on dört

2.4K 215 18
                                    

"Sümsükus bile yarım aklıyla anladıysa, Lily neden fark etmedi?"

Silena başını ağaca yasladı ve çimlerin üzerinde duran ellerini kaldırıp dizlerinin etrafına sararken suratına bakmadan konuştu. "Severus onun için hala tehlikeli olabileceğini biliyor bu yüzden Lily'den daha dikkatli davranıyordu. Parçaları birleştirmesi uzun sürmemiştir."

Kısa bir süreliğine etraftaki sesleri dinleyerek durdular, James işlerin bu noktaya kadar gelebileceğini fark etmediğinden bir sonraki hamlesinin ne olacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Tek bildiği Lily'yi kaybetmek istemediğiydi.

Silena "Ne yapacağız?" diye sorduğunda James başını ondan tarafa çevirdi. "Sence Lily'ye söyleyecek mi?"

Kızın suratında olumlu düşündüğünde dair bir işaret aradıysa da bulamadı. Daha çok yorgun gözüküyordu, son birkaç gündür gün ortasında sık sık uykuya daldığından geceleri onu rahatsız eden bir şeylerin olduğunu fark etmişti ama sormaya korkuyordu. Üzerine gereksiz bir yük eklediğini görebiliyor ama bunun sorumlusu olduğunu kabullenmek istemiyordu.

"Evet ama hemen değil, ne yapacağımızı görmek için birkaç gün bekleyecektir. Ama o kadar, sana tolerans göstereceğini sanmam." Duraksadı. "Ne yapacağız?" dedi sonra.

"Lily'yi kaybetmek istemiyorum." Silena başını ağaçtan çekerken gözleriyle babasını aradı, son zamanlarda onu sadece günde iki üç saat görebiliyordu onu. Konuştukları zamanlarsa kısacıktı, şanslıysa odasında yalnızken biraz muhabbet ediyorlardı o kadar.

Etrafta ona yardım edecek kimsenin olmadığını anlayınca onu rahatlatacak bir şeyler söylemeye karar verdi, belki ona fark ettirmeden James'e çöpçatanlık yapabilirdi. Hatta Sirius, Peter ve Remus'tan yardım bile alabilirdi. Arkadaşları için her şeyi yapacaklarını biliyordu, onu tamamen umutsuz bir aşık olmaktan kurtarmak da dahil.

"İnkar edebiliriz, Lily'nin bana inanmasını sağlayabilirim."

James'in suratına baktığı anda kafa karışıklığı gördü, risk almak istemiyor gibiydi ama başka bir yolu olmadığının da farkındaydı.

"Bilemiyorum." dedi düşündüklerini dile getirerek. "Ya onu tamamen kaybedersem?" Gözlerinin içine bakınca istemsizce yutkundu, tutunacak son bir dal arıyordu, birinin onu teselli etmesine ihtiyacı vardı.

"Zaten kazanamadığın birini kaybedemezsin James. Bir süre onlardan uzak durmaya çalış, halledeceğiz." Her zaman kavramını dile getirdiğinde olduğu gibi boğazı kurudu. Sadece iki ay daha yaşayacakken bu kadar büyük sözler vermesi ne kadar doğruydu?

Ne ara bu kadar yardım sever biri olmuştu ki zaten? Hayır dese James'in bitireceğini biliyordu. Defterini ona geri verirdi ve yollarını ayırırlardı. Bu şekilde olursa ona bir mektup yazmasına bile gerek kalmazdı, aradaki zaman başka bir sorunun hayatına girmesine yetecek kadar büyüktü nasıl olsa.

Pot kırdığını düşünerek gardını kaldırdı ve alayla konuştu. "Halledeceğimizi söyledim ama Severus'u öldürmeyiz biliyorsun değil mi?"

James'in dudakları yavaşça kıvrıldığında o da gülümsedi. Depresif davranmaktan hoşlanmıyordu ve hala uykusu varken sarkastik olmaya devam etmek o kadar kolay değildi, biraz daha uyumazsa kelimeleri karıştırmaya başlayacağından korkmuyor değildi.

AUGUST-JAMES POTTER [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin