42⭕️

106 22 15
                                    

Tek yapmak istediğim, karanlığına dokunmaktı.
Bana ne olacağını önemsemeden, sadece yanında olmak ve karanlığına ortak olmak istemiştim.

Geçmişin tozlu raflarında, yeni gelin gibi taze ve ürkek olan korkularının, pişmanlıklarının içinde kaybolduğun karanlığına dokunmak, orada kendime bir yer açmak istemiştim. Belki karanlığına bile karışmayı kabul edebileceğim bir istekti bu...

...çünkü senin karanlığın benim için yaşanacak en güzel yerdi...
.... senin karanlığındı neticede ...ve sen vardın orada...

Nereden bilebilirdim benim ışığımın seni yok edeceğini?
Ben, ben sadece sana dokunmak istemiştim...
Nasıl bilebilirdim güneş doğunca, yıldızların yok olacağını?

Sadece kendimi düşünüp, seni sevdiğim için, sadece senin yanında olmak istediğim için senin yok olmana sebep olmam beni nasıl kahrediyor bilmezsin!

Bunu çok geç anladım.

Dece olmam, geçmişe dönüp hatırlarımı yeniden beynime kazımam, yaşadığım tüm kötülükler, çektiğim tüm acılar.
Hepsi ben, ben ve yine ben.
Senin için bir çok şey yaptığımı düşünürken, asıl seni yok eden kişinin ben olduğumu anlamam neden bu kadar uzun sürdü ki?

Ama sen...
Sen, yok olma pahasına ışığımı kabul ettin ve yavaşça kayboldun.

Şimdi söyle Tarık, bu zıtlıklar arasında senin ve benim için var olan bir dünya olabilir mi?
Yok olmanı izlemeli miyim kendim için.
Sırf seni istediğim için bunu yapmalı mıyım?
Yoksa senin gibi bende yok olmalı ve durumu eşitlemeli miyim?

Bu dünyada senin ve benim için bir olacağımız bir yer yok!
Ya karanlık ya da aydınlık kazanmak zorunda.

Şimdi söyle Tarık, tek yapmak istediğim karanlığına dokunmakken yok olmana sebeb olmam seni her şeyden çok sevdiğim anlamına gelir mi?

Dönüşüm gidişimden daha hızlı olmuştu. Arabaya bindiğim yerin bir kaç metre uzağında arabayı durdurdum. Burasını yürümek istiyordum. Belki yanlış yola girip bulamam diye kendim yürüdüm.

Artık kar dizlerime ulaşmaya başlamıştı. Bu kadar kısa sürede nasıl böylesine çok yağmıştı?
Arada güneşte açıyordu ama karın muhteşem bir hızı vardı.

Bir kaç adım attıktan sonra arkama baktım. Arabanın gidip gitmediğini kontrol etmek istemiştim ama şoför olduğu yerde duruyordu. Beni mi bekliyordu? Yeniden önüme dönüp yürümeye başladım. Gittikçe yaklaşıyordum.

Görüş kalitesi çok iyi olmasa da en azından biraz ilerisi seçilebiliyordu. Tam o anda arabaya bindiğim yerde bir karaltı gördüm. Ya da gördüğü mü sandım.

Yaklaştıkça karaltının bir bacak olduğunu anladım.
Hayal ya da serap görüyor olamazdım değil mi?
Karın yoğunluğu hızlı ilerlememe engel oluyordu. Şimdiye kadar yürüdüğüm yer az olsa da çok terlemiştim. Büyük güç sarf ediyordum bu yüzden nefes nefese kalmıştım.

Sonunda yaklaştığım şeyin bir insan olduğunu gördüm. Üzeri karla kaplı olduğu için kim olduğu anlaşılmıyordu. İçime büyük bir sıkıntı çökmüştü.
Tarık'ın olduğu yerde yatan bu kişi de kimdi?

Daha fazla dayanamayarak "Tarık!" diye bağırdım. Başka kim olabilirdi ki?

Daha sert adım atarak hızlıca yanına geldim. Kesinlikle Tarık'tı. Üzerine ne kadar kar yağmıştı böyle.

"Allahım! İmkansız olmaz bu! Tarık mı bu!"

Çığlıklarıma koşan şoför yanıma gelerek Tarık'ı kaldırdı. Üzerindeki karı hızlıca aldık. Yüzünü temizledik. Yüzünü de görünce kesinlikle Tarık olduğunu anladım.

MİLYONDA BİRWhere stories live. Discover now