu ve iki ucu da çıkmaz sokaktı. Ne gerek vardı ki şimdi? Her şey zaten oldukça iyi ilerliyordu.

there's something burning inside Where stories live. Discover now