9⭕️

163 47 14
                                    

Gözlerinin gözlerimde bıraktığı etki, tarifi mümkün olmayacak kadar tatlıydı. Ayırmak imkansızcasına kenetlemişti. Aslında ne çimen yeşili gözleri, ne şekilli dudakları ne de abartılı bir yakışıklılığı vardı. Ne kimliği belirsiz meçhul katiller kadar çekici ne de küfürbaz yumuşak kalpliler kadar bağlayıcıydı.

O çok farklıydı, üzerimde anlaşılması zor bir etki bırakmıştı. Elleri titrerken uzun ince parmaklarının terlemekten nemlendiğini görebiliyordum. Parmaklarına değdirdiğim bakışlarımı fark etmiş olacak ki bana göstermemeye çalışarak avuç içlerini pantolonun kenarına sildi. Derin derin nefes alıyordu bunu kalkıp inen göğüs kafesinden rahatlıkla anlıyordum. Kalbinin deli gibi attığına emindim zira pompalanan yoğun kan yanaklarından başlayarak yüzünün kızarmasına sebep oluyordu.

Daha fazlasının çok abartı olacağını düşünerek yüzümün ifadesini ciddileştirip önüme döndüm. Ne de olsa ilk karşılaşmadan yelkenleri suya indirmemişimdir diye düşünüyordum. Önüme dönmüştüm ama farklı bir şey düşündüğüm yada yaptığım söylenemezdi. Yaşadığım bu yoğun duyguyu ona söylesem asla inanamazdı, onun kalbime yaptığı büyük etkiyi el ile göstersem şaşkınlıktan küçük dilini yutardı.

***
Ders çıkışı Mostar köprüsüne yeniden çıkmıştım. Beni çok mutlu ediyordu bu köprü.

"Ah! Çok sevdim burayı ! " diye bağırdım kollarımı açarak gerinirken.

Ya tüm kötü duygularım resetlendiği için, yada önceden burası bana çok iyi geldiği için kendimi çok mutlu hissediyordum. Mostar köprüsüne bakarak Saraybosna'nın ne kadar güzel olduğu konusunda tekrar tatmin oldum.

Kısık sesle bağırarak "Saraybosna'yı çok seviyorum!" dedim.

Tam böyle bir yandan dönüp bir yandan kısık sesle bağırırken, "Öhö!" dedi biri.

Aniden durarak, "Deajavu! " dedim heyecanla.

"Küçük hanım çok kıt beyinlisin!" dedi aşağılayıcı bir tavırla. Aşağılamasını umursamadan gülümseyerek baktım.

O kadar güzel bir his içindeydim ki hakaret etmeden sadece öğrenmek için sordum. Çünkü Dejavu'yu yavaş yavaş seviyordum. Gıcık gıcık konuşsa da aslında her zaman benim iyiliğim için bir şeyler söylüyordu. Hayal ürünü olmasa çok iyi bir arkadaş olabilirdik.

Dejavu işaret parmağı ile yeri göstererek
"Burası, Mostar şehri. Saraybosna Bosna Hersek'in başkenti. "diye haykırdı.

Ah işte olay çözülmüştü. Alt dudağımı içeri alırken şaşkınlık ve cahilliğimden ötürü utanmıştım. Demek Mostar köprüsü başkentte değildi.

"Neyse önemli değil" dedi dejavu bana yaklaşırken. İyice yaklaşmış kulağıma eğilmişti.

"Tarık'la karşılaştın mı?"

"Evet karşılaştım." dedim.

İyice yaklaşıp işaret parmağı ile alnıma çarparak "Ne oldu peki " dedi.

Yüzümü bir santim mesafe uzakta olan yüzünden uzaklaştırmaya çalışırken yüzümün kızardığını hissediyordum.

"Ne olacak canım?" dedim utançla.
"Bilemiyorum ilk tanışmamızı hatırlarsak pek temiz kalpli bir kız değilsin!" dedi tiksinç bir şekilde bakarak.

En son cümlesi beni sinirlendirmişti.

"Neden bahsediyorsun aptal şey!" diye bağırdım sinirle üzerine yürürken.

Bir anda ciddileşmiş ve benim ona yapacağım şakayı bile fazla görecek bir hal almıştı. Böyle olduğu zaman mutlaka söyleyeceği önemli bir şey oluyordu. Bunun için kendimi frenleyerek ona kulak verdim.

MİLYONDA BİRWhere stories live. Discover now