2: kargaları kendine aşık eden korkuluk

1.3K 139 85
                                    

in your eyes - the weeknd

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

in your eyes - the weeknd

"Yine mi sen?"

Karşımda dikilen adamın ismini bile duymam sinir kat sayımı yükseltirken, ona çarpmak beni iyice germişti. Benden uzun olduğu için yukarıdan bana pis pis sırıtan herifin yüzüne yumruğumu basmamak için zor duruyordum. O iğrenç, kendini bilmiş sırıtışı sinirimi bozuyordu. "Ne o? Üzülmüş gibisin bana rastladığına?"

Sinirle 'hah' diye mırıldandım. "Ya bi' siktir git sabah sabah delirtme beni."

"Bana çarpan sensin. Bir özrü hak etmiyor muyum?"

"Sen hiçbir bok hak etmiyorsun."

Yüzündeki gülümseme daha da büyüdü. "Bak sen şu işe. Bence bu güzel bahar gününde senin kıştan kalma donuk suratını görmeyi de hak etmiyorum. Korkuluk gibisin. "

"Seni gördüm ya, ondan bu donukluk. Betim benzim atıyor seni görünce. Nasıl bir uyuzluksa artık sendeki. Bak, bak," Ellerimi karnımın üstünde birleştirip öğürüyormuş gibi yaptım. "Midem bulandı, gitsem iyi olur." Yanından geçip gideceğim sırada kolumu tuttu ancak sanki eli sıcak bir şeye değmiş gibi hemen çekti. "Ay aman bana da bulaşmaz umarım. Gideyim de bir dezenfektan falan sıkayım. İyi bak kendine, bi' C vitamini falan iç." Benim geldiğim yöne doğru yürümeye başladığında arkasından bir süre baktım. "Sikik Kim Taehyung..." Bütün günümü zehir etmeye yetmişti. Varlığı bile bende alerji yapıyordu.

  Kim Taehyung. Kim uyuz, aptal, hödük, narsist piç Taehyung.

Peşimi bırakmayan bir hastalık gibiydi. Ona gıcık kapmamın sebeplerini saymaya kalksam, sabaha kadar burada durabilirdik eminim. Onca şehir, onca ülke ve üniversite varken nasıl aynı üniversitede denk gelebilirdik, aklım almıyordu. Neyseki aynı bölümde değildik de yüzünü görüp zehirlendiğim anlar daha azdı. 

Ancak dün gecenin üstüne bir de bu pisliği görünce moralim iyice düştüğünden, bu gereksiz hikayeyi sonraya bırakıyorum. Daha fazla asabımın bozulmasına gerek yok diye düşünüyorum.

Bölüm binasına doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Az bir zamanım kalmıştı ve geç kalmamızdan pek de hoşlanmayan bir hocamız vardı. Heh, bir de onun bir o kadar hödük asistanı. Hocadan çok azarlardı bizi resmen. Gerçenten Tanrı tarafından bu kadar defolu yaratılmış olmak, bazen beni üzüyordu. Muhtemelen şans şelalesinde şemsiye falan açmıştım bana gelmesin diye, bilmiyorum.

Sınıfa dersin başlamasına birkaç dakika kala yetişmiştim. Çalışma masamın başında oturduktan sonra çalışma arkadaşım olan ve bir şeyler karalamakla meşgul olan Ryujin'i izledim. Gerçekten resme acayip bir yeteneği vardı ama ürettiği fikirler, ne yalan söyleyeyim biraz vasattı. Çoğu zaman jüriler onun için bir kabus oluyordu. Birkaç gündür ikili gruplar halinde bir projenin üstünde çalışıyorduk. Benim birkaç fikrim vardı ancak biraz çatışıyorduk bu konuda. Yine de iyi kızdı, seviyordum onunla sohbet etmeyi.

there's something burning inside Onde histórias criam vida. Descubra agora