27: başarılı bir başarısızın hikayesi

640 95 18
                                    

pied piper - bts

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

pied piper - bts

// taehyung //

"Çok büyük bir mesele değil." Aynen böyle demişti annem bana, Fransa'daki projelerinden bahsederken. Büyük bir mesele değildi onlar için, doğru. Çoğu zaman okullara bağış yapmak onlar için normal karşılanabilecek bir şey olsa bile bu seferki oldukça farklıydı ve sanki sıradan bir şeymiş gibi bahsetmesi beni oldukça sinirlendirmişti.

"Ne demek büyük bir mesele değil? Anne beni yine bambaşka bir ülkeye yolluyorsunuz ve bundan şimdi mi haberim oluyor?"

"Zamanın gelmesini bekledik," dedi babam gözlüklerini çıkarırken. "Gizli tutmamız gerekiyordu."

"Kendi oğlunuzdan da mı?" Yan tarafımda oturan abime döndüm. "Sen biliyor muydun?" Onun da benim gibi sinirli olmasını bekledim, şaşırmasını istedim ama o çok sakindi. Cevap vermediği zaman ayağa kalktım. "Çok güzel, harika. Müthişsiniz gerçekten, bravo."

"Oğlum bekle-" Annemin arkamdan seslenişini dinlemeden hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı indim ve kendimi evden dışarı attım.

Ben henüz lisedeyken, lisenin son sınıfındayken Fransa'ya gittiğimde orada olmaktan nefret etmiştim. Çünkü çok ağır bir yük gibi hissediyordum. Dilini bilmediğim bir ülkede tek başıma hayat mücadelesi veriyordum ve her ne kadar geri dönmek istesem de dönemezdim. On sekiz yaşındaydım, param yoktu, korkuyordum. Liseden mezun olduğumda okuyacağım okul hazırdı, her şey ayarlanmıştı ancak abimdi beni kurtaran. Bana gizli saklı bir şekilde bilet almıştı Kore'ye dönmem için. Annem ve babam karşılarında beni görünce şaşkınlıktan hiçbir tepki verememişlerdi. Ben de biraz fevri davranmıştım, bağırıp çağırmıştım.

Sonuç olarak bir şekilde halledildi ve ben Kore'de üniversite hayatıma atıldım. Ancak onların hırsı asla bitmedi. Dedim ya, bir projeleri varmış diye, meğerse bunun üstünde iki yılı aşkın süredir çalışıyorlarmış. Annem biraz daha yumuşaktı babama nazaran. Babamsa... Babam onun gibi bir savcı olmamı çok istiyordu, hep istemişti. Henüz küçükken benim de hayalim buydu. Çok havalı bir meslek gibi geliyordu, bu yüzden beni hukuk fakültesine gönderdiklerinde karşı çıkmadım, mutlu olduğumu düşündüm.

Ancak işin arka planı hiç o kadar günlük güneşlik değildi.

Üniversitedeki birinci senemin sonunda babam siyasete atılmaya başladı, bizi bitiren bu oldu. Hiç ona benzemeyen bir adama dönüştüğü gibi prensipleri için her şeyi yapabilecek birine dönüştü. Yatay geçiş yapmak istediğimde tehtitler yağdırdı, yüzme takımına girip kaptan olduğumda bütün finansal desteğini kesti benden. Sıkıntı değildi, hallettim, hep başımın çaresine bakabildim abim sayesinde.

there's something burning inside Where stories live. Discover now