20: çilek prens ve böğürtlen kral

1.1K 122 153
                                    

strawberries & cigarettes - troye sivan

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

strawberries & cigarettes - troye sivan

Hayat bazen en olmadık yerden gafil avlıyordu beni. Hiç beklemediğim  bir zayıf noktadan içeri sızıyordu ve bana güzel bir çelme takıyordu. Ama sanırım bu seferki en güzel yenilişimdi.

Kim Taehyung. Herkesin az çok aşina olduğu uzun, esmer tenli, yüzücü çocuk. Benimle kavgalı olduğu da bilinen bir gerçekti, özellikle Joohyuk olayından sonra çünkü onun takımdan atılması baya bir ses getirmişti ve bilirsiniz, böyle dedikodular çabuk yayılırdı. Taehyung'a karşı eskiden gerçekten bir antipati beslerdim. Gerçekten yüzünü görmek istemez, sesini duymak hoşuma gitmezdi. O zamanlar çok sık konuşmuyor, vakit geçirmiyorduk. Fakat kapılarımı aralık bıraktığımda fark ettim, onu sevmemem için hiçbir neden yokmuş. Ben ona kaba davranırken onun nazikliğinden ödün vermemesine rağmen.

  Zaten yakışıklı herifin tekiydi, tamam mı? Bir de böyle tatlı tatlı davranınca ben bitiyordum.

O gün konsere giderken aklımda onu izlemek ve içten içten ağlamak vardı. İlerleyen dakikalarda sevgili arkadaşlarım sarhoş olup beni oldukça yorana kadar.

Ertesi sabah, yüzümde aptal bir sırıtışla uyanmıştım. Gece boyu dönüp durmuş, tepinmiştim örtünün altında. Taehyung giderken onu yanağından öpmüştüm ve... Umarım bu geri tepmezdi. Biraz cesuru oynamaya çalışıyordum ama içten içe ödüm kopuyordu.

Bu güzel sabahımı berbat eden, içeriden gelen seslerdi. Gece bu iki aptalı bir şekilde ayıltmayı başarmıştım. Jungkook'u zorla soğuk duğa sokmuş, Ryujin'e de sert bir kahve içirmiştim. Bir şekilde ayılmışlardı ama yine de oldukça uğraştırmışlardı beni ve onlara acayip sinirliydim.

Üstümdeki örtüyü iteledikten sonra sehpanın üstünde asılı duran siyah tişörtü geçirdim üstüme. Hemen yanında gelişi güzel duran Taehyung'un tişörtü gözüme çarpmıştı o sırada. Gerçekten, hiç geri veresim yoktu. İçeriden tekrardan bağırışma sesleri geldiğinde aklımdaki düşünceler de hızla uçuşup gitti. İkisinin de ağzına bir güzel sıçacaktım.

Odamdan çıkarak seslerin geldiği yöne, salona doğru ilerledim. Karşılaştığım manzara beni pek şaşırtmamıştı açıkçası. Jungkook elinde nereden bulduğunu bilmediğim bir oda spreyiyle Ryujin'i kovalıyordu. "Kaçma gel buraya! Ağzıma sıktın ulan şunu."

Ryujin geri geri kaçarken beni fark etmemiş, bana çarpmıştı. "Ne yapıyorsunuz siz ya? Yemin ederim arkadaşınız mıyım, anneniz miyim belli değil."

"Önce o başlattı." İkisi de aynı anda birbirini gösterdiğinde derin bir nefes alıp verdim. "İnanın bana o kadar merak etmiyorum ki neden kavga ettiğinizi..."

there's something burning inside Место, где живут истории. Откройте их для себя