10⭕️

185 44 16
                                    

Bosna Hersek
Mostar şehri, 2010

Öyle hızlı koşuyordum ki, Tarık'ın nerede kaldığını bile hatırlamıyorum. Hiçbir insan için böyle telaşlanmazdım. Hiçbir insanı böyle önemsemiyordum. Fakat bu kişi Yeşimdi. O, o benim biricik dostumdu. O benim her şeyim.

Oraya gitmeden aklımı kaybedeceğim diye çok korkuyordum. Bir ara arkama baktığımda Tarık'ın da olanca gücüyle peşimden koştuğunu gördü. Nefes nefese kalmış adımlarımın üstüne basarak peşimden ilerliyordu. Nihayet gelmiştik , Yeşim'in yüzünde tırnak izleri vardı. İzlerden ince ince kan akıyordu. Kana bulanan elini bana doğru kaldırırken gözlerinden yaşlar süzülmüştü bile. Benliğim o an için dünyadan silindi zannettim, herşeyi herkesi bir hamlede silecek tüm gücü topladığımı ve bütün benliğimle sanki tüm dünyayı yakabileceğime dair his dolmuştu içime. Galiba bu Yeşim'e olan derin bağlılığımdan kaynaklanıyordu.

Etrafında halkalanan kızlar Yeşim'i ortalarına alarak ağır bir şekilde dövmüşlerdi. Bir kaç erkek de masalarında oturmuş kahkaha atıyorlar, sanki gladyatörler kapışıyormuş gibi taraf tutuyorlardı. Ancak ortada büyük bir adaletsizlik vardı. Beş kişiye bir olan bu kavganın galibi herkesçe malumdu.

Önlerinde bulunan masayı tüm gücümle üstündekilerle birlikte kaldırdım. Devrilen masa yoğun kavgaya adapte olmuş kızların üzerine devrilince önce büyük bir şok yaşadılar. Kafeteryada bulunan herkes bizi izliyordu arkama biriken Boşnak kız ve erkekleri beni tezahürat ederken karşımızda bulunan Sırplarda kavga eden kızlara destek veriyordu. Sonuç olarak çıkardığım bu beş kızın sırp olduğuydu.

"Kavgayı başlatan taraf olmak istemiyorum" dedim dişlerimi sıkarak.

İçlerinden hafif kilolu ve uzun boylu olanı olay yerini terk ederken diğer kız hazır bekliyordu. Kısa boy ve ürkütücü mavi gözlere sahip olan kız üzerime saldırdığında, hiçbir şey düşünmeden ellerini tuttum ve tüm gücümle sıktım. Ellerine geçirdiğim tırnaklarımın etine temas etmesiyle acı bir feryad koparan kız hızla kendisini geri çekti.

Kız ile uğraşırken bir anda önümde beliren kişi beni deriden sarsmıştı. Aşağılayıcı tavırlarla bana bakan İngiliz profesör, boğazını temizledi ve yine gözlüğünün altından bakarak keskin bakışları ile beni süzgeçten geçirdi.

Süzmesi bitince sakin ama bir o kadar da derin imalarla dolu cümlelerini sıraladı.
"Türk kızları haşin olur derlerdi de inanmazdım. Arkadaşına ne yaptın öyle?"

Bu saçma diyaloktan başından beri nefretim kabarmıştı ama yine de kendimi sakinleştirmeye çalıştım ancak ses tonumdan pek sakinleştiğim de söylenemezdi.

"Bi- biraz önce arkadaşım dövülürken nerdeydiniz sorabilir miyim?" diye sordum.

Ellerini bileğimden çekerken gözlerindeki bakış alaycılaşıyordu.

"Görmedim" demekle yetindi.

Amacının olayı çözmek ya da herhangi bir şey yapmak olmadığını sadece tarafını belirtmek olduğunu anladım. Sıraların tarafınızdaki tutmuştu ve Sırp kızlar ortalıktan kaybolmuşlardı.

Az sonra Yeşim bir sandalyeye oturmuş yüzünü silmeye çalışırken Tarık Boşnak erkeklerle konuşuyor durumu dekana anlatmaları konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Aralarından bazıları bunun yeterli olmayacağını sesimizi duyurmak için daha kuvvetli bir şey yapmamız gerektiğini söylese de diğerleri kabul etmişti.

Bu arada bende hızla Yeşim'in önüne diz çökerek yaralarını kontrol etmeye başladım. Fazla derin olmasada derisinde yer yer parçalanma olmuştu. Acıdan gözleri yaşaran Yeşim için gözyaşlarım durmadan akıyordu.

MİLYONDA BİRWhere stories live. Discover now