18: mavi alevler yanıyor göğsümün tam ortasında

868 123 36
                                    

you - regard, troye sivan, tate mcrae

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

you - regard, troye sivan, tate mcrae

Yorucu bir dönemi bitirdiğim için mutlu olacağımı ve bütün dertlerimin biteceğini sanıyordum. Görünen o ki, bir hayli yanılmıştım. Aksine, psikolojik olarak daha da çok yorulmuştum şu geçtiğimiz son birkaç günde. Öncelikle, arkadaş çevremdeki herkesin bir anda aşk böceğine dönesi tutmuştu. Ben Taehyung'tan, Taehyung başka bir kızdan hoşlanıyor. Jungkook Yeji'ye, Ryujin ise  Hyunjin denen bir çocuğa,  Hoseok hyung da adını söylemek istemediği birine aşıktı. Zaten o bir bakıma şansını kaybetmişti, mezun olduğu için ailesinin yanına, Gwangju'ya dönüyordu. Kısacası hepimiz yıkılışlardaydık anasını satayım. İşin kötüsü dönem bittiği için herkes farklı yerlere dağılıyordu, yan yana olup birbirimize destek de olamıyorduk.

Neyseki ben, Ryujin ve Jungkook bir süre daha Seul'deydik. Üçümüzün de stajı vardı ne yazıkki. Jungkook'un stajı benimkinden daha uzun sürüyordu, bu nedenle ben ondan önce Busan'a gidebilirdim ama birlikte gitmeye söz vermiştik bir kere, mecbur onu bekleyecektim.

Bu süre zarfında beni en çok üzen şeylerden biri, iki senedir birlikte yaşadığım ev arkadaşımdan ayrılmaktı. Hoseok, birkaç gün önce mezun olmuştu ve eşyalarını binbir zorlukla toplamıştı. Gerçekten çok eşyası vardı çünkü. Aslına bakılırsa bu ev de onundu başında, ben yanına taşınmıştım. Normalde benim de taşınıp başka bir yer bulmam gerekebilirdi ancak evi zaten eşyalı tuttuğundan bu bir engel olmamıştı. Hatta kahve makinesini bile bana bırakmıştı, biricik ev arkadaşım. O gitmeden önceki gün, onu Jungkook ve Seokjin ile tanıştırmıştım. Tamam, biliyorum oldukça geç kalmıştım o konuda ama ne yapayım yani. Bir türlü vakit bulamamıştık. Zaten az çok biliyorlardı birbirlerini. İyi anlaşmışlardı, sevinmiştim açıkçası. Ayrıca Jungkook'un yüzme takımına seçilmesini de kutlamıştık hazır bir aradayken. Söylediğine göre listede oldukça yukarı sıralardaymış.

Bir başka gelişme, Seokjin hyung da mezun olmuştu. Asla okulu dört yılda bitireceğine inanamamıştık ancak bir şekilde başarmıştı bunu. Ben hep beraber içerek kutlarız diye düşünmüştüm, çünkü kişiliği tam bir parti insanıydı, ancak o biraz bira içip kaçmıştı yanımızdan hemen. Muhtemelen Namjoon'un yanına gidip yatakta kutlamayı tercih etmişti. Neyseki o bir yere ayrılmıyordu. Biraz mezun olmanın tadını çıkarıp işe gireceğe benziyordu. Hiç avukat tipi de yoktu onda ama neyse...

Geriye bir tek iç mimarlık yolunda ilerleyen zavallı ben ve moleküler biyoloji okuyan zavallı Jungkook kalmıştı.

Taehyung'a gelince...

Kabullenmem uzun zaman aldı, biliyorum ama... Ondan hoşlanıyorum, çok, çok hoşlanıyorum. Böyle söyleyince daha da garip oluyor, midemdeki kelebekler rahat durmak bilmiyordu. Derin bakan kahverengi gözleri içimi titretiyordu ve Tanrım... Hislerimi sanki uzun zamandır içimde baskılıyormuş gibi hissediyordum. İçim içime sığmıyordu ama bu hissin mutlulukla bir ilgisi yoktu. Şahsen, oldukça kırık hissediyordum Taehyung yüzünden. O ve onun sevdiği o şanslı kız yüzünden.

there's something burning inside Where stories live. Discover now