8: yirmi bir yıl sonra bozulan bir takım sinir hatları

849 115 57
                                    

eight - iu, suga(kontrol etmedim kusura bakmayın ❤️)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

eight - iu, suga
(kontrol etmedim kusura bakmayın ❤️)

Otobüs ani bir şekilde fren yapmıştı. Biliyorum, biliyorum. Çok klişeydi bu ama gerçekten, bulunduğumuz kavşağa bakılırsa burada sürekli kaza oluyordu. Eh, ani fren karşısında ben öne savrulmuş, hemen önümde dikilen Taehyung yukarıya tutunduğu için de kafamı onun dirseğine çarpmıştım. O savruluşun içinde bir şekilde beni sırtımdan tutup düşmemi engellemişti.

Sorun, çok yakın olmamızdı. Odunsu kokulu parfümünü bile alabiliyordum. Otobüsteki diğer yolcular söylenirken Taehyung yavaşça çekti elini sırtımdan. "İyi misin? Kafanı çarptın."

"İyiyim."

Tekrardan arkama yaslandım ama bu sefer ne olur ne olmaz diye yanımdaki demire tutundum. Omzumdan kayan laptop çantamı düzelttim. Göğsüm anın stresiyle hala hızla inip kalkarken, otobüs yola devam etmişti. Bakışlarımı dışarıda gezdirirken, üstümdeki bakışları hissetmem kaçınılmazdı. Ona doğru döndüm. "Teşekkür denen bir şey var?"

"Evet var." dedim ben de gözlerimi meydan okurcasına onun gözlerine dikerken. "Sana hayat çizgim boyunca bir kez teşekkür ettim zaten, yenisine gerek yok. Ölümden kurtarmadın ya."

"Sen gerçekten pislik bir rakunmuşsun."

Omzumu silkip tekrardan dışarıyı izlemeye başladım. Çok geçmeden gelmiştik zaten. Otobüsten arka arkaya indiğimizde hala yürüyecek kısa bir mesafemiz vardı. Aynı yöne adımladığımızı fark ettiğimde duraksadım. "Bir de beraber mi yürüyeceğiz?"

"Ben de sana çok meraklıyım zaten. Giderim ben önden."

"Sen niye gidiyorsun önden ya? Ben giderim."

Adımlarımı hızlandırarak önüne geçtim ve laptop çantamın askısını tutarak yürümeye başladım. O da arkamdan yürüyordu ancak aramızda bir adımlık mesafe falan vardı. "Jimin."

"Ne?"

"Joohyuk konusunda... Bunu sana söylediğim için kızgın mısın?"

Yavaşlattım adımlarımı. "Neden kızgın olmam gerekiyor?"

"Bilmem," dedi omuz silkerek. "İlişkinizi bir anda bozdum galiba."

"Haaa," dedim işaret parmağını ona doğrulturken. "Sen vicdan azabı çekiyorsun."

"Hayır ben sa-"

"Vay canına Kim Taehyung, vicdan yaptın demek..."

"Sinirimi bozma da sorumu cevapla."

there's something burning inside Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin