10: melek kılıklı şeytancık ve partners in crime

851 127 79
                                    

someone to stay - vancouver sleep clinic

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

someone to stay - vancouver sleep clinic

Pekala, plan oldukça basitti.

Joohyuk'un arabasını daha önce kampüste görmüştüm. Acayip kötü, iğrenç, kırmızı bir kaplaması vardı arabasının. Caddede gördüğümde hemen tanımıştım, muhtemelen park yeri arıyordu çünkü bu işlek caddede park yeri bulmak ölümdü. Bu yüzden Taehyung'u yollayıp ona mesaj atmıştım kafenin önünde beklediğime dair. Birkaç dakika içinde geleceğine dair mesaj atmıştı. Her şey tıkır tıkır işliyordu.

Tamam, alçak gönüllülük yapamayacağım bir konu vardı ki, bu da zeki bir adam olmam. Aptal değildim, bir şeyleri çabucak kavrayabiliyordum. Hatta şu an olacakları daha önceden kafamda planlamıştım, sadece Taehyung'un gelmesi, bana ilginçtir ama bir artı sağlamıştı. Her şeyi bu kadar planlamış olmam, beni bir psikopat yapar mıydı? Pff, daha neler.

Joohyuk'a buluşma saatimiz iki demiştim, değil mi? Telefonunu alıp herkese mesaj attığım gün, hepsini on beş dakika öncesine çağırmıştım. Doğal olarak çoğu, şimdiden kafede olmalılardı. Gerçi şu an oynadığım tam bir kumardı. Joohyuk benimle buluşmayı kabul etmeyebilirdi bile.

Ben kafenin önünde bir ileri bir geri yürürken, karşıdan gelen Joohyuk'u görmemle sırıtmıştım. "Selam." dedim yüzüme oturttuğum sahte gülümsemeyle.

"Selam, çok beklettim mi?"

"Çok değil. Geçelim mi?"

Gülümseyip başını salladığında vitrindeki camdan tam köşede oturan Taehyung ile göz göze geldim.

Başlıyoruz.

İçeri girdik birlikte. Kapıyı açmamla kapının üstündeki minik zil çınlamış, müşteri geldiğinin habercisi olmuştu."Nereye oturalım?" demiştim ancak cevap alamamıştım. Taş kesilmişti karşımızdaki manzara yüzünden. Sırıtmama engel olamadım ve kahve kokusunu içime çektim.  Joohyuk'u gören üç kız hemen yanımızda bitmiş, bir de erkek arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim çocuk yanımıza yaklaşmıştı.

"Tatlım, bu kim?" dedi kızlardan biri. "Baş başa buluşacağız sanıyordum."

Hemen yanındaki sarışın kız kaşlarını çattı. "Tatlım mı? Joohyuk ne diyor bu kız? Arkadaşlarını da mı çağırdın?" Bense yüzümdeki o hain gülümsemeyle onları izliyordum.

Joohyuk hala kaskatı durmuş bakarken yanından sıvışarak Taehyung'a bir işaret verdim ve bir süre sonra istediğim müzik çalmaya başladı. Aşina olduğum ritim içeriyi doldururken müşteri geldiğini belirten zil bir kez daha çalmıştı.

Hah, geçen gün bahçede elleştiği kız.

"Neler oluyor burada? Joohyuk, hayatım?" Yanımıza geleceği sırada onu durdurdum. "Hanımlar beyler," dedim yüzümdeki sırıtışa ek olarak. "Bu gördüğünüz adam var ya, yavşağın teki." Joohyuk bana şok olmuş bir biçimde bakıyordu. "Sen, erkek arkadaşısın galiba," dedim önümde dikilen çocuğa bakarak. "Üzgünüm tatlım ama bu şerefsiz seni bir kişiyle de değil, yaklaşık altı farklı kişiyle aldatıyor ve mağdurlardan biri de ben oldum."

there's something burning inside Where stories live. Discover now