16⭕️

121 33 19
                                    

Uğur böcekleri ile uyumlu kırmızı siyah giyinen Yeşim ile yolculuğumuza devam ederken, sürekli Selim'le göz göze geliyordum. Bana tanıdık gibi davranıyordu ama ben emin değildim. Muhtemelen beni hatırlamıyordu. Çünkü bakışları daha çok çapkınlık üzere yoğunlaşmıştı.

Bakışlar içimizde bulunan niyetimizin yansıması olsa da Selim bana oldukça zararsız geliyordu.

O, daha çok ilgi bekleyen bunun için de dikkat çekmek için farklı şeylere başvuran küçük bir çocuk gibi davranıyordu.
İnsanın kalbi hiç bir zaman yalan söylemez!
Bunu hissedebiliyordum.Bunun için onun bakışlarına müsaade ediyor hatta arada ben de gülücükle karşılık veriyordum.

Ilık esen rüzgarın arabanın açık penceresinden içeriye dolmasıyla müthiş bir hisle saçlarımız dans ediyordu. Toprak yolda ilerlemek her zamankinden daha da zordu. Yine de bundan şikayetçi değildim. Yolculuk gerçekten bana iyi gelmişti. Yazın sıcak esintisini taşıyan rüzgar, bunaltmıyordu. Öyle tatlı bir dokunuşu vardı ki tüylerim diken diken olmuştu.

Seyahatin tadına varmak üzereydim ki bir anda duran araba ile sarsıldık. Yeniden yerimize oturduğumuz anda şaşkınca etrafımıza bakınmaya başladık. Yolda otostop çeken bir hippi vardı. Hatta yoldan çıkmış arabamızın önüne gelmişti. Asker olduğu için sadece emirleri yerine getirmesi gereken Selim bunun dışına çıkarak ne alemse yoldakini almıştı. Arabaya binen hippiden sonra içeriyi garip bir koku aldı. Yeşim ile ayıp olmasın diye burunlarımızı kapatmamıştık ama zor duruyorduk.

Garip bir şekilde arabaya binen genci izlerken, her şey dondu. Aynadan beni dikizleyen Selim, yanımda mutluluktan uçan Yeşim ve diğer her şey. Arkasını dönen hippi takma saç sakal ve tüm ıvır zıvırını çıkarınca bizim Dejavu oldu.

"Merhaba Hazal!" diyerek parmaklarını salladı.

Doğrusunu söylemek gerekirse bunu hiç beklemiyordum ama çok mutlu olmuştum. Garip bir tavırla selam veren Dejavu, yanakları sıkılası gözüküyordu. İstemsizce yüzüne püskürdüm. Birkaç saniye yüzündeki tükürükleri silen Dejavu "Beni gördüğün için bu kadar sevineceğini bilsem daha önce karşına çıkardım." dedi.

Bir yandan dudaklarımı kurulayıp bir yandan gülerken gözlerim Yeşim'e takıldı. Onun mutluluğunda benim hüznüm kamçılanıyordu.

Bir anda bozulan gülüşüm ve iç çekmelerimden, moralim konusunda bir bilgi edinen Dejavu ciddileşerek "Ne oldu?" diye sordu. Her şeyi bildiğini tahmin ettiğim Dejavu, şimdi neden duygularımı anlayamıyordu?

"Galiba hakılısın Dejavu. " dedim.

Ellerini oturduğu koltuğun tepesine koyup çenesini de onun üzerine yaslayan Dejavu ciddiyetle beni dinlemeye başlamadan önce
"Hangi konuda?"diye sordu.

Onun, bu beni dikkate alışı ve benim için değeri biçilmez bir yoldaş oluşu, öyle kıymetliydi ki, yüzüne bakakaldım.

"Niye bana öyle bakıyorsun?" diye tekrar soru sordu.

Bakışlarım derin olmalıydı ki Dejavu'nun sorusuna bile verecek cevap bulamıyordum. Sadece boğazımdan kısık bir sesle iki kelime döküldü.

"Teşekkür ederim!" dedim.

Duruşunu dikleştiren Dejavu " Asıl ben senden özür dilerim " dedi.

"Neden?" diye sordum merakla.

"Sana açıklayamadığım birçok şey var. Açıklamak istediğim ama açıklayamayacağım! Bu yüzden tüm bu işler bittiğinde bana kırılmanı ve benden nefret etmeni istemiyorum." dedi.

İçim titremişti. Ciddiyetle benden özür dileyen Dejavu, bana bir şeyi hatırlatmıştı sanki. Güzel yüzlü ölüm meleğini...

"Bana yaptığın bunca iyilikten sonra mı senden nefret edeceğim?" diye sordum.

MİLYONDA BİRKde žijí příběhy. Začni objevovat