28: göğüs kafesimde bir divane kuşu

724 86 32
                                    

beni al - pinhani

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

beni al - pinhani

Yaz tatilinin bitmesine bir ay kalmıştı. Normalde olsa yazın bu zamanlarında sıkıntıdan patlar, Busan'da yapacak başka bir şeyim kalmadığı için okulun açılmasını iple çekerdim. Ancak bu sefer benim fikrimi tamamen tersine çeviren iki etken vardı: Bir üniversiteli olarak bu geçireceğim son yaz olması ve erkek arkadaşımın dünyanın öbür ucuna gidecek olması. Bu haberi bana verdiği ilk an, göğsümün ortasına bir şeyler saplanmıştı. Kendimi Jinhwan'ın koltuğuna atmıştım zorla.

Ben ilişki adamı değildim, ilişkilerde berbattım -bunu daha önce sizlere belirtmiştim, hala berbatım- ama yine de deniyordum. Sevgi sözcükleri söylemek, uzaktan sevmek benim için çok zordu çünkü ben temas olmadan yapamazdım. Seni seviyorum diyemezdim belki rahat rahat ama sevgimi dokunuşlarımla, öpücüklerimle hissettirmeye çalışırdım ve şimdi Taehyung'un bambaşka bir ülkeye gittiği düşünülürse bu benim için tam bir kabustu.

Sonuç olarak cuma günü, bağış gecesinin olacağı gün trene binip yola çıkmıştım. Orada birkaç gün kalmayı planlıyordum ilk etapta. Kalan zamanı onu görerek geçirmek istiyordum elbet. Sonrasında o Busan'a gelecekti ve birlikte Seul'e dönecektik. Planımız böyleydi.

Rahatsız tren koltuğunda otururken bakışlarım sürekli saatime kayıyordu. Daegu'yu bilmediğimden Taehyung beni almaya gelecekti. Heyecanlıydım, bir ayı aşkın bir süredir ekranların ardından görüyordum onu.

Sonunda tren yavaşladı ve istasyonda durdu. Koltuğun altına yerleştirdiğim çantamı aldım ve inen insanların peşine takıldım. Dışarı adımımı attığım anda serin bir hava karşılamıştı beni. Yüzüme çarpan serinlik iyi gelmişti, trenin içi sıcaktı çünkü.

Kalabalığın içinde bir oraya bir buraya yürürken gözlerim uzun boylu, esmer tenli, mavi saçlı bir adam arıyordu. Bir süre bakındım, daha gelmemiş olabileceğini düşünürken arkamdan birinin adımı seslenmesiyle o tarafa döndüm. En başta algılayamadım fakat sonra gördüm, saçlarını o da eski rengine döndürmüştü. Gülümseyerek koştum ona doğru ve resmen boynuna atladım. Kollarımı boynuna sıkıca sararken biraz dengesini kaybetse de toparlayıp kollarını sırtıma sardı. O an ne yere düşen çantam umrumdaydı ne de Taehyung'un tasmasını tuttuğu köpek. Daha önceden bahsettiği köpeği olmalıydı, ailesinin evinde yaşayan.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
there's something burning inside Where stories live. Discover now