31⭕️

92 25 18
                                    

Bazı bağlar pamuk ipliği gibidir. Çekiştirilmeye kalmadan zamanla eskir çürür ve sonunda kopar gider.
Bazı bağlar da kördüğüm gibidir. Aradan ne zamanlar, ne çekiştirilmeler ve ne de koparılmalar geçer ama onlar kopmazlar. Kopmadıkları gibi de her çilede biraz daha kuvvetlenirler...

Nihayet eve gelmiştik.

"Oh be insanın evi gibisi yok." dedim sessizce.

Kısık bir şekilde gülümseyen Tarık
"Evi bu kadar benimsediğini düşünmemiştim." dedi.

Hesap sorarcasına "Ne olmuş? Kimin benimsemesini isterdin." diye sordum.

Yanağımı sıkan Tarık "İnşallah kızımız sana çekmez." deyip kapıyı açtı.

Gözlerimi dört açarak "Kime benzemesini isterdin ya! Tabii ki bana benzeyecek, asıl inşallah oğlumuz sana benzemez!" diye bağırdım.

Birbirimize misilleme yaparken Tarık, içeri girip ayaklarını sehpanın üzerine uzatarak, öylece serilip oturdu. Mutfağa girmek üzere iken kalakaldım.

"Öylece uzanacak mısın? Yemekleri kim yapacak?" diye çıkıştım.

Gözleri kapalı gıcık bir şekilde "Tabii ki sen müstakbel karıcığım." dedi.

Şaşkınlıkla ellerimdekini yere bıraktım ve bir hışımla Tarık'a koştum. Hızla kafasına indirirken, iki üç tane de sırtına vurdum.

Bağırarak "Evlenince böyle mi koca olacaksın? Cevabımı tekrar gözden geçirsem mi?" diye sordum. Bağırışım evin içinde yankılanıyordu.
Tam o anda Tarıkın kuvvetli kolları arasında sıkışıp kaldım.

Burnumu saçlarıma gömüp derin bir nefes alarak fısıldadı. "Hiçbir şey değil de sonsuza kadar böyle kalmak isterdim. Eğer bir dilek hakkım olsaydı."

Tuttuğum nefesi yavaş yavaş verirken,
ben de kollarımı Tarık'a sardım.

Derince bir nefes alarak onun okyanus kokusunu içime doldurdum. Bu koku benim benliğime işleyen güzel bir yara gibiydi. Hem tatlı, hem de çok acı.

İçimden çıkıp gelen bir ateşin sıcaklığı ile gözümden akan bir damla yaş Tarık'ın koluna damladı.

Tarık ve ben kendimizi çok daha iyi hissedene kadar öylece kaldık. Bu birbirimize olan hasretimiz, neden kaynaklanıyordu? Birbirimize olan büyük sevgimizden mi? Yoksa her an bir kabusun rüyamızın üzerine çökecek olmasının korkusu muydu? Her ne ise bizi birbirimize daha çok bağlıyordu. Bu bağ, öyle kuvvetliydi ki bizi geçmişte de, gelecekte de bir kılmıştı.

***

Aradan geçen bir saatin sonunda Tarık ile
birlikte mutfağa girip güzel bir yemek yedik. Tarık yemeğini bitirince alelacele izin isteyerek gitti. Ve odasının ışığını kapattı. Şaşkınca gözlerimi açıp kapatırken, evliliğimizin belki günler öncesini böyle teker teker geçiriyorduk. Belki daha romantik belki de daha otantik ne bileyim güzel bir şekilde geçirebilirdik. Sanırım ruhsuzun teki olduğunu kabul etmeliydim Tarıkın.

Masayı topladıktan sonra ben de odama geçtim, elime de Tarık'ın lacivert ajandasını aldım. Şimdi baş başa kalmıştım kendimle. Pencereyi açıp temiz havayı içime doldurdum. Ve o anda gözlerime değdi. Uyuduğunu sandığım Tarık'ta penceresinden gökyüzüne bakıyordu, hem de benim yıldızıma.

Onu gördüğümü fark edince, derin bir nefes alıp omuzlarını hareket ettirerek konuşmaya başladı.

"Biliyor musun Hazal, bazen kendimi tatlı bir rüyanın içinde gibi hissediyorum.
Sanki, sanki bir gün bu rüya bitecek ve uyanacağım gibi. "

MİLYONDA BİRWhere stories live. Discover now